Injustice: Tanrılar Aramızda 2. Yıl – Korku İmparatorluğu
Superman, 1933 yılında Jerry Siegel ve Joe Shuster tarafından yaratıldığından bu yana tüm çizgi roman dünyasının en popüler hayali karakteri olmakla kalmayıp, aynı zamanda Amerikan kültürünün önemli bir parçası haline geldi. Yaradılışından bu yana geçen onca süre içerisinde bir çok macerası, bir çok önemli tarihi anı oldu. Bu süreçte eminim ki bir çok yazar ve okurun aklının bir köşesinde hep aynı soru yankılanıp duruyordu “Superman kötü olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu?”. Bu sorunun cevabını konu alan önce bir bilgisayar oyunu ve ardından çizgi roman serisi yapıldı, Injustice: Tanrılar Aramızda.
Tom Taylor’ın yazdığı bu çizgi roman serisi bildiğiniz gibi Superman’in delirip, kendi arkadaşlarını dahi öldürmekten çekinmeyen eli kanlı bir diktatöre dönüşmesini konu alıyor. Beş yıllık Superman diktasına maruz kalan dünyayı ve süper kahramanların yaşadıklarını yıl yıl anlatan bu serinin ilk yılının incelemesi sitemizde mevcut. Gün geçtikçe zalimleşen Superman ve diktatörlüğünün ikinci yılını ele alacağım bu yazıdan önce ilk yılın incelemesini okumanızı tavsiye ederim:
Injustice – Superman Zıvanadan Çıksa Ne Olurdu?Ayrıca incelemeye başlamadan önce bu çizgi romanları dilimize çevirip bizlere ulaştırdığı için Çizgi Düşler’e, editör İlke Keskin’e ve çevirmen Tulgan Köksal’a teşekkür ediyorum. Neticede onların çabası ve çalışması sayesinde bizler bu çizgi romanları okuyoruz.
Üstinsan, Mutlak Güç ve Yozlaşmanın Dayanılmaz Hafifliği
Üstinsan veya üstün insan kavramı Alman düşünür Friedrich Nietzsche tarafından gelecekteki insan öngörüsü olarak ortaya atılmıştır. İnsan evriminde bir sonraki basamak olarak nitelendirilen bu kavramla ilk defa Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı kitabında karşılaşıyoruz. Nietzsche’ye göre mevcut ahlak yapısı geçmiş dönemlerde yaşayan kölelerin ahlak yapısının modifiye edilmesiyle oluşmuştur ve bu sebeple yanlıştır. İnsan doğası gereği güçlü olmak ister ve üstinsan formuna geçiş başladığında mevcut ahlaki yapı yetersiz kalacağından insanla birlikte ahlaki anlayışın da gelişip değişmesi gerekecektir. Çünkü maymun ve insan arasındaki ilişki neyse, insan ve üstinsan arasındaki ilişki de aynı olacaktır. İnsanlığın amacı üstinsana dönüşmek olmalıdır. Üstinsanın insanlığa ve dünyaya getireceği yeni bakış açısı, yeni değerler ve yeni hedefler insanın algısının ötesinde şeyler olacağından, kurulacak bu yeni düzenin bir parçası olmak için insan üstinsanı kendisine amaç ve idol olarak seçmeli.
Yani özetle üstinsanın varlığı, insanlığı üstinsana dönüşmeye mecbur kılacak ve bu dönüşüm esnasında mevcut ahlaki yapıda değişime uğrayacak diyor Nietzsche. Injustice: Tanrılar Aramızda’nın ikinci yılında işte tam olarak buna benzer bir olay yaşanıyor. Superman diktatörlüğünde diğer süper kahramanlar da Superman’le birlikte yozlaşmaya başlar ve üstinsanın beraberinde getirdiği ahlaki evrim hızla yayılmaya başlar. Geçmişte birçok kahramanlık yapıp dünyayı sayısız tehditten koruyup hayat kurtaran Justice League üyeleri artık birer katile dönüşmeye ve öldürmenin gerekliliğine inanmaya başlarlar tıpkı onlara bu fikri eylemleriyle aşılayan Superman gibi. Nietzsche’nin üstinsanında önemli olan fiziksel güçten ziyade erdemdir. Zaten Superman karakteri de her zaman ahlaki gücü ve erdemli yapısının sarsılmazlığıyla örnek ve önder olmuştur. Onca gücüne rağmen her zaman doğrunun ve iyinin terazisinin sapmasına izin vermemiştir kendi içinde. Fakat Injustice serisinde Superman terazisini parçalıyor ve üstinsan olmanın gerektirdiği erdemi unutup sahip olduğu fiziksel gücün kapılarını sonuna kadar aralıyor. Mutlak gücün getirdiği yozlaşma Superman’in içine artık geri dönülmez bir oranda nüfuz etmiştir. Superman artık sahip olduğu mutlak gücü kullanmaktan çekinmeyen, ahlaki yönden rotasını şaşırmış bir tirandır.