Dünyanın En Çirkin Çocuğu Todd’un Maceraları!
Elimizde başından sonuna kadar kara mizahla bezeli bir çizgi roman var. Başlık ne ile karşılaşacağımız ile ilgili ipucu verir nitelikte; “Todd, Dünyanın En Çirkin Çocuğu!” Ne kadar çirkin olursa olsun, bir çocuk için bu şekilde bir tanımlama yapılması seriyi merak edip başlamama neden oldu diyebilirim. Bakalım Todd’un başından geçenler ne tür hikayeler?
M.K. Parker ve Ken Kristensen tarafından sayfalarla buluşturulan serinin çizimleri, ilk olarak beni cezbetti. Kağıttaki her bir çizim harcanan zamana, emeğe kesinlikle değmiş. Kitabın kapağını açtığınızda sizleri bir sürpriz bekliyor: Danny Trejo’nun yani nam-ı diğer Machete’nin yazmış olduğu ön söz! Burada seri ile alakalı bir şeyi daha öğrenmiş oluyoruz ki, o da; Serideki Eddie ‘Ceasar’ adlı karakterin Machete’nin yakın arkadaşından esinlenilmiş olduğu.
Girişin Ardından Todd’un Hikayesine Geçelim!
Dünyanın en çirkin çocuğu, Todd. Öyle ki; Ailesi kafasında kese kağıdı olmadan dışarıya adım atmasına dahi izin vermiyor (Ne kadar çirkinse artık!). Todd, tüm bu fiziksel çirkinliğinin aksine çok arkadaş canlısı. Gördüğü herkesle ve canlı olan her şeyle iletişim kurmaya çalışıyor çalışmasına ama bir tane bile arkadaşı yok.
Yağmurlu bir gece babasının birasını doldurmak için mutfağa geçtiği sırada, annesi çöpü atmasını söyler. İtaatkar bir şekilde dışarı çıktığında gazetelerin ve televizyonların sözünü ettiği çocukların kafasını kesen seri katil ile karşılaşır. Todd her zamanki gibi naziktir ve kibarca katil olduğundan habersiz olduğu adama selam verir. Adı üstünde katil, baltasıyla karşısındaki bu garip çocuğu öldürmeye hazırlanır. Her zaman yaptığı gibi kafa kesmek için kese kağıdını kaldırır ve gördüğü manzara karşısında adeta şoke olur. Sadece güzel çocukları öldürdüğü için Todd gibi çirkin bir çocuğu (Oha lan?!) öldüremeyeceğini söyler, üzüntüyle. Buna karşılık hediye olarak bir çift oyuncak bebek verir kese kağıtlı çocuğumuza. Zaten ne gelirse bu bebekler yüzünden gelir Todd’un başına. Üzgün olan sınıf arkadaşının moralini düzeltmek için bebekleri ona hediye eder ve kısa süre sonra kendisini demir parmaklıkların ardında bulur. Burada Eddie ‘Ceasar’ ile tanışıp, dost olurlar ve hapis günleri başlar.
Tüm bunlar olurken; Todd’un anne ve babası başka maceralar peşindedir. Oğlunun hapse düştüğünü öğrenen annesi barda oturup, bir iki kadeh bir şeyler içip oğlunun kefaletini nasıl ödeyeceğini düşünürken o an tanıştığı takım elbiseli bir adam ile iş pişirmeye gider ve bir şekilde kefalet parasını bulmayı başarır. Babası ise bambaşka bir dünya. Karısına maça gideceğini söyleyerek evden çıkar ama aslında ünlü bir aktrisi görmeye gider. Çaldığı limuzin ile oyuncunun şoförü olur. Etkileyici(!) konuşması ile kadını etkiler ve ödül olarak aktrisin otel odasına çağrılır. Ne umarken başına ne “gelir”.
Todd, her şeyin içinde bir iyilik aramaya çalışıp, insanlara sevgiyle yaklaştıkça başına gelenler okunmaya değer. Gerek çizimleri gerekse hikayesi oldukça başarılı. Karakterlerin arasında geçen diyaloglar, sahip olduğu kara mizah seviyesi ile her şeyin alınıp satılabileceğini, önemli olanın fiyatı belirlemek olduğunu gösteren bir çizgi roman.
Sırtlan Kitap tarafından ülkemizde yayınlanan bu seri ile ilgili kişisel tavsiyem; bulduğunuz yerde alın ve okuyun. Eminim ki, pişman olmayacaksınız!