Fear Itself – Korkunun Kendisi Geldi, Koşarak Uzaklaşın!
Başlangıç olarak şunu söyleyelim; bu yazar eserleri genellikle eleştirmez. Çok kısa iki örnek vereceğim ki, durumun vahametini anlayın. Batman v Superman’i beğendim, Star Wars Force Awakens’ı kötülemedim hatta eleştirilerin karşısında durdum! Fazla söze gerek var mı? Yani demem şu ki, bir şeyi eleştirmem için kötü, baya kötü, epey bir kötü olması gerekiyor. Yani cidden bu piyasada bu iki filmi beğenen kaç tane insan evladı bulabilirsiniz ki?
Ayrıca şunu da belirtmek gerekiyor ki; Türk yayın evleri, önemli çizgi romanları Türkçe’ye çevirerek çok mühim bir iş yapıyorlar. Hele ki Marvel’in son yıllarda devam eden event (büyük olay diyelim) serilerini sıraya basmaları harika bir şey! Orijinallere bir şekilde ulaşamayanlar ya da İngilizcesi olmayanlar için bu seriler kesinlikle kaçırılmamalı.
Fakat bu serilerin içinde hepsinin aynı kalitede olduğunu söylemek oldukça güç. Event mantığının bu kadar patlamasına neden olan Civil War ne kadar harika ise (konu hakkındaki bu yazıma göz atın) sonrasında gelenlerden World War Hulk bir o kadar kötüydü. O seriyi incelediğim yazımda, World War Hulk için Vasatlığın Son Noktası demiştim, yanılmışım. Çünkü o sırada Fear Itself’i henüz okumamıştım. Bu eksiklik için tüm okurlardan özür diler, vasatlığın yeni son noktasına hoş geldin diyorum! Karşınızda Feat Itself! O kadar vasat ki koşarak kaçmak isteyeceksiniz!
Not: Aşağıdaki yazı tamamen SPOILER‘dan oluşmaktadır.
Skull’un Kitabı
Seri normalde içinde bulunmayan Skull’un Kitabıyla başlıyor. Fakat elinizdeki ciltteki en iyi kısım, çevirmen Tulgan Köksal’ın yazısındaki Fear Itself’in anlamını açıkladığı yer ile başlıyor. Bu tür ek bilgiler içeren giriş yazıları gayet başarılıdır, teşekkür ediyoruz.
Neyse Skull’un Kitabı, nereden çıktığı belirsiz olan Red Skull’un kızı (tipi niyeyse aynı) ve Baron Zemo ile başlıyor. Birlikte Red Skull’a ait bir şeyleri arıyorlar. Sonradan bakıyoruz ki; güç uğruna insan kurban etmişler, gök yüzünden bir şeyler çağırmışlar vs… bir milyon kere duyduğumuz Nazi/doğa üstü hikayelerinden biri. Mesela evimde Nazi Ufoları diye gerçek bir kitap var, baya 300 küsur sayfalık kitap. Tamamının saçmalık olduğunu söylemeye gerek yok. (Bakın gerçekten para verip almadım, bir arkadaşımdan buldum, böyle deyince kimse inanmaz ama gerçekten öyle…. neyse…)
Arada da hikaye flashbacklerle 1942 yılına geçiyor. Buradan Amerikalılara seslenmek istiyorum: “2. Dünya Savaşı bitti, Hitler öldü, siz kazandınız alooo yeter artık sanatın her dalında Nazileri görmeyelim. Sizden başka hatırlayan pek az kişi kaldı, artık o konuyu geçebilir miyiz lütfen?”
Ne Naziler ne Hitler’miş be arkadaş, sıtkımız sıyrıldı artık.
Oley Be Captain America ve Toplumsal Meşaz Var!
Sanıyorsunuz ancak serinin hemen başında öyle olmadığını görüyorsunuz. Captain America ve Sharon Carter (ne alaka ise ama bir kaç sayfa sonra alakayı anlıyorsunuz) nedense bir çeşit ayaklanmanın ortasındalar. Yine Captain America’nın ağzından “kızım demokrağsi bu yeaaa” gibi diyaloglar duyuluyor. Ama Fear Itself, Civil War olmadığı için bunlar acayip havada kalıyor. Tamam beyler, Civil War’da demokrasi kavramı, sağ/sol, özgürlükler iyice sorgulandı. Uzatmayın, eğreti duruyor.
