Marvel Süper Suçlu Dosyaları: Angel Dust
Angel Dust’un hikayesini ilk okuduğumda bir hayli klişe olduğunu düşünmüştüm. Fikrim o zamandan beri çok değişmedi aslında, pek sevmem de zaten Angel Dust’ı. Süper Suçlu dosyası diye yazdım başlığa ama suçlu bile demek garip geliyor kulağa. Ne kahraman ne suçlu sayılabilir, tek suçu mutant olmak büyük ihtimalle.
Böyle dramatik bir giriş yazısından sonra da biraz orijin hikayesine değinelim: Çok eski bir karakter değil Angel Dust. Şunun şurasında 2002 yılında Morlocks #1 ile evrene dahil olmuş, zaten ardından Scarlet Witch tarafından “yiteeeeer!” nidalarıyla 2005 yılında gücünü kaybetmiş. Yaratıcısı ise ünlü bir isim olan Geoff Johns. Kendisi şu an DC Sinematik Evreninde kilit isimlerden biri. Evet doğru duydunuz adam DC yazıyor! Flash ve Arrow gibi TV serilerinde de ismi geçen biri. Marvel’da imzası bulunan sayılı eser var ve bunlardan biri de Morlocks serisi…
Kime Göre Kötü?
Angel Dust ya da gerçek adıyla Christina, güçlerini genç yaşlarında keşfetmesinden sonra mutant olduğunun ortaya çıkmasından korkarak ailesine haber vermeden evi terk eder. Christina’nın ailesiyle arasında herhangi bir sorun yoktur, ancak ailesinin onun bir mutant olduğunu kabul etmeyeceğini düşünür ve onları korumak adına almıştır ayrılık kararını. Çünkü o sıralar mutant geni taşıyan her canlı, “sentinel” adı verilen avcı robotlar tarafından avlanmakta ya da tutuklanmaktadır.
Sentinel tehdidine karşı koymak adına, Chicago’da lağımlarda yaşayan Morlock adlı mutant dayanışma grubuna katılır. Belki aranızda X-Men’in 90’larda yayınlanan animasyon serisini izleyenler vardır. Orada da Morlock’lar görünüyordu. Hatta liderleri Callisto idi. Christina, Morlock’larla birlikte Chicago’daki Sentinel tesisini yok etmeyi başarır ancak bu operasyon sırasında Morlock’lardan mutant arkadaşı Cell’i kaybeder. Bu başarılı operasyonun ardından Sentinel tehdidinin geri dönmesinden korktuklarından ötürü Chicago’yu terk ederler. Christina onları takip etmez ve ailesinin yanına geri döner. Ailesi de en başta korktuğunun aksine onun bir mutant olmasını kabul eder ve sahiplenir.
Scarlet Witch’in sebep olduğu ve Marvel’da önemli bir mutant olayı olan House of M ve Decimation olayları sırasında Angel Dust’da gücünü kaybedenlerden biridir ve sonradan güçlerini geri kazanamamıştır.
Belki aranızda House of M’i daha önce duymamış, duymuş ya da umursamamış olanlar vardır. Bahsettiğim gibi son yılların en önemli mutant hatta Marvel olayıdır. Scarlet Witch yaşadığı ruhsal çöküntüyle mutantların huzur içinde olduğu yeni bir gerçeklik yaratır. Hikayenin sonunda ise “No More Mutants” der. Bu laf Marvel evrenine pahalıya patlar ve yarattığı gerçeklik yok olur ve yerini eski gerçekliğe bırakır. Ancak artık o kadar da eskisi gibi değildir. Dünyadaki mutant sayısı 198’e kadar düşmüştür. Bazıları ya ölmüş ya da güçlerini kaybetmiştir. İşte Angel Dust’da hikayemizin bu kısmında güçlerini kaybederek karanlığa gömülüyor.
Ta ki 2016’da vizyona giren Deadpool filmi fragmanında görünene kadar…
Güç, Güç Diyip Duruyorsun, Ne Bu Hatunun Güçleri?
Çok bir gücü de yok ha, öyle dediğime bakmayın. Adrenalin tabanlı süper insan gücü var. Yani adrenalin derecesi arttığında Kaptan Amerika gibi bir şey oluyor (2000 sonrası Marvel seven çocuk benzetmesi gibi oldu bu).
Deadpool filminde de çok değişikliğe gidileceğini düşünmüyorum bu konunun, yine adrenalin tabanlı bir şey olacaktır. Başka da bir gücü yok.
E Deadpool’la Alakaları Nedir?
Açıkcası Deadpool’la alakaları yok. Aslında Marvel evreninde de bir baltaya sap olamamış karakterlerden biridir. Etkisi minimal düzeyde kalmıştır. Film hakları konusunda sıkıntı yaratmayacak bir karakter olduğu için bu yönde tercih edilmiş olabilir. Filmdeki Ajax’la de bir bağları yok aslında. Lakin kendisi bir mutant olduğu için belki de Xavier’s School for Gifted Youngsters tarafından sahiplenilebilir, yaşı pek uygun kaçmasa bile…
Colossus ile kimyaları uyuşur belki bilemeyiz. Zaten biz de gerçek hayatta bir MMA (mixed martial arts) ustası olan Gina Carano’nun canlandırdığı Angel Dust’a kesin bir dille kötü diyemiyoruz. Ancak fragmanda Colossus’a sağlam geçiriyor ona lafımız yok!
Konuk Yazar: Cihan Çoban