Infinity Gauntlet sayfalarından fırlayan bir karakter Stranger. Beyaz saçları, burma bıyıkları ve ilginç kostüm tasarımıyla dikkat çekiyor çok fazla konuşmasa da. Kozmik tanrılarla aynı düzlemde bulunan karizmatik ve havalı bir tip… Ama adı gibi, bizim okurumuza hayli yabancı birisi kendisi…

Stranger’i bazı okurlarımızın Silver Surfer sayfalarından tanıyacağını sanıyorum. Bazı okurların da basılan Türkçe Hulk sayılarından. Uzayda gezinen ve kimi olaylara müdahil olarak elinden ışınlar çıkaran birisi kendisi. Ama ne yalan söyleyeyim onlarca kez karşılaşmış da olsam hala derdini, işlevini, gücünü ve var olma sebebini anlamış değilim. Şimdi bu yazıyı yazarken adım adım onu tanımayı hedefliyorum. Sizinle birlikte.

Ve işte buyurun, başladık öğrenmeye…

“Stranger” Than Fiction

Aklımın ucundan geçmez ama daha başka yayınlarda görmeye alışık olduğum kozmik karakter Stranger ilk olarak Uncanny X-Men’in 1965 yılı 11. sayısında ortaya çıkmış ilk olarak. Ve elbette yaratıcıları efsane ikili Stan Lee’yle Jack Kirby’ymiş. Bu sayıda onu mutant sanan Magneto kendisine katılmasını istemiş ancak isteğine kavuşamamış. Hatta Stranger; Magneto’yla Toad karakterini alıp uzaya götürmüş.

Aslında kozmik bir varlık olmanın yanı sıra gezegen araştırmacısı ve bilim adamı olan Stranger’in dünyaya ilk geliş sebebi anlayacağınız hayli meslekidir. Böylece Marvel evreninde kendine yer açan, Stranger, yıllar içinde Talesto Astonish, Silver Surfer, Fantastic Four, Thor, Avengers, Captain Marvel, Spider-Man, Hulk, Thing, Quasar, X-Men gibi dizilerle bu kahramanların maceralarında 26 farklı hikayede 50 kadar görev alır.

Bu arada kökenine bakarsak işin ucunun Thanos’un ırkına dayandığını görürüz. Eternals adlı ırk Gigantus adlı bir gezegeni yok etmeye karar verdiğinde milyonlarca kişinin gezegeni terk ettiği yazılmış kaynaklarda. Sonrasındaysa bu kaçanlar ölmüşler. Ancak zihinleri tek bedende, Stranger’de toplanmış. Ortak ve muhteşem aklın sahibi Stranger birçok yaratımda bulunmuş. Bunlardan en önemlisi “Ego, TheLiving Planet” olmuş. Bir de Deadpool sayfalarında 2011 yılında görülen “Id, the Selfish Moon”.

Not – Başlıkta kullandığım “Stranger Than Fiction” (Lütfen beni öldürme) filminin adıdır. Bir yazarın yarattığı karakter olduğunun farkına varan gerçek ve yaşayan bir insanın yazarıyla mücadelesini, kurguyu kırarak hayatına yön verme isteğini anlatan filmde yazarın karakterlerini öldürdüğünün anlaşılmasıyla yaşanan mücadele ele alınmış. Yazı konumla ilgisi yok ama öneririm.

Belki de aslında bu yazıya en uygun başlık “Stranger in a Stranger Land” olurdu…

Evet, yazıya başlarken açtığım The Doors’un “People Are Strange” şarkısı bitti. Ben bir şeyler öğrendim, sıra geldi Iron Maiden’in “Stranger in a Strange Land” şarkısını dinlemeye.

Quasar, Marvel Boy, Marvel Man, Crusader…

Onlarca kez gördüğüm, okuduğum ve bende hiç iz bırakmamasıyla şaşkına uğradığım nadir karakterlerden biridir, Quasar. “Protector of the Universe” olarak adlandırılan biri olarak işlevsizliği ve Infinity Gaunlet’te Thanos’un üç saniyede yok etmesiyle de hepten hafızamdan silmek istediğim bir tip olmuştu çoğunlukla…

Gelelim üç farklı yönüyle Quasar’a

1 – Marvel Boy dönemi

Tarihler 1940’ı gösterdiğinde bugünkü kostüm tasarımıyla karşımıza çıkıyor, Quasar. O zamanlar adı Marvel Boy ve kendisi sadece iki sayıda görünmüş. O dönemler asıl adı Martin Burns olan Marvel Boy yunan mitolojisindeki Herakles’in reenkarnasyonu olarak sunulmuş. “Daring Msytery Comics” dizisinin 1940 yılı 6. sayısında Joe Simon – Jack Kirby ikilisinin ele aldığı karakter daha sonra “USA Comics”in 1943 yılı 7. sayısında Bob Oksner tarafından sayfalara taşınmış.

1950 yılındaysa Marvel Boy kendi adıyla bir diziye kavuşurken bu defa adı Robert Grayson olmuştur. Yayıncısı ise Atlas Comics’tir. Daha sonra Stan Lee‘nin el atmasıyla değişim geçiren karakter daha sonra The Crusader adını alacaktır.