Yaklaşık iki üç ay önce Eiichiro Oda ile başladığım Mangaka Kimlik yazı dizisinin ikinci yazısı için kimi yazsam diye düşünürken istek üzerine bir isim hakkında konuşmanın daha iyi olacağı kanaatine vardım. Bunun sonucu olarak ikinci yazının konusu Takehiko Inoue oldu.

Soğuk bir kış günü, 12 Ocak 1967 yılında Okuch’te hayata gözlerini açar Inoue-san. 21 yaşına bastığında manga sektöründe ilk tecrübelerini kazanmak amacıyla 1988 yılında Tsukasa Hojo’nun City Hunter adlı serisinde asistanlık olarak çalışmaya başlar. Ardından Kazuhiko Watanabe’nin yazdığı Chameleon Jail adlı serisinde çizer olarak yer alır. Tarih 1989 yılını göstermektedir. Genç yaşta edindiği tecrübe sayesinde kendi serisine başlama kararı alır. 1990 yılına gelindiğinde sanatçı Slam Dunk’ı çizmeye -aynı zamanda yazmaya- başlar. Dikkatleri üzerine çekmeyi başarır ve Slam Dunk aynı yıl içinde Haftalık Shonen Jump dergisinde yayınlanmaya başlar.

1990-1996 yılları arasında yayınlanan Slum Dunk, sanatçıya ününü kazandıran seri olarak dikkat çeker. Shohoku lisesinin basketbol takımını merkezine alan seri gerek konusu gerekse birbirinde eğlenceli ve orjinal karakterleri ile hem yayınlandığı dönem içerisinde hem de sonraki yeni dönemde bütük bir hayran kitlesine ukaşır. Kimilerine göre en iyi manga serisi olarak değerlendirilen yapım toplam 30 cilt halinde yayınlanır. Seri kendisinden sonra gelen birçok yapıma ön ayak (bkz. Kuroko no Basket) olmayı başarır. Sadece Japonya da 120 milyon adet satılan seri mangakasına 1995 yılında Shogakukan Manga Ödülü’nü kazandırır. 1993 yılında ilk kez yayınlanan animesi ise 101 bölüm sürmüştür. Ayrıca 4 adet sinema filmi ile -haklı olarak- en iyi animeler arasında gösterilmektedir.

Sanatçı Slam Dunk’ın başarısının ardından 1997 yılında yine basketbol temalı bir seriye başlar. Buzzer Beater adındaki seri EPSN işbirliği ile ilk olarak internet üzerinden yayınlanır. Daha sonra Aylık Shonen Jump dergisinde yayına başlayan seri Slam Dunk kadar ilgi görmeyi başaramaz (o iş biraz zor). 13 bölümlük anime adaptasyonunun mangasından daha başarılı olduğunu hatırlamak gerek.

Basketbol temaları seriler ile tanınan ve bu sporun büyük bir hayranı olan Inoue-san, 1998 yılına gelindiğinde Vagabond’u çizmeye başlar ve bence sanatçının çizdiği en iyi seri olur.

Miyamoto Mushashi adındaki efsane olmuş bir samurayın hayatını konu alan yapım ile ilgili daha evvelden yazdığımız inceleme yazısı merak ettiklerinize cevap vermek için yardımcı olacaktır. Çizerine kazandırdığı 2000 yılı Kondansha Manga Ödülü ve 2002 yılı Tezuka Osamu Kültür Ödülleri serinin kalitesi hakkında birer ipucu olacaktır.

Sadece manga sektöründe çalışmakla kalmaz sanatçı. Xbox 360 oyun platformu için Mistwalker firmasının piyasaya sürdüğü Last Odyssey adlı oyun için karakter tasarımları yapmıştır. Avrupa pazarına hitap etmeyen bir oyun olduğundan genelde uzak doğu piyasasında bulunabilen bir role-play oyunuydu kendisi.

Yaptığı işlerde sürekli olarak en iyisini ortaya koymaya çalışan bir sanatçı Takehiko Inoue. “Karakterler, siz çizdikçe kendi hikayelerini yaratırlar.” diyen mangaka basketbolun yanı sıra golf oynamayı da çok sever. Neşeli kişiliği ve disiplini sayesinden çalışma arkadaşları arasında takdir edilen bir isim olmayı başarır. Bazı günler -özellikle yeni sayının bitmesine yakın- günde sadece iki saat uyuyabildiğini dile getiren sanatçının çalışırken müzik dinlemeyi sevdiğini de belirtelim. Gözler kalbin aynasıdır dercesine, karaktere hayat veren en önemli kısmın göz çizimi olduğu düşünür ki haklıdır.

Sevdiğimiz bir sanatçıdır kendisi. Özellikle Vagabond serisinin yeri bende ayrıdır. En az bir tane mangasını Türkiye piyasasında ve Türkçe olarak alıp okuyabilmek çok şık olurdu doğrusu. Yazacağımızı yazdığımıza göre yazıya son verelim de sizde Inoue-san’ın eserlerine Google amcadan bakınmaya başlayın.