Marvel Süper Kahraman Dosyaları: Emma Frost

Chris Claremont ve John Byrne, X-Men #129’da Beyaz Kraliçe’yi çizerken, çizgi roman dünyasının belki de en çekici ve etkileyici kadın karakterini yarattıklarını muhtemelen tahmin etmiyorlardı. Yaratıldığı yıl olan 1980’den bugüne gelene kadar seksi kadın imajını sürekli üzerinde taşıyan Emma Frost; Marvel aleminin dış görünüşüyle kendinden en çok bahsettiren karakterlerinden biri olmayı her dönem başarmıştır.

Elmaslarla Kandıramayacağınız Bir Kadın

Tüketim dünyasının en büyük klişelerinden birinin kadınların hepsinin elmaslara bayıldığı yalanı, Emma Frost’a pek sökmüyor. Sebebi ise, Emma’yı mutant yapan genlerin ona kattığı, doğa üstü güçleri.

Onu diğer mutantlardan farklı ve birçoğundan güçlü kılan özelliği, “Omega” seviyesinde bir telepat olmasıdır. Bilindiği üzere Yunan alfabesinin son harfi olan “Omega” harfi, doğaüstü güçleri tarif ederken tepe noktayı sembolize ediyor. İş zihin okumaya ve zihinleri yönetmeye gelince, Emma Frost çok az rakibe sahip, eşsiz bir kahraman. Üstelik kendisi sadece basit enerji dalgalarıyla zihin hakimiyeti kuran biri de değil. Güçlerini alabildiğine yaratıcı kullanıyor. Zihinsel enerjisini somutlaştırıp rakiplerine fiziki hasar verebilmenin yanısıra, kendi bilincini karşısındaki insana aktarıp onun bedeninde tam anlamıyla bir hakimiyet dahi kurabiliyor.

Şuna cesaret edecek kaç kahraman var ki?

Şuna cesaret edecek kaç kahraman var ki?

Tabii ki Emma Frost’un yetenekleri bununla da sınırlı değil. Gezegendeki en güçlü zihinlerden birine sahip olmasının yanı sıra, kendisi tüm bedenini istediği anda organik elmasa da çevirebiliyor. “İkinci Mutasyon” denilen ve her mutantta görülmeyen bu değişim herkeste aynı sonucu göstermese de, Emma Frost güçlerine güç eklenen az sayıdaki şanslı kişiden biri. Varolan en sert maddelerden biri olan elmasla kaplı vücudu onu hasarlardan, yüksek sıcaklıklardan, basınçtan ve hatta kaslarının fazla çalışıp yorulmasından dahi koruyor. Bu güçlerin tek yan etkisi ise, elmas formundaki Emma Frost’un telepati yeteneklerini kullanamıyor oluşu. Bu formun bir artısı da dışarıdan gelen telepati saldırılarına da tamamen korunuyor olması.

Kısaca, Emma Frost’un yetenekleri, onu tek taş yüzükle kandırılabilecek biri olmaktan çok uzakta tutuyor.

Bir Garip İlluminati: Hellfire Club

Kökenleri 18. yüzyılın ortalarına kadar giden köklü bir örgüt olan Hellfire Club’ın üyeleri, her daim kendi dönemlerinin en nüfuzlu kişileri olmuştur. Dışarıya çok da açık olmayan örgütün amacı ise, dünyayı ekonomik ve siyasi alanlarda domine ederek üyelerine büyük çıkarlar sağlamaktır. Bizim dünyamızdaki bir şehir efsanesi olan “İlluminati” ile oldukça benzeştiği söylenebilir. Öte yandan Marvel’da “İlluminati” isminde bambaşka bir örgüt de mevcut; fakat –sanırım- bu başka bir yazının konusu!

Hellfire Club'ın Beyaz Kraliçesi'yken.

Hellfire Club’ın Beyaz Kraliçesiyken.

Örgütün yıllar boyunca üyeleri değişse de yönetim şeması aşağı yukarı hep aynı kalmıştır. İsimlerini satranç tahtasındaki taşlardan alan yönetim kurulu üyeleri karakterlerini yansıtan renklerle anılmışlardır. Orijinalleri “King”, “Queen”, “Knight” ve “Bishop” olan taş isimleri Türkçede “Şah”, “Vezir”, “At” ve “Fil” olarak kulağa pek karizmatik gelmese de Hellfire Club’ta bir gelenek olarak uzun yıllar kullanılmıştır.

Yazının henüz başında Emma Frost’a Beyaz Kraliçe diye bahsedilmesinin sebebi de Frost’un; striptizci olarak gizli bir partisine girdiği Hellfire Club’da zamanla yükselmesi ve en yüksek dereceye gelmeyi başarmasıdır. Emma Frost, Kendisi gibi bir mutant olan Sebastian Shaw ile birlikte örgütün yönetim kurulunu güçlü ve etkili mutantlardan meydana gelecek şekilde değiştirmiş ve sonrasında “Inner Circle” ismini vermiştir.

Omega Telepat, Alfa Erkek!

Gerek güzelliği, gerekse telapati yetenekleriyle insanların ilgisini sürekli üzerinde toplayan Emma Frost’un aşk hayatı da tahmin edilebileceği gibi oldukça renkli. Biseksüel eğilimlerini ve bedenini hiçbir zaman saklama taraftarı olmayan Emma Frost’un romantik partnerleri ise oldukça seçkin kişiler. Bugüne kadar ilişki yaşadığı kişilere bakıldığında, hepsinin en büyük ortak noktasının liderlik vasfı olduğu apaçık görülmekte.

emmaFrost7

Bu sahneyi Scott Summers düşmanlarına ithaf ediyoruz.

Hellfire Club’ın Black King’i Sebastian Shaw; Atlantis İmparatorluğu’nun kralı Namor; milyoner, playboy, hayırsever Tony Stark (Ironman) ve mutant direniş hareketinin lideri Scott Summers (Cyclops) Emma’nın bilinen partnerlerinden. Diğerleri geçici maceralar olsa da Emma Frost, mutant lider Cyclops’a gönülden bağlı. Ve hatta belki gönülden bağlı olmanın daha da ilerisi olarak, Cyclops ve Emma’nın zihinleri birbirine bağlanmış vaziyette. Bu sayede Emma Frost, Cyclops’un aklından geçen her düşünceye kendiliğinden erişebiliyor. Bugün birçok ilişkiyi sonlandırabilecek bu ufak ayrıntıya rağmen Cyclops -Emma ilişkisi uzun süredir devam etmekte.

Esasında dominant bir karakter olmasına rağmen ergenliğinin ilk dönemlerinden itibaren hep lider ruhlu ve yönetici pozisyonundaki kişilere ilgi duyması da oldukça dikkat çekici bir ayrıntı.

Bu yazı, "Süper Kahraman Dosyaları" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar