Hellboy: Krampushnacht – Karlı Bir Noel Gecesinde Kayıp Çocuklar
-
Melih Demir
- Çizgi Roman
- 20 Eylül 2018
Uzun zamandır çizgi roman okuma işini bir kenara bırakmıştım. Zira artık eskisi gibi ana akıma dahil olan Marvel ve DC çizgi romanlarını takip edecek kadar hızlı olduğumu düşünmediğimden, daha farklı işleri takip etmeye başladığımı belirtmiştim. Sitede tanıttığım farklı türden çizgi romanlardan bazıları da, Hellboy‘a aitti. Maalesef Türkiye’de Marvel ve DC gibi hızlı tüketilen eserlerden olmadığı için, Hellboy’un tüm çizgi romanlarına ulaşmak mümkün değil. Lakin JBC yayıncılık sağ olsun, çizgi roman dükkanındaki arkadaşlara sorduğumda, küçük bir fasikül çıkarılmış olduğunu gördüm. Bu kısa fasikülü kısaca tanıtayım istedim.
Hellboy Krampusnacht, oldukça ince bir fasikül ve çerezlik bir özel gün sayısı diyebiliriz. Yine de bu fasikülün Anung Un Rama Serisinin 4. sayısı olduğunu belirtmekte fayda var. Ama konusu Noel gecesiyle ilgili olsa da, söz konusu Hellboy olduğunda, Noel tatili gibi bir şey söz konusu değildir.
Bu serinin yazarlığını her zaman olduğu gibi Mike Mignola yapıyor. Çizer ise Adam Hughes. Adam Hughes tabir-i caizse ödüle doymuş, DC, Marvel gibi firmalarda birçok karakterin çizgi romanında ismi geçen çizerlerden birisi. Oldukça iyi işler çıkardığını da belirtmem gerek. Fakat tipik Amerikan ekolü çizimin dışında, Hellboy’un kendine has çizim tarzını da oldukça iyi yakaladığını belirtmem gerek. Zira, çizimlerde rahatsızlık verecek en ufak bir unsur bile bulamadım. Belki, hikayenin ilerleyen kısımlarında BPRD binasının bulunduğu kısımda farklılıklar gösteriyor fakat bu çizimler de ayrıca hoş diyebilirim.
Teşekkür Ederim, Kardeşim(?)
Öncelikle Krampus’tan biraz bahsedecek olursak, kendisi Anti-Noel Baba diyebileceğimiz, Noel babanın hediye vermediği arsız çocukları korkutmak ve sene boyunca uslu durmalarını sağlamak için, elindeki sopasıyla çocukları kaçırıp döven, keçivari bir yaratık Krampus. Alman asıllı bir halk efsanesi olan bu eski folklor yaratığı hikayenin ana konusu. Malum BPRD’nin görevi dünyadaki kötü yaratıkları temizlemek, bu yüzden ha Noel Baba, ha Krampus, pek de fark arz etmiyor. Eğer, kötülükle doluysa tabi.
Konuya devam etmeden önce Krampus’la ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz; yazarımız Özlem Buket Duru‘nun “Yılbaşı Özel: Farklı Kültürlerden Yılbaşı Canavarları” yazısına bir göz atabilirsiniz.
Konuya devam edersek; 1975 yılının Noel gecesinde Avusturya’ya giden Hellboy, bölgeye bir kilisede gerçekleşen paranormal olayları araştırmak için çağrılmıştır. Çoğunlukla, çeşitli gizemleri çözüp, gerçek canavarların yerini saptamak için oldukça uzun uğraşlar veren Hellboy’un bu kez daha kolaydır. Avusturya’nın karlı ormanları içerisinde ilerlerken, kendisine seslenen hayalet bir kadının “Oğlumu Kurtarın.” sözcükleriyle şaşkınlığa uğrar. Zira, hayalet feryat etmemektedir.
Bir süre daha yoluna devam ettikten sonra; Wilheim Schulze adında yaşlı bir adamın evine konuk olur; basit ve asparagas bir haber yüzünden buralara geldiğini düşünse de, Wilheim Schulze kendisinin Krampus olduğunu iddia etmektedir. Kilisede gerçekleşen paranormal olaylardan bahsederken, Bay Schulze’nin bu kadar rahat bir şekilde kendini Hellboy’un ellerine teslim etmesi pek makul görünmese de, ilerleyen kısımlardaki kendini kanıtlama sekansı ve içinde bulunduğu durumu göz önüne alınca, çok hızlı gelişen ve bir anda son bulan bu kısa hikayede, birkaç farklı olayı tek potada eriterek, böylesine uyumlu bir şekilde aktarabilmesi bence Mike Mignola’nın ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.
Aslında bu olaylardan biri, Spoiler gibi olmasın aslında Hellboy takip ediyor ve seviyorsanız sürekli karşınıza çıkıyordur, yaşanan tüm olayların ve karşılaşılan hemen hemen her yaratığın Hellboy’la ve Cehennemle bağlantısı olması sonucuna çıkıyor olsa da, bu beni pek rahatsız etti diyemem.
Hellboy: Krampusnacht kurbanların katili için endişelendiği (!), yaratıkların da depresyona girebildiğini gösteren, kendi içinde tuhaf ama bu farklılığıyla güzel bir eser diyebilirim. Fiyatı da çok yüksek değil, sadece çerezlik olsun, alıp bir çırpıda okuyayım diyerek alıp rafınıza koyabileceğiniz nadide parçalardan biri diyebilirim.