Manga Sektöründe Tam Gaz Yerli Aksiyon: Bounty HunterZ
Piyasaya çıkan yerli çizgi roman ve kitaplara daha fazla özen göstermeye, mümkün olduğunca edinmeye, okumaya çalışıyorum. Hangi türde olursa olsun verilen her türlü emeğin karşılığını bulması ve sektörde/sektörlerde daha fazla yerli yapımın yer alması isteği başlıca etkenler. Özellikle çizgi roman türünde iş biraz daha çetrefilli. Belli ve kabul edilmiş yazarlarımızdan ziyade çizgi roman söz konusu olunca daha fazla özen, daha özverili çalışma göstermek kaçınılmaz oluyor. Hele bir de bu yazımızın konusu olan manga eseri Bounty Hunterz gibi daha spesifik bir türe aitse çok daha ilgi çekici oluyor.
Daha evvelden site içerisinde incelediğimiz başka bir yerli manga yazısı mevcut. Esasen çizgi roman kriterleriyle piyasaya sürülen bir yapımdı. Ancak bu yazıda bahsedeceğim Bounty HunterZ, manga geleneğine daha sadık bir yaklaşım sergiliyor. Bunlardan daha sonra bahsedeceğim, şimdi asıl konuya gelelim.
Macera Adına!
Her türde ve boyutta olağanüstü olayın cereyan etmesi muhtemel bir dünyayız. Uçan gemiler, envai çeşit hayvanat, büyücüler ve daha niceleri. Tam anlamıyla bir hayal dünyası. Hayallerin en çılgınlarına bu kadar açık bir dünya olunca üzerinde yaşananlarda pek durağan şeyler değil haliyle.
Sora, Lisa ve Brogy adındaki üç kardeşin hikayesi ise hepsinden çılgınca. Daha on yaşına basmadan yaşadıkları kasabanın altını üstüne getiren bir üçlüden söz ediyoruz. Küçücük yaşlarına bakmadan para için başına ödül konmuş kaçakları tepeleyen bir grup. Sora, büyücülük eğitimi alan sabırsız ve inatçı bir ufaklık. Ekibin beyni diyebiliriz kendisine ve ortanca kardeş. Lisa tam anlamıyla bir kaçık. Patlayıcılarla kafayı bozmuş, her türlü gürültüyü sevgiyle karşılayan tabir-i caizse küçük cadı. Brogy ise sessiz sakin, uslu ve tombul en büyük kardeş. Kendisine söyleneni yapan, sorulmadan konuşmayan gerçekten “ağır” abi.
Üçünün de tek bir hayali var: bir gökyüzü gemisi sahibi olmak. Hayatlarının en büyük arzusu gökyüzünün sınırsızlığında yelken açmak. Maceradan maceraya bir yaşamı küçük yaşta kafalarına koyarlar. Bu hayali gerçek kılmak için ödül avcısı olmaya karar verirler. Canlarını dişlerine takarak hayalleri uğruna her türlü tehlikeyi göze alırlar…
Hikaye bu şekilde başlıyor ve ilk bölümün ardından ekibi iş üstünde görüyoruz. Aradan yaklaşık on yıl geçmiştir ve gerçek anlamda ödül avcısı olmayı başarmışlar. Ancak yaptıkları işi sadece para için yaptıklarını söylemek çok güç. İnandıkları şeyler ve dostları her zaman paradan bir adım önde.
Çocuk yaşta filizlenen hayallere kim dur diyebilir ki…
Tanıdık Duygular
Hikaye daha önce çok fazla kez karşımıza çıkan bir temayı andırıyor ama okurken sıkıldığımı da hatrlamıyorum. Sonuç itibari ile yapısını baktığımız zaman bir shounen serisi var elimizde. Kullanılan metaların esin olması hiç de şaşırtıcı değil ki gayet de güzel olmuş. Aslında hikaye devam ettikçe çok daha ilginç şeylere maruz kalacağız gibi geliyor. Zira karakterlerin geçmişi hakkında henüz hiçbir şey bilmiyoruz. Hikayede şimdilik böyle bir bilgilendirme yok ve devam eden sayılarda bu konu netlik kazandıkça daha da kendine has bir hale geleceğini tahmin ediyorum.
Yaratılan dünyanın yapısı hoşuma gitti, sevdim. Fantastik bir ortamdayız ve gemilerin bile havada yüzdüğü bir gökyüzü var üstümüzde. Bu da yaşanacak olayların sınırsızlığına işaret ediyor. Şimdilik öyle aman aman bir aksiyon görmedik. İlk cilt olmasından ötürü elimizdeki veri kısıtlı. Ancak ilerledikçe gökyüzünde geçen bir gemi savaşı güzel tasvirlerle tadından yenmez. Atmosfer yaratma konusunda çizer Aziz Can Binen’e büyük iş düşüyor. Altından kalkacağını düşünüyorum. Ancak unutmamak gerekir ki okuyucu her zaman daha fazlasını ister. O yüzden her türlü fantastik olayı sayfalarına sererek bizleri mest etmesini kendisinden rica ediyoruz.