Kral Kull Çanakkale’de mi Hükmetti Acaba?
“By this Axe I Rule!”
Robert E. Howard tarafından yaratılan Kral Kull ilk kez The Shadow Kindgom adlı öyküsüyle Weird Tales dergisinin 1929 Ağustos ayı sayısında yayımlanmıştır. Çizgi romana ise ancak 1971 yılında uyarlanmıştır. “Devlet yönetmek de ne zor kardeşim.” dedirten çizgi roman dizisini bir yana bırakırsak, yaratıcısı Robert E. Howard’ın onu hangi kaynaklarla beslediğine bakalım diyorum.
Doğru hatırlıyorsam Kral Kull hakkında şunları biliyoruz: Kull, Atlantis adasındaki bir kabilenin ferdidir. Gençlik günlerinde ateşle idam edilmek üzere olan bir genç kızı acı çekmesin diye bıçakla öldürdükten, sonra adadan kaçmak zorunda kalmıştır. Denizde korsanlarca yakalanan ve forsa yapılan Kull daha sonra sırasıyla gladyatör, asker, komutan ve diktatörü öldürerek Valusia şehrinin kralı olmuştur. Böylece bir ülkeyi yönetmenin savaş meydanında düşmanla mertçe savaşmaktan daha zor olduğunu öğrenir. Tahtını da çift ağızlı baltasıyla savunur.
Peki Bunun Çanakkale’yle Ne İlgisi Var?
Var bence. Ama önce Conan’a ve Red Sonja’ya bakalım.
Robert E. Howard yaratısı olan iki karakter de Türk kültürüyle, Anadolu kültürüyle ilişkilendiriliyor. Conan’ın kavmi Kimmerlerin Anadolu’ya göç ettiğini ve Frig devletini yıktığını tarihi kayıtlardan biliyoruz örneğin. Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre tarih sahnesinden hızla kaybolan Kimmerlerin aslında o kadar da hızlı kaybolmadığı, Anadolu’da yerleştiği bulgularına ulaşılmış. Altınoluk, Kırklareli, Edremit gibi bölgelerde gerçekleşen araştırmalarda antik Antandros kentinin Kimmer şehri olduğu sanılıyor. Eğer bu Kimmer bağlantısı doğruysa Robert E. Howard’ın Anadolu tarihini araştırdığı sonucuna ulaşabiliriz.
Belli ki yazar bu bölgeyi incelemiş. Hatta sadece eski çağlarda kalmamış, yazar Kanuni Sultan Süleyman dönemini de incelemiş. Böylece de ortaya Red Sonja’yı çıkarmış. Önce Mohaç meydan muharebesi zaferi ardından Viyana kuşatması yazara kısa bir öykü yazma ilhamı vermiştir. Howard, 1934 yılında yayımlanan “The Shadow of the Vulture” adlı kısa hikayesinde Rogatino’lu Red Sonja karakteriyle tanıştırdı okurlarını. Bu öyküde Ukrayna taraflarından gelen kızıl saçlı bir kadın savaşçı, Viyana kuşatmasında çarpışmış, şehri savunmuş, kendisine edilen tecavüzün ve ailesinin katledilmesinin intikamını almıştır. Ancak sonunda anlaşılmıştır ki; aslında Sonja Kanuni Sultan Süleyman’ın kızıdır.
Bilmem bu saptamalardan sonra Kral Kull’un Çanakkale’de hüküm sürdüğü iddiamı destekleyen veriler size mantıklı gelir mi?
Önce Atlantis’e Bakalım. Neresidir, Nerededir Atlantis?
Bunun yanıtının kesinleşmediği net. Eğer Atlantis var idiyse; yeri hakkında onlarca tezin ortaya atıldığı biliniyor. Atlantis’i ilk olarak zikreden ve eserlerinde ona yer veren kişi Yunanlı düşünür Platon yerini Herkül Sütunlarının (Cebelitarık) ötesinde olduğunu iddia etmiştir. Yani bu sava göre konumu Atlas okyanusunun ortalarında bir yerde. Ayrıca bu ada büyük bir volkan patlamasıyla bir anda yeryüzünden silinmiş, Atlantis adası batmıştır.
Bu sava karşın bazı araştırmacılar Platon’un farklı hikayeleri birleştirdiğini düşünmektedir. Bazılarına göreyse Akdeniz’de bulunan Girit Adasında gerçekleşen volkan patlaması ve Minos uygarlığı Atlantis mitinin de anavatanıdır. Platon’un tarif ettiği bazı geleneklerin Minos uygarlığıyla örtüştüğü de yine bazı açıklamalar arasında yer alıyor.
Ben Atlas okyanusu savını bir kenara bırakarak Minos uygarlığı / Girit tezini öne çıkarmak istiyorum. Yunanlı filozofun bir tür ütopya olarak yarattığı Atlantis adası vasıtasıyla fikirlerini aktardığı gerçeğini de göz ardı etmezsek onun adayı uçuk bir yere yerleştirmiş olması fikri daha akla hayale yatkın geliyor. Minos ise tam da Platon’un burnunun dibindedir ve gerçekten de hikayelerinde anlattığı üzere Atina’yı istila etmeye kalkışabileceği bir mesafededir.
İşte bu Minos aynı zamanda Kral Kull’un Atlantis’i olsaydı, yüzerek kaçabileceği ve muhteşem şehir devleti Valusia’ya ulaşabileceği mesafededir de aynı zamanda. Valusia… O gerçek midir derseniz yanıtım “evet” olacaktır. Valusia bugün Troia adıyla bildiğimiz şehir devletidir!
Troia, Homeros’un kaleme aldığı epik şiirle birlikte tarihte kalıcı bir yer edinmiş görkemli bir devlettir. Döneminin en büyük kültür ve zenginlik şehridir ve tüm kıskanç gözler onun üzerindedir. Romalılar Troia’nın kendi kültürlerinin kökeni olduğuna inanmış, onu el üstünde tutmuştur. Yakın zamanda yapılan araştırmaya göre de Romalıları kurduğu varsayılan Etrüsklerin kökeninin Toria olduğu da ispatlanmış gibidir. Bununla birlikte Troia dokuz kez yıkılmış ve dokuz kez de gün ışığına çıkarılmış, yeniden kurulmuştur. Daha da önemlisi Troia’yı kuranlar Yunanlar değil Anadolu’lulardır. Valusia…?
Troia, Hititerin kurduğu bir şehirdir ve M. Ö. 1250-1220 yılları arasında hüküm sürmüş IV. Tuthaliya’ya ait kaya yazıtında adı WİLUSA (Vilusa, Viluşa) olarak anılmaktadır. Hitit devletine bağlı bir şehir olan ve yazıtlarda bahsi geçen Wilusa’nın Troia olduğu yapılan kazılarda bulunan ve Hititlere ait olan Luvi dilinde yazılmış olan mühürle kanıtlanmıştır.