Okko Devri!

Seri, Yapı Kredi Yayınlarının düzenlemesi ile her bir fasikülde iki hikaye birden yer alıyor. Bunlar; Sular Devri, Topraklar Devri, Hava Devri ve son olarak Ateş Devri sırası ile kitaplaştırılmış, ki orjinali de bu şekilde zaten. Bizler, her bir kitabı iki cilt halinde ayrı ayrı değil de, tek seferde tüketebilme imkanına sahibiz ki, bu oldukça güzel. Bu arada, her bir devir aslında bir mevsimi temsil ediyor. Her ne kadar, Ateş Devri’nde kar görsek bile, neden “Ateş Devri” olduğunu hikayenin içerisine daldığımızda anlayabiliyoruz.

Yayınlanan bu kitaplarda, ya da devirlerde, Okko’nun hikayesi dur durak bilmeden devam ediyor. Sular Devri ile başlayan macera, yer yer başka yönlere sapsa da, aslında araya herhangi bir zaman dilimi girmeden, kaldığı yerden devam ediyor. Bazen ekibe farklı rollerde, farklı karakterler kısa süreliğine katılsalar da, bir süre sonra kendi yollarına devam ediyorlar.

Yukarıda bahsettiğim gibi, ekip ilerleyişini sürdürürken, başlarına oldukça ilginç işler geliyor. Hikayedeki fantazi unsurları başlangıçta az gözükse de, kitabın sonuna doğru Pajan İmparatorluğunun göründüğü gibi sıradan bir yer olmadığı anlaşılıyor. Yan karakterlerin büyük çoğunluğu hayatı normal hali ile görmelerine rağmen, Okko ve ekibinin karşılaştıkları, sıradan insanların varlıklarından bile haberdar olmadıkları türden yaratıklar halk tarafından bilinse bile, bir efsane olarak adlandırılıyorlar. Bu noktada, fantezi unsurlarının okuyucuya yansıtılması olabildiğince başarılı.

Açlık Hissi Yaratabilir!

Şunu söylemem gerek, YKY’nin 4 al, biri de bizden olsun kampanyasına aldanıp, serinin tamamını almıştım. Yalnız ne de güzel yapmışlar ki, tek tek almak yerine tüm seriyi edinmişim. Zira, Okko’nun ilk kitabını bitirir bitirmez, olduğum yerden kalkıp uyurgezer misali, direk ikinci kitaba doğru ilerlemeye başladım. Sonuç olarak, iki gün içerisinde dört kitabı da hızla okuyup bitirdim.

Yukarda bahsettiğim üzere, hikaye başlangıçta oldukça sade, alışılageldik türden gizem havası var ve pek karmaşık sayılmaz. İnsanı içine çekmek konusunda hiç zorluk çekmiyor. Fakat asıl olay, diğer kitaplara geçtiğinizde başlıyor. Ne oldu, ne bitti diye tahmin etmeye çalışırken, entrika ağları gittikçe genişleyerek her tarafa yayılıyor. Özellikle bu gibi gizemleri, sonuca varmadan çözmeyi seviyorsanız, Okko sizi biraz zorlayabilir. Fakat sona ulaştığınızda damağınızda bırakacağı tada doyum olmuyor. Bu sebepten, seriyi parça parça almak yerine, hız kaybetmemek adına birlikte almanız.

Bununla birlikte, son kitap olan “Ateş Devri” ile birlikte olaylar dinmiş gibi görünse de, HUB çizgi romanı henüz bitirmemiş ki, Okko’nun son çizgi romanı olan “Boşluk” yakın zamanda Yapı Kredi Yayınları tarafından piyasa sürülecek. Ben kendi adıma sabırsızım.

Hah, bir de ayrıntılardan bahsetmiştim. Hikayeye kaptırıp, olayları okuyup çözmeye gayret ederken, çizimlerin ayrıntısını gözden kaçırdığımı, neyse ki erkