Marvel Original Sin: Günahı Kimin Boynuna?

Original Sin, Marvel evreninde önemli rollerde değişikliklere sebep olmuş, oldukça da güncel bir seri. Gerekli Şeyler tarafından tek bir ciltte toplanarak yayınlanan serinin ismi değişikliğe uğramamış, bence güzel de olmuş. Öncelikle, sanata ve sanatçıya saygı çerçevesi içerisinde yaratıcı ekibin künyesini vereyim, arada kaynamasın. Yazar Jason Aaron, çizer mike deodato. Renklendirme işinden ise Frank Martin sorumlu. Kapaklar Julian Totino Tedesco imzası yaşıyor, ancak Gerekli Şeyler baskısında da görebileceğiniz variant kapaklar da çok güzel, fasikül biriktirmeyi tercih edenler varsa bir baksınlar.

Yazıyı mümkün olduğunca spoiler içermeyecek şekilde yazmaya çalışacağım, ama yeri geliyor insanın ağzından kaçıyor bir şeyler, kaldı ki spoiler biraz da göreceli bir kavram, o yüzden dikkatli olun.

Original Sin Nedir? Yeni Bir Günah Mı Bulmuşlar?

Hayır evladım, zaten original sin ilk günah anlamına geliyor. İsim İncil’de (ve aslında daha pek çok dini kaynakta) var olan bir hikayeye gönderme: Adem ve Havva’nın yasak elmayı yemesi olayı. Yunan mitolojisinde de bir benzeri var, o da Pandora’nın kutuyu açması, içindekilerin yayılması olayı. Bunların ikisine de kitapta göndermeler var, o yüzden bu ikisinden bahsetmeyi uygun gördüm. Ha, yine dini metinler üzerinden gidecek olursak dünya üzerinde işlenen ilk günah, Habil ile Kabil’in cinayet vakasıdır, ve bizim kitabımız da bir cinayetle başlar.

İlluminati confirmed? Gözüm üstünüzde şakası yapayım mı? Yapmayayım evet. Her gün birbirimizin gözüne bakıyoruz, ayıp olur.

İlluminati confirmed? Gözüm üstünüzde şakası yapayım mı? Yapmayayım evet. Her gün birbirimizin gözüne bakıyoruz, ayıp olur.

Kim Kıydı Keltoşuma?

Uatu, Ay’daki pek o kadar da gizli olmayan bir gizli üsse sahip, olaylara karışmama sadece izleme yemini etmiş çok kadim bir ırkın bu sözü tutma konusunda çok da kararlı olmayan bir üyesidir. Roma Senatörlerininkine benzeyen bir kıyafeti, göz bebekleri olmayan, haşlanmış yumurta rengine benzeyen gözleri ve Alman ön liberolarınkine benzeyen kel bir kafası vardır. Olan, olmuş ve olacak şeyleri gözlemlemek onun sorumluluğudur, en azından bizim evrenimiz söz konusu olduğunda. Uatu, bir suikaste kurban gider ve akla gelebilecek en enteresan ve en gerilimli ekiplerden birisi katili bulmak üzere harekete geçer, ancak bu esnada gerek kahramanlarımız, gerekse de başka kişiler hakkında pek çok sır hem onların, hem bizlerin gözlerinin önüne serilir.

Şimdi Marvel son dönemde film hakları üstünden giderek hikayelerinin akışını değiştiriyor. Guardians of the Galaxy artık daha çok yerde karşımıza çıkıyor, Inhumans yavaş yavaş X-Men’in yerini alıyor, siyahi bir Nick Fury hikayeye adapte ediliyor gibi. Uatu da hakları Marvel’de olmayan bir karakter, bu hikayeyle beraber en azından bir süreliğine görevinden azledilmiş oluyor. Uatu’nun boşluğunu dolduracak başka bir karakter oluyor, ancak tam olarak aynı işi, aynı şekilde yapmayacak bir karakter oluyor bu, zaten o yüzden de adı “Watcher” yani gözcü olmuyor yeni elemanımızın.

watcher1

“Hikaye güzel mi?” diye soracak olursanız, bence oldukça eğlenceli bir hikaye. Her ne kadar bir kaç yerde ufak kopukluklar olsa da akışı düzgün, anlatımı temiz bir macera bizleri bekliyor. Bu noktada şunu da belirtmem gerekir ki; Original Sin beğeni kısmı çok öznel bir hikaye, zira alışılageldik Marvel tarzının dışında, polisiyeye daha yakın bir hikaye. Ha bu durum sıkıcı oluyor mu? Hayır. Kesinlikle hayır. Hele bu hikayede önemli yer tutan yarı-geri zekalı alt seviye kötü adamımız Orb’a epey güldüm. Yarı-geri zekalı dememin nedenini okuyunca anlayacaksınız.

Hikayenin içinde kalabalık bir ekip var ve bu ekip çeşitli gruplara ayrılarak incelemelerine devam ediyor. Şahsen benim en çok beğendiğim Team-Up Punisher ile Dr. Strange’inki oldu. Aylık hikayeleri çıksa keşke derdim, ama her iki karaktere de gitmez öyle bir seri. Niye gitmez mi? Şu alttaki iki yazıyı okuyup karakterleri karşılaştırırsanız bence yeterli olur:

Marvel Süper Kahraman Dosyaları: Doctor Strange Marvel Süper Kahraman Dosyaları: Punisher

Original Sin bazı şeyleri en azından Marvel’in istediği şekliyle yoluna koyan, bu esnada da keyifli bir okumalık olmaktan fazlasını da aslında vaat etmeyen bir hikaye. Bir de buna paralel ilerleyen Original Sins var, denk gelirseniz ona da bakın.

İkinci sayfaya geçmeden önce, uyarımı yapmak istiyorum. İlk sayfada çok zorlarsak bir spoiler vardı, ancak ikinci sayfa biraz tehlikeli. Ona göre ikinci sayfaya ilerleyin.

Yorumlar