Diziye Günler Kala – Preacher
Malumunuz AMC’nin Preacher adlı çizgi roman uyarlaması olan dizisi geliyor. Özünde bir Vertigo çizgi romanından uyarlanan bu diziden daha fazla keyif alıp, dinamiklerini daha iyi idrak edebilmek adını uyarlandığı 66 sayılık çizgi roman serisini okuma kararı aldım. Bu yazıda serinin 1-12 sayılarını içeren Cilt 1’den bahsedeceğim.
Öncelikle, Preacher okuduğum ilk Vertigo çizgi romanı. Sahip olduğu şiddet dolu çizimlerine pek alışık değilim yani. Fakat bu çizimler yersiz bir şekilde yapılmayıp, hikayenin genel atmosferini destekler nitelikte olduğundan ötürü hiç de rahatsız edici olmadı benim için. Onun haricinde mevcut alt metninin keskinliği ise felsefe okumayı seven, sorgulamaktan haz alan birisiyseniz sizi rahatsız etmekten ziyade hoşunuza gidecektir.
Genel Hikaye
Preacher genel olarak; bir vaizden çok bir sokak serserisi gibi duran Vaiz Jesse Custer ve onun arkadaşlarının hikayesini anlatıyor. Jesse babasının ölümüne şahitlik etmiş, annesinin gün be gün gözünün önünde eriyip gidişini seyretmek zorunda kalmış ve babasının katilleri tarafından yani büyükannesi tarafından büyütülmüş birisi. Çocukluk günleri, haftaları tabutla gömülme cezaları ve bir çocuğun kaldıramayacağı yıpratma taktikleri ile geçmiş birisi Jesse Custer. Büyükannesinin zorlaması ile vaiz olan ve görev yaptığı kilisede ne yazık ki Tanrı’yı bulamayan Jesse; içine melek-şeytan melezi olan Genessis adlı kozmik canlının girmesi ile bambaşka birisine dönüşür. O artık insanlara istediği şeyi yaptırma gücüne sahip birisidir.
Eski kız arkadaşı Tulip O’Hare ve onun yeni arkadaşı olan, 100 yıllık vampir Cassidy ile karşılaşınca işler eğlenceli bir hal alıyor. Tulip silah kullanan, sert, kendinden emin bir kadın profili çizen ama bir Mary Sue profili çizmeyen, yer yer hatalar yapıp ders çıkartan bir karakter. Cassidy ise bir vampir olsa da en az sıradan bir insan kadar çirkef ve eğlencelidir. Hatta bana kalırsa Cilt 1’in en eğlenceli karakteri diyebilirim.
Jesse Genessis ile birleşince, Genessis’i korumakla görevli melekler gelip ona işin aslını anlatıyor. Genessis doğduğunda Tanrı cenneti terk etmiştir. Tüm hayatı boyunca manevi olarak arayıp da bulamadığı Tanrı’yı Jesse bu defa fiziki olarak aramak ister. Böylece Jesse, Tulip ve Cassidy Tanrı’yı aramaya başlarlar. Fakat bazı meleklerin Jesse’yi öldürmekle görevlendirdiği “Saint of Killers” adlı suikastçımız da Jesse’yi aramaktadır. Ana hikayemiz bu şekilde ve ana hikayeye bağlanan en az onun kadar heyecanlı, eğlenceli birçok yan hikayesi ve yan karakteri var Preacher’ın. Genel tonlaması her ne kadar estetize şiddet içeriyor olsa da bazı karakterleri sayesinde atmosferinin geneline yayılan bir absürd komedi kokusu almadan edemiyor insan.
Alt Metin ve Vurgular
Preacher basıldığı dönemden sosyo-kültürel olarak çokça etkiler taşıyan bir çizgi roman. Jesse’nin babası bir Vietnam gazisidir ve Jesse, John Wayne hayranı birisidir. Vaizlik yaptığı yer Amerika’nın bağnaz ve milliyetçi yerlerinden Teksas – Annville. Bölge insanının siyahilere bakış açısı “Marslı bir uzaylı” benzetmesinden öteye gidemeyen bir yer. Siyahilerin bu denli yabancılaştırıldığı bir yerde halkın günahlarını dinleyen tipik Amerikan milliyetçisi bir vaizin tanrısal güce sahip olması pek de şaşırtıcı değil aslında.
Tüm bunların haricinde Preacher değinmek istediği felsefik ve dini görüşlerini diyaloglarına çok güzel bir şekilde yediriyor. Sorgulayıcı cümlelerini mizah ile birleştirip sunduğundan ötürü bu diyaloglar ne kasıntı duruyor ne de okuyucuyu genel hikayeden kopartacak kadar yoğun oluyor. Okuyucuyu “ayak üstü” düşündüren bu diyalogların yanında Preacher bol bol çoğunlukla “Seni lanet olası lanet herif” tarzında olan, Samanyolu çevirilerinde katledilmesi muhtemel argoları da barındırıyor ve bu “lanet olası” lar bana kalırsa Preacher’ın mizahının temel taşlarından birisi.
Toparlayacak olursam Preacher gerek tarzı, gerek diyaloglarının inceliği, gerek mizahı için kesinlikle şans verilmesi gereken bir çizgi roman. Fakat her ne kadar ben sorun etmeyip aksine keyif alsam da, estetize şiddeti ve alt metninin keskinliğinden ötürü Preacher’ın herkesin hoşlanabileceği bir tarzı yok bana kalırsa. Fakat bu kendisinin çizgi roman kültüründe kült bir yere sahip olduğunu veya bu yeri sonuna kadar hak ettiği gerçeğini değiştirmiyor.