Clarissa: Dünyanın En İç Acıtıcı Çizgi Romanı
Jason Jungbluth, Clarissa çizgi dizisinde son derece sevimli ve yumuş yumuş bir çizgi kullanmıştır. Sanatçı çizgileriyle ilk bakışta karşımızda çocukların eğlenceli ve saf dünyasını yansıtan hikayeler olduğu izlenimini uyandırıyor. Metin de yaklaşık olarak aynı amaca hizmet ediyor. Ancak dikkatli bir göz küçük ayrıntılardan rahatsız edici bir dünyanın kapısının aralandığını görebiliyor. Bu ayrıntı bazen içki içen anne, bazen küçük Clarissa’nın bakışı, oyuncakların durumları, fazla mükemmel aile resmi olabiliyor, ama hep orada oluyor. Ve sanatçı aynı bu ele aldığı ensesti normal kabul görmeye çabalayan bu aile gibi okuruna “Bu hikayede hiçbir şey yok ki!” derken resmin bütününde yaşanan trajediyi aktarmaktadır.
İşte yukarıdaki kare bu ayrıntılardan biri. Clarissa okulda resim yapmıştır. Ailecek, yüzlerinde kocaman gülümsemelerle tost yemektedirler. Ortada anormal hiçbir şey yoktur. Herkes, ailedeki herkes mutludur.
Oysa işin aslı başkadır. Öğretmen resmi incelerken Clarissa o kahvaltıda gerçekten olanları hatırlar. Abisi Sean onun tostunun üzerine gereğinden fazla şurup dökerek kahvaltısını mahvetmiştir. Anne herkese bolca tost yaparak ailenin mutlu olmasını sağlamaya çalışmış, üçüncü sınıf reklam filmi görüntüsü içinde gerçeğe aykırı pozlar takınmıştır. Ortanca Randy her zamanki gülümsemesiyle mutluluk pozu vermiştir. Tüm yapmacıklığa rağmen bu kahvaltıyı yine de katlanılır yapan tek bir şey vardır: Baba işe gitmiştir ve sofrada yoktur. Daha doğrusu bir bahaneyle aniden eve girene kadar. Bundan sonra gerçekleşen konuşmaların ve babanın her yaptığı şakanın nereye gideceğini anlatmam mümkün değil.
Değil çünkü ben o tecavüzleri yaşamadım. Clarissa ise… O hepsini anlıyor. Hepsini ve yine de okulda resim yapmak zorunda kaldığında o kahvaltıyı yukarıdaki gibi çizmeyi tercih ediyor. Veya bu güne kadar çığlık atmasını, ısırıp koparmasını, kendini koruması gerektiğini, yardım istemesini kimse öğretmediği için, ikiyüzlülük yapması, saklaması, gizlemesi öğretildiği için rezalet yokmuş gibi davranıyor. Tercih bile etmiyor. Koşullandığı yanlışı uyguluyor o kadar.
Yine de kayıtsız kaldığı söylenemez minik kızın. Babasının onu “Sincabım” diyerek çağırmasına katlanıyor sürekli. Ve bir imdat çığlığı atıyor derste ama anlaşılamıyor. Nasıl anlaşılsın ki? Kim çocuk ve seksi aynı anda kullanabilir ki? Kim bu kavramı yan yana koyar ki? Kim bunları birbirine yakıştırır ki? Clarissa okulda bir başka bir resim daha yapmış anlayacağınız. Ancak öğretmeni resimdeki Sincap ve Kurdun duruşuna gülümsüyor. Kendi kendine “Ah, Clarissa, çizdiğin Kurdun Sincaba ne yapıyor gibi göründüğünü bir bilsen!” der. Uzaklaşır. Zaten uzaktır kızcağızın hislerinden. Hepten gider. Yiter.
Uzun lafın kısası, çocuk ve cinsellik yan yana gelmemesi gereken kavramlardır ve Jason Jungbluth bunu kullandığı çizgiyle de metinle de ters köşe yaparak göstermektedir. O bir sanatçı olarak görevini nasıl yerine getiriyorsa okurların da bir başka şekilde birilerine “dur” demeyi becermesi gerekmektedir.
Bu anlatılanlar yetmedi derseniz, yukarıdaki kısa öyküye bir bakın (resimlere tıklayarak tam sayfa görüntüleyebilirsiniz). Bunu okuduktan sonra, yarın, uyandığınızda hala aynı insan olamayacaksınız.