Marvel Süper Suçlu Dosyaları: Crossbones

Takma ismine kavuştuğu kısa hikaye “Bad to the Bone” / “İliklerine Kadar Kötü” ile kötü kelime esprilerinin malzemesi olmaya başlayan Crossbones, daha sonra Red Skull’ın saha ekibi olan Skeleton Crew’in de kemik kadrosunda yer almıştır. (Kelime oyunları için bana değil, Marvel’a kızın!) Skeleton Crew’i yönettiği sırada aralarında Kingpin’in de bulunduğu birçok ünlüye suikast girişiminde bulunmuştur. Rumlow’un Skeleton Crew günleri, Red Skull’ın H.Y.D.R.A ile yakınlaşmasından sonra sona erse de ekipten ayrılmasından sonra bireysel olarak çalışmaya devam etmiştir.

Kariyerinin Zirvesi

Tüm bunların haricinde Brock Rumlow’un çizgi romanlarda yer aldığı en önemli sahne ise, şüphesiz The Death of Captain America adlı hikayededir. Civil War sonrası tutuklanan Captain America, halkın gözleri önünde bir keskin nişancı tarafından vurulur. Captain, silah ateşlenmeden birkaç milisaniye önce keskin nişancıyı fark etse de mermiden kurtulamaz ve merminin hedefi olur. Tetiği çeken ise Crossbones’tan başkası değildir. Crossbones, suikastten kaçarken Bucky ve Falcon tarafından enselense de görüldüğü kadarıyla Captain America’yı öldürmeyi başarmıştır.

Burası çizgi roman. Olmuşla ölmüşe çare çok!

Burası çizgi roman. Olmuşla ölmüşe çare çok!

Elbette ki çizgi romanların altın kuralı olan “Hiçbir şey görüldüğü gibi değildir.” burada da uygulanmıştır. Hem de ileri bir seviyede: Captain America’yı aslında Crossbones değil, beyni yıkanmış Sharon Carter öldürmüştür. Ancak daha sonra ortaya çıktığı üzere, Sharon Carter da Captain’ı öldürmekte başarılı olamamıştır; zira Steve Rogers ölmemiş, zamanda sabitlenmiş bir noktada sıkışmıştır.

Kendini Crossbones olarak tanıtıp elindeki “crossbow” (arbalet) ile Captain America’nın karşısına çıktığı ilk andan, neredeyse 20 yıl sonra, The Death of Captain America’daki kilit rolüne kadar geçen sürede ciddiye alınır bir karakter gelişimi gösteremeyen Brock Rumlow sıradan bir “kötü adam” olmaktan öteye geçememiştir. Yazının başında bahsettiğim gibi Brock Rumlow, yaratıldığı dönemin alelade karakterleri arasında yer alır.

Sinematik Evrende Crossbones

Öte yandan, son zamanlarda süper kahraman temalı sinema ve dizilerde, çizgi romanlarda pek rağbet edilmeyen  ve üzerinde çok durulmayan karakterlerin derinleştirilmesi sebebiyle, kendisinin gelecekte daha dolu bir karakter olarak karşımıza çıkması da oldukça muhtemel gözüküyor.

Aşağı yukarı aynı dönemlerde yaratılan ve daha önce Marvel’In Jessica Jones dizisinde Will Simpson (çizgi romanlarda ismi Frank Simpson’dır) ismiyle tanıdığımız Nuke ve daha önce Süper Kahraman Dosyaları’nda incelediğimiz, Negasonic Teenage Warhead karakterleri gibi Crossbones da sinema evreninde kendine yer bulmayı başaran “kenarda kalmış” kişilerden.

Vurursunuz eyvallah da kalkarsam sıkıntı büyük!

Vurursunuz eyvallah da kalkarsam sıkıntı büyük!

Marvel Cinematic Universe’e Captain America: The Winter Soldier ile giriş yapan karakter, beyaz perdede Frank Grillo tarafından canlandırılıyor. Serinin devam filmi olan Captain America: Civil War’da da yer alan aktör, ilk filmin aksine bu filmde Crossbones takma adını kullanıyor.

Captain America: The Winter Soldier’da S.H.I.E.L.D.’ın içine sızmış H.Y.D.R.A. ajanlarından biri olarak bulunmuş ve Steve Rogers’ın özel birliği S.T.R.I.K.E.’ta görev yapmıştır. Filmin son sahnelerinde, bir sonraki yapımda kullanacağı Crossbones ismine referans olacak görüntüler yer almıştır. Karakterin zırhlı ve maskeli hali ise Captain America: Civil War’un internete sızan ilk görüntüleri arasında bulunuyor.

Bu yazı, "Süper Suçlu Dosyaları" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar