Bir çizgi roman serisi düşünün ki bambaşka bir çizim, bambaşka bir anlatım şekli. Öyle bir havası  var ki okurken kendinizi şehrin zifiri karanlığında bir karakter gibi hissediyorsunuz. Fransızların film noir (kara film) dedikleri görsel üslupla tamamen siyah beyaz bir kurguda çizilen başyapıt çizimleri, karakterleri derinleştiren şiirsel bir anlatım takip ediyor. Çizimdeki sadelik edebi yönlü bir anlatımla harmanlanıyor ve ortaya gerçekten tarz bir yapım çıkıyor.

Frank Miller tarafından ustaca yaratılan 7 ciltlik bu Dark Horse Comics (yayın) yapımını okumanız gereken önemli kült yapımlar arasında düşünebilirsiniz. Çağın çizgi roman normlarını alt üst eden yazar ve çizerlerden biri olarak kabul görmüş olan Frank; pek çok başarılı yapıma imza atarak adından bolca söz ettirdi. Öyle ki; kendisini Ronin, Daredevil, 300 ve bazı Batman yapımlarına olan katkısından da tanıyoruz. Aynı zamanda yönetmenliğe de soyunmuş olan Frank, bu alanda da başarılı işler ortaya koydu. Kendi “Günah Şehri” çizgi romanının film uyarlamalarında da yönetmen Robert Rodriguez ile birlikte çalıştı. Ödüle doymadı ve hala Eisner ödülleri almaya devam ediyor. Belki Frank üzerine daha fazla konuşulabilir fakat yeterli fikrimiz olduğuna göre biraz da çizgi romanını tanıyalım.

Günah Şehri

Günah Şehri,  karanlığın gündüze çöktüğü gecenin ise hikâyeler getirdiği bir şehir. Sapkınlığın uç seviyelerde olduğu, sokakların şehvet anlattığı, güç otoritelerinin kendi kanunlarını düzen ilan ettiği bir şehir.  Böyle bir şehirde gölgelerin ardında gelişen bazı birbirinden kopuk olaylar hikâye dizimizi oluşturuyor. Bu hikâyeler çoğunlukla “uğruna savaşmaya değecek bir kadın” ile ilişkili oluyor çünkü Günah Şehri en güzel kadınlara ev sahipliği yapıyor. Şehrin bozuk psikolojisinden doğan çılgınlık sürükleyici olayların perdesini aralıyor bizde kendimizi hikâyeye kaptırıyoruz.

Anlatım, hikâyelerdeki başkarakterlerin içsel konuşmaları üzerinden yolculuk ediyor. Bu içsel konuşmalar edebi yönlü tasvirler ve betimlemeler ile sizi karakterin ruh haline sokuyor. Anlatımdaki doğallık ve samimiyet karakter ile bağınızı kuvvetlendiriyor. Çizimler de anlatım ve tasvirleri destekleyen kompozisyonlarda karşımıza çıkınca sürükleyicilik faktörleri bir araya geliyor ve sayfaları çeviriyoruz.

Karakterler

Karakterler hem belli bir tarzı hem belli bir doğallığı bir arada yakalayabilmişler. Benzetme yapmak gerekiyor olsa bazı karakterlerden hafif Charles Bukowski tadı aldığımı söylerdim. Karakterlerin kusurlara sahip olmaları, tabanca ile ölebilmeleri, mükemmellik kalıplarından biraz uzak olmaları seriyi pek çok yapımdan ayırıyor. Tabii mükemmellik kalıpları ile ilgili tanımlamam kadın karakterleri kapsamıyor. Genel olarak karakterlerin okuma seyri için doyurucu olduğunu söyleyebilirim.

Çizimler

Çizimler yazı başında belirttiğim üzere başyapıt. Zihninizin çizimlerin büyüsüne kapılması çok hızlı oluyor mesela kitabı elinizde görüp ne olduğuna bakan bir arkadaşınızın sayfaları çevirirken kendini kaptırıp okumaya başladığını sıklıkla görebilirsiniz. Siyah ve beyaz anca bu kadar iyi kombine edilebilirdi sanırım, her siyah bir beyazı her beyaz bir siyahı ön plana çıkarmış iki renk harika bir uyum ile birbirini tamamlama rolü üstlenmiş. Belki okuduğum en başarılı kadın illüstrasyonları ile bu yapımda karşılaştım, göze çok estetik geliyordu fakat zaten genel hatlarıyla çizimler çok karakteristik. İri vücutlu erkekler, ince uzun kadınlar hepsi kalıbına uygun çizilmiş. Sayfa başına genel olarak üç panel düşüyor, bu sayı o anki kompozisyona göre artış ya da azalış gösterebiliyor. Bazı sayfalarda ise Frank, öne çıkartmak istediği kareleri tek panel olarak sayfaya yaymış, koca bir sayfada gece gibi bir karanlık tabi tarz bir görüntü oluşturmuş. Panellerin genel olarak az sayıda olması düz bir okuma akışı sağlamış ve yapımın yakaladığı sadeliği desteklemiş.  Özetle görsel anlamda oldukça doyurucu bir yapım Günah Şehri.

Bu arada Günah Şehri’nin iki tane ses getirmiş film uyarlaması mevcut. Başarılı sinema tekniği ile çizgi romandaki atmosfere yaklaşmayı başarmış olan bu yapımlar çok güzel eleştiriler aldı. Quentin Tarantino konuk yönetmenliğinde Bruce Wills ve Jessica Alba gibi dev isimleri bünyesinde bulunduran film, kadrosu ile de yankı uyandırdı.

Günah Şehri ; okuduğum en tarz yapımlardan biri olarak hem görsel hem kurgusal anlamda bende iz bırakmış bir yapımdır. Arka Bahçe Yayınları katkılarıyla Türkçe okuma imkânına da sahibiz. Şu günlerde toplaması biraz zor olabilir ama ister Türkçe olsun ister İngilizce olsun raflarınızda yer almayı hak eden önemli kült yapımlardan biri olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar dilerim.