Konsept Farklı, Senaryolar Aynı – 7 Harami, 7 Yakuza, 7 Detektif
-
Melih Demir
- Çizgi Roman
- 9 Kasım 2016
Yedi Yakuza
Akira Kurosawa’nın Yedi Samuray’ını bilmeyen yoktur sanırım. Öyle bir eser ki, ardından üstada saygı gösterisi olarak 13 Suikastçi ve 47 Ronin gibi çeşitli filmler çekilmiştir. Yedi Yakuza’ya elimi attığımda aklıma ilk gelen tabii ki, Yedi Samuray olmuştu. Elbette, yukarıda bahsinin ettiğim çizgi romanları okuyup, tükettikten sonra beklentimi bir hayli düşük tutmuştum. İyi de yapmışım.
“Mutlulukları uğruna ölmeye hazır yedi cani” diye başlıyor çizgi roman. Tokyo’nun en büyük Yakuza klanının Oyabun’u olan Kotobuki İşiro’nun geçmişinden başlayarak, başından geçenleri bir otobiyografi misali okuyoruz. Oyabun yani Yakuza Lideri, nasıl bir çocukluk geçirdiğini, yakuza klanının başına geçtiğini bize anlatıyor ve an itibariyle geldiği bu noktada, kendisini ortadan kaldırmak isteyen diğer yakuza klanını, adeta yedi samuray’da olduğu gibi, kendine sadık bir avuç adamla yok etmek için çıktığı yolda yaşananları konu alıyor çizgi roman. Evet, bakın Yedi Samuray’a benzer bir nokta mevcut.
Hikayenin yazarı Jean David Morvan, çizeriyse Takahashi Hikaru. Her ne kadar çizer japon olsa da, Jean David Morvan’ın da Japon kültürüyle ilgili bilgisi bir hayli fazla gibi. Zira, çizgi romanda kullanılan japonca terimler, konuşma balonlarının neredeyse yarısını dolduruyor. Anime, manga gibi türlerin meraklıları için hoş gelebilecek olsa da, benim gibi bu türlere uzak olan kişilere fazlasıyla kafa karıştırıcı gelecektir eminim. Zira, terimlerin açıklamaları konuyla ilgili sayfalarda verilmek yerine, çizgi romanın sonunda iki sayfayı dolduracak bir sözlük şeklinde verilmiş. Yani çizgi romandan keyif almak için en az birkaç kez arka arkaya okumanız gerekebilir. Bu noktada bu kadar yöresel takılma kaygısını pek anlayabilmiş değilim. Terimlerin dışında; “Aşırı çalışmaktan ölmek” gibi gayet normal bir şekilde yazılabilecek türden şeyleri; “Karoşi” den ölmek diyerek yöreselleştirme çabası bana biraz fazla geldi. (Türün meraklıları taşlamasın lütfen!)
Mutsuz Son
Her bir hikayeyi kısaca tanıtırken, rafta görüp elime aldığımda bana hatırlattığı benzer eserlerden yukarıda kısaca bahsettim. Yedi Harami, Yüzüklerin Efendisine denk gelirken, Yedi Detektif Sherlock Holmes’u, Yedi Yakuza da Yedi Samuray’ı bana hatırlatmıştı. Açıkçası bu üç çizgi romanın da, bu üç farklı eserden ilham alınarak yapıldığı aşikar diyebilirim. Lakin, konuların orijinal olmaması beni en çok üzen nokta. Esinlenmenin biraz ötesine geçmiş düzeyde yapımlar, bu üç çizgi romanda da senaryoların bayağı kalmasına neden olmuş diyebilirim.
Bunun dışında en önemli unsur da, hikaye ne olursa olsun, sonunda mutlaka “Plot-Twist” bulunması. Üç çizgi romanı da edinip, arka arkaya okuduğunuzda “Evet, bunda da plot twist var ve senaryonun geri kalanı bu plot-twist’i hazırlamak için yazılmış ve yumruğun geldiğini baya baya görebiliyoruz.” dedirtip, maalesef sağ gösterip, sol vuramıyor sevgili okurlar. Yalnızca Yedi Detektif’te bunun biraz olsun hissiyatını yaşayabiliyoruz lakin, detektiflik senaryosunda plot-twist olabileceğini ön görmenin zaten hali hazırda okuyucu üzerinde bir etkisi yok. Zira, o plot-twist’i bekliyoruz, fakat nerede geleceğini görmek bizi memnun ederken, aynı şey ne yazık ki fazlasıyla Lotr kokan fantastik Yedi Harami’de insanı şaşırtmadığı gibi ağızda buruk bir tat bırakıyor.
Uzun lafın kısası, plot-twist varsa ben de varım diyorsanız, alın tüketin. Lakin, daha kaliteli bir şeyler görmek isterim derseniz, yazının başında tanıtmış olduğum diğer çizgi romanları daha çok tavsiye ederim.