New Avengers 7’nci Cilt: Güven

The New Avengers, yedinci cildi olan Güven ile raflarda yerini aldı, serinin geri kalanı gibi Gerekli Şeyler etiketi taşıyor. Ciltte Bendis abi yazıyor, Leinil Yu çiziyor, New Avengers #32- #37 arası ve Marvel Annual #2 bir araya geliyor. Peki bu ciltte neler oluyor? Sorulması gereken soru şu olmalı: Neler olmuyor ki!

Buradan sonrası spoiler içermektedir. İçerdiği bu spoiler’lar size hikaye hakkında önceden bilmek istemediğiniz detaylar verebilir. Ha gidip dümdüz “Bruce Wills Ölüymüş!” diye yazmıyorum zaten, ama olsun yani. Baştan konuşmuş olalım istiyorum.

Güncel New Avengers kadrosu: Luke Cage, Iron Fist, Dr. Strange, Ronin (eski Hawkeye), Spider-Man (Peter Parker), Wolverine, Echo, Spider-Woman.

En son bıraktığımızda New Avengers’ın çekmediği dertle çile kalmamış, dertsiz geçen bir günleri geceleri olmamıştı. En son Japonya’da bir maceraya girişen takımımız, Skrull ırkının dünyaya geldiğini fark etmişti. Kim bunlar peki? Bunlar, Marvel evreninde her beş on yılda bir gelip “Buralar bize vaat edildi, gidin la buradan pisler!” diyip bir araba dayak yiyen bir takım abiler-ablalar. Şekil değiştirebiliyorlar, ancak bir yere kadar. Birden fazla kişinin de görüntüsünü ve güçlerini birleştirebiliyorlar. Hatta bir Super-Skrull vardı fantastik dörtlünün güçlerini kopyalayıp onlarla savaşıyordu. Zaten ırk olarak da ilk ortaya çıkışları Fantastik Dörtlü #2’de oluyor. Bir öyleler bir böyle konusunda zirve noktası olabilir bu ırk, zira memeliler gibi saçları var, dişilerinde göğüs bölgesi gelişmiş ama sürüngenler, zaten yumurtadan çıkan yavruyu emzirerek büyütüyorlar falan. Neyse, demem o ki sıkıntılı arkadaşlar bunlar ve Marvel evrenine ilgi duyanlar için hiç de yabancı değiller.

Bu defa stratejileri değişmiş vaziyette, gizli gizli gelip anahtar rollerdeki kişileri kendi ırklarından kişilerle değiştirerek adeta bir paralel yapılanma içine giriyorlar. Bu yavaş ve gizli istila süreci zaten gizli istila adlı çok yaratıcı isimli olayda başlı başına da anlatılıyor. O tabii başka yazının konusu, o yüzden ben bu tarafta anlatılan hikayeye göre devam edeyim.

Ekip kendi içerisinde güven problemleri yaşıyor, zira kim kime güveneceğini bilemiyor. Düşününce;

  1. İç Savaş sonrası kanun kaçağı konumundasınız,
  2. Hemen hiç bir varlığınız yok (Danny Rand ve Dr. Strange sağ olsunlar idare ediyorlar vaziyeti.)
  3. Ekibin başında nedense Luke Cage var.

Ben olsam dakika durmam orada. Bence kimsenin durmaması da lazım. Yazdıklarımı düzenli okuyanlar bu serideki Luke Cage’i ne kadar sevmediğimi fark etmişlerdir zaten. Arkadaşlar, bu Cage zorluklara göğüs germeye alışmış, sert, aksi ama hep bir şekilde işleri yoluna koyan Cage değil. Gerçek bir dingil bu. Sırasıyla takım arkadaşını, bilmediği alanlarda bilgi sahibi olan insanları, Wolverine’i, karısını, sonra tekrar takım arkadaşlarını dinlemeden iş yapıyor. Kaldı ki bunun yüzünden daha önceden muhabbeti dönen “unvan devretme” olayını erkene çekmek zorunda kalıyor Dr. Strange. Bence çok büyük olay olması lazımdı bunun, çok geçiştirdiler arada ama sonuç olarak Dr. Strange ekipten ayrılıyor bu hikayeyle birlikte zaten. Mantıklı da, zira kendisi ekibin kalanına kıyasla fazla güçlüydü, kendini sürekli geriye çekmeye çalışmasındansa daha iyi hikayelerinin çıkabileceği alana ayrılmış oldu.

Hood ile ilk karşılaşmalar, onun kardeşliği ile New Avengers’in kıyasıya mücadelesi de bu ciltle beraber hızlanmaya başlıyor. Daha önce gördük bu ekibi tabii, o başka. Bir de bir ara herkes simbiyota maruz kalıyor, garip garip işler dönüyor ama ona çok takılmayın, döneminin Marvel’i bütün serileri takip etmeyen hikayeyi tam anlamasın istediğinden öyle filmle alakasız sahne gibi kalıyor. Ha ama faydası ne? Görsel şölen haline geliyor o kısımlar, herkese venom variant çizimi yapılmış gibi. Aslında öyle kapak serisi bile yapabilirler. Zaten Mart 2017’de yaptılar da (Favorim Squirrel Girl variant). Luke Cage’in kalın kafasından içeri söylediğiniz hiçbir şey nüfuz etmediği gibi derisinden de simbiyot nüfuz etmiyor.  Bir de hastalık gibi bir şey bu galiba, zira Wolverine’in iyileşme faktörü bunu epey uzak tutuyor. Bence o kısımlar çok eğlenceli, adam yeterince manyak değilmiş gibi bir de çift kişilikli gibi davranıyor.

Son Olarak

Bu cilte, Gerekli Şeyler baskısında gözüme neler çarptı peki? Birincisi, iç kapaktaki yazı yanlış basılmış, bu cildin orijinal adı Trust, Revulotion değil. O altıncı sayıydı. Onun dışında baskı kalitesi ve ciltleme anlamında gerçekten dünya standartlarına yanaşmış olmamız gurur verici, bir Beşiktaş (futbol göndermesi yapmayacağım sandınız değil mi?) bir çizgi romancılarımız yüzümü güldürüyor zaten. Hikayede arada bir Mighty Avengers’i ve Deathlok’u da görüyoruz, bir de Tigra’yı. Şahsen Deathlok’un çok işlevli kullanılamadığını düşünüyorum ama olsun, hikayenin ilerlemesi için öyle gerekiyordu diyip ses etmiyorum. Bir de Sezar’ın hakkını Sezar’a veriyorum, Annual #2 hikayesini çizen Carlo Pagulayan.

Olayların kızıştığı, ortalığın karıştığı, yer yer güldüren yer yer düşündüren, hoş bir cliffhanger ile biten bir cilt olmuş, emeği geçen herkesin eline sağlık diyorum özetle. Bol bol okuyun, okutun. Zehir Out.

Yorumlar