Infinity Gauntlet Okuma Rehberi – Bölüm 3
Ne-Bu-La?
Thanos’un torunu Nebula’nın Infinity Gauntlet Sagasında oynadığı rol azımsanacak gibi değildir. Mecburen yakından tanımamız gerekir. Ve hayır, fıkradaki “Oğlum, söyle bakalım bu uzay cismine ne ad verilir?” diye soran öğretmene şaşkınlık dolu bir “Ne bu la?” diyen öğrencinin yanıtı bilmesi durumu yoktur ortada…
Nebula, Roger Stern’la John Buscema’nın Avengers’in 1985 yılında yayınlanan 257 sayısında kullanmak üzere yarattıkları bir karakterdir. Kendisi paralı asker ve uzay korsanı kaptanı olmanın dışında, güce tapan ve büyükbabası Thanos’un peşinde koşturduğu güç deliliğini paylaşan biridir. Öte yandan Marvel evreninde çok yer kapladığı da söylenemez…
Avengers dizisiyle Silver Surfer’in sekiz-on sayısında görünen, Nebula’yı özellikle sagaya bağlayan hikaye önemlidir bence. Bu hikaye Silver Surfer’in 1990 yılında yayınlanan 38. sayısında yer almaktadır.
Daha önce tanıttığım Thanos Quest macerasına atılmadan önce zaman kazanmaya çalışan Thanos, bir ara eskiden komuta ettiği korsanları ziyaret eder. Ve görür ki; Nebula’yla yardımcısı Geatar korsan filosuna komuta etmekte. Üç-beş lakırdının ardından, önce Geatar’ı saf dışı bırakan Thanos Nebula’yı alev alev yakarak imha etmeye kalkışır. Ancak öngöremediği şey; korsanların arasından bir kişinin onu söndürerek saklayacağıdır.
Infinity Gauntlet sagasında ancak sonlarda uzun siyah saçları, mavi teni ve diri vücuduyla karşılaşacağımız Nebula işte bu yüzden bir süre hastalıklı, yıpranmış ve perişan bir bedenle karşımıza çıkmaktadır.
Bu arada hemen bir-iki not ekleyeyim; Thanos’un aynı Silver Surfer sayısında kendini öldü göstermek için kullandığı beden Geatar adlı kaptan yardımcısına aittir. Surfer’in kül ettiği bedenden geriye sadece iskelet kalacağından bu numara hemen anlaşılmayacaktır. Ancak okumadığım, atladığım bazı sayılar var, gördüm ki Geatar daha sonra geri dönerek bitkisel hayattaki Nebula’ya hemşirelik yapmaktadır. Comics dünyasının ölüm ve dönüşlerine akıl sır erdiremeğimden bu mevzuyu es geçiyorum.
Bir de bu olaylardan çok sonra Nebula’nın bir dönem kel ve yüzünün yarısının mekanik olduğu bir hali vardır ki; hemen herkesin hatırlayacağı üzere bu görüntüsü Guardians Of TheGalaxy filminde kullanılmıştı.
Eric Masterson (Thor) Kimdir?
Infinity Gauntlet okurları özellikle şunu fark edecektir hemen “Acaba benim Thor olmadığım anlaşılacak mı?” gibi düşünceler geçecektir maceradaki Thor’un aklından. Peki, ama nedir bu soruların sebebi? Elinde Mjolnir, kafasında kanatlı miğfer, üzerinde farklı bir tasarımla da olsa Thor kostümü olan biri neden kendine bu soruyu sorar ki?
Açıklayalım: Comics okurlarının yakından bildiği gibi Şimşek Tanrı Thor’un bedeninde tanrısal yanı dışında bir de insan yanı vardır. İhtiyaç halinde insana dönüşebildiği gibi tanrısal haline de dönüşebilmektedir. Ancak zaman zaman bu insan kimliği değişmektedir. Bedenini paylaştığı ilk kişi Dr. Donald Blake’dir. Sonra başkaları da olur; Dr. Donald Blake, Sigurd Jarlson, Jake Olsen, Arkin Torsen, Eric Masterson ve son olarak Jane Foster bu değişime ortak olan ölümlülerdir.
Ve evet, kimi lakaplarının dışında Thor’un mitolojik isimleri de vardır ve evet birçok farklı Thor varyasyonu da uzayla farklı zaman dilimlerine dağılmıştır. Bunu belki de en iyi “Battleworld: Thors” da görebiliriz. Ama konumuz o değil. En azından şimdilik…
Konumuz “Kim bu kendinden şüphe eden Thor?”dur. O, benim en sevdiğim, sevdiğim için olsa gerek kısa sürede de öldürülerek ortadan kaldırılan kişidir: Eric Masterson‘dur. Nam-ı diğer Thunderstrike…
THOR’un 391. sayısında öyle olaylar oluyor ki; Thor’un gücü bir başka ölümlüye aktarılıyor ve o kişi bir süre nasıl bir güce sahip olduğunu bilmeden ortalıkta geziniyordu. Bu kişi Eric Masterson’du. Boşandığı eşi, annede kalan oğlu Kevin (yıllar sonraki Thunderstrike), dostları, işi… Karmaşık bir hayatı vardır Eric’in. Uzatmayalım, bu Eric elini yere vurunca Thor olabileceğini fark edince kahramanlığa başlıyor, ancak ön hazırlığı olmadığından ciddi komik olaylar yaşamak zorunda kalır. Söz gelimi babası Odin’in gökyüzünde görünen görüntüsü karşısında ağzından çıkan ilk söz“oh boy” olur. Sonra şimşekler yanlış çakmaya başlar. Sonra pelerinine dolanır uçarken.
Sonra düşmanı Absorbing Man’le kız arkadaşı Titania’ya kur yapsın diye işbirliğine gider. Onun gerçek Thor olmadığını anlayan Absorbing Man ona “sparky” diyerek karizmasını bozar. Avengers ekibinde yer aldığında kimse onunla birlikte savaşmak istemez desek yalan olmaz. Ms. Marvel (siyahi olan, enerji gücü olan) bir ara “Captain America’nın bana garezi var, o yüzden verdi seni benim ekibime” der Galactic Storm öyküsünde. Sonra bu Thor “Gladiator” adlı uzaylıyı benzetir abartılı bir şekilde, komaya sokar. Elektrikten oluşan arkadaşını çekiciyle çekerek yıldırıma dönüştürür… Thor’un kostümünü dizayn eder istediği gibi giyinir. Sakal bırakır. Delidir, pervasızdır, yer yer ciddiyetsizdir, benim favorimdir.
Ama ölür.
Tarihler 1993’ü gösterdiğinde bu deri ceketli, miğfersiz Thor’un adı artık Thunderstrike’tır ve kendi çizgi roman dizisine de kavuşur. Ancak yalan yok öyle vasat altı öyküler yaşar ki; anlatamam. Marvel Comics okurlarını bu karakterden itinayla soğutur, sonra da Eric’i öldürerek ortadan kaldırır. Kimse onu aramaz.