Gotham’da Bir Başlangıç – Batman: Birinci Yıl
Batman, hepimizin aşina olduğu üzere DC Comics’in 1940’lardan bu yana çıkarttığı bir seri. Ancak gerek filmler, gerekse de oyunlar sayesinde Batman’le tanışıp çizgiromanlarına başlamak isteyen yeni okurlar için “nereden başlamam gerekir” sorusuna neredeyse tereddütsüz biçimde Frank Miller’ın yazarlığını yaptığı “Batman Year One” adlı eser öneriliyor.
Bu eser bence de ideal bir başlangıç noktası. Frank Miller, zaten Sin City’den de belli olduğu üzere karanlık hikayeler yazmayı seven bir yazar. Gotham kenti de tam bu adama biçilmiş kaftan bir şehir. Önsözünden alıntılayalım:
“Benim için Batman asla komik bir şey değildi. […] Gotham soğuk ay ışığı ile aydınlanan, rüzgarla aşınmış ve dipsiz beton duvarların çevirdiği, ıslak beyaz bir sisin arasından görülen şehir ışıklarının miller aşağısında olduğu bir şehirdi. Sokak sesleri ise asla değişmeyen ve parçalanmayan yumuşak ve acı bir gürlemeydi.”
Eser henüz bir polis memuru olan James Gordon’un Gotham’a tayini ile açılır. İlk sözleri “Gotham şehri. Belki de hak ettiğim yer. Belki de benim cehennemde geçireceğim zaman” şeklindedir. Buradan birçok çıkarım yapabiliriz. En başta Gordon’un kendi içinde sorunları olan bir insan olduğu gerçeği yüzümüze çarpar. Bir şeyler olmuştur ve buraya olan tayinini kendisine reva görmektedir. Ve daha da önemlisi Gotham’ın namı o kadar fenadır ki yeni gelen bir polis memuru rahatlıkla cehennem sıfatı koyar.
Frank Miller’ın Gordon’u Gotham’daki polislere ayak uyduramaz. Zira bu adamlar rüşvet alır, sokakta ali kıran baş kesen olarak dolaşırlar. Mesela kendisine tayin edilen ortağı Flass, Gordon’u tren istasyonundan aldıktan hemen sonra sokakta takılan birkaç gencin yanına gider ve birisinin ağzını burnunu kırar. Gordon bunu görüp “Gerekli miydi?” diye sorunca da “Cebinde bu güzellik vardı” deyip kendisine ilk bakışta sustalı bıçak gibi görünen bir şey atar. Gordon açtığında bunun bir tarak olduğunu görür. “Ben de insanım” diyerek yanıt verir Flass gülerek.
Ve Batman. Miller, Bruce Wayne’in orijin hikayesini çok değiştirmez. Bruce Wayne’ın ailesi öldürülmüştür, daha sonra gerek vücut geliştirme gerekse de savunma sanatlarına kendisini adayarak becerileri kazanmıştır ancak bu noktada henüz Batman yoktur ortada. Alıntılarsak “beceri ve olanaklara sahibim ama henüz bir metodum yok. Hayır, bu da değil aslında yüzlerce metodum var ama bir şeyler eksik, bir şey doğru değil” der malikanesinin bahçesinde talim yaparken ve hemen ardından kılık değiştirip sokaklara atar kendisini. Bu arada da Gordon, Flass’ın başını çektiği bir polis ekibi tarafından “eğitimsel” dayağa tabi tutulmaktadır. Bruce Wayne bir fahişeye kötü davranan satıcıyı indirirken bıçaklanır ve Selina Kyle hikayeye girer.
Miller’ın Batman’ı benim acayip uyuz olduğum “süper oyuncakları olan multimilyarder” kliğine girmez. Bu Batman’in süper teknolojik oyuncakları yoktur.Hatta “iyi” karakterlerin hiç birisi öyle süper iyi de değildir üstelik. Gordon karakolda bir polis sevgili yapar ve bunun şantaj olarak kullanılmasından daha önce vicdan muhasebesi yaparak karısına bunu söyler. Ne tuhaftır ki hemen söyledikten sonra Gordon’un saf yollarını kaldıramayan yüksek mevkideki arkadaşlar karısını arayarak durumu söyler. “Biliyorum” der karısı ağlayarak, arkada da Gordon fosur fosur pipo içmektedir.