O sırada Red Skull’un kızı (adı Sin, annesi onu bir günah gibi taşımış herhalde ehehehe çok arabesk) eski metinleri araştırmış kendine gidip bir çekiç buluyor. Onu kaldırınca da tipi değişiyor, tabi güçler de kazanmıştır herhalde.
Marvel Evreni + Nors mitolojisi + Çekiç = ???
Hımm nedense hiç yabancı gelmedi, bir yerden bunu gözüm ısırıyor. Neyse hatırlarız herhalde… Hemen bir sayfa sonra Avengers’in posterlik bir sahnesi karşımıza çıkıyor. İşte o zaman Sharon Carter’ın neden orada olduğunu anlıyoruz.
Çünkü başka sarı saçlı abla kalmamış. Güzel eli yüzü düzgün bayan karakter (tamam tamam kadın diyeceğiz biliyorum.) olmadığı için Black Widow kontenjanından eklemişler. İyi hadi devam etsin şimdilik. Burada yine Stark ile Cap atışıyorlar, normal deyip geçiyoruz.
Sonrasında Siege serisinde (ki güzel seridir, tavsiye edilir.) olan bitenin sonrasına ait bazı olaylar görüyoruz. Yıkılmış olan Asgard’ın civarında evsiz kalan insanlar, hasara uğrayanlar. Normal bazı vatandaşların hayatından kesitler… Bir şekilde dokunaklı sahneler yaratılmak istenmiş ancak istenen etki kesinlikle yaratılamamış durumda.
Kuzeyli Tanrılar, Amerikan Tanrılarına Karşı
Yine aynı sayfalar civarında Odin ile Watcher arasındaki diyaloglar var ki; facia demek iltifat olacaktır. Kozmik varlıkların birbirlerine “işe yaramayan devasa ve aptal bir bebek” şeklinde diyaloglarla hitap etmeleri sizi bilmem ama beni hiç ama hiç tatmin etmiyor. Kozmik varlık, yazarın düşüncesinden ve diyaloglarından bağımsız bir şekilde konuşuyor olmalı. Bir ara bu konuyu da incelemiştik, merak edenleri buraya alalım (insan dışı varlık motivasyonları).
Keza aynı Odin, sonrasında Thor’a trip atıp gidiyor. Şaşırmıyoruz pek…
Biraz ilerleyince Sin’in, Nors mitolojisinde önemli yer tutan World Serpent’i uyandırdığını görüyoruz. Merak edenler için Ragnarok (Nors-Kıyamet) Jormungand isimli Dünya’yı saran yılan/ejder sayesinde başlıyor. Konu derin, şimdilik girmeyelim ancak serinin tüm kurulumu zaten Nors mitolojisi, üzerine olduğu için bundan bahsetmek gerekiyordu.
Burada hikaye biraz Nors tanrılarının olduğu yerlere giriyor. Böyle söyleyince güzel sanacaksınız ancak ÖYLE DEĞİL. Thor arkadaşımız, yaratıcısı, babası, kralı, her şeyi olan Odin’e atarlanıp “seni tek gözlü şerefsiz” diye saldırıyor. Bir güzel dayak yiyor tabi. Sonrasında Dünya’ya yedi tane büyülü çekiç düşüyor, Asgardlılar da Dünya’dan gidiyor. Captain America “Tanrılar bizi terk etti Örümcek Adam tek başımızayız” diyor.
Allah allah… Benim bildiğim Marvel evreninde (ki iyi bilirim) Asgardlılar zaten hiç bir zaman, hiç bir halta yaramamıştır. Nedense fi tarihinde Marvel’a eklenen Thor bir şekilde tuttuğu için Marvel, gereğinden fazla Nors mitolojisine bulaşmış olup, Asgardlılar hemen hiçbir zaman aktif rol oynamamışlardır. Zaten Thor’un bireysel hikayeleri bile aradaki güç farkından ötürü nadiren Dünya’da geçer. Bu neyin kafası Captain Bey?
Neyse ilerleyen sayfalarda Odin, giderken Thor’u da paketleyip yanında götürdüğü için aralarında bazı konuşmalar geçiyor. Thor atar yapıyor “Dünyalıları koruyalım” vs diyor, Odin de “Serpent döndü Ragnarok geliyor bunu daha önce gördüm” diyor. Çözümü ise gerçekten dahiyane;
Madem Serpent Dünya’da o zaman biz de Dünya’yı dümdüz edelim.
Hımm… Bana baya mantıklı geldi, etkilendim doğrusu. Evimin bahçesinde fare görsem benim de ilk yapacağım şey bütün bahçeyi yakmak olurdu. Çok güzel, çok güzel Odin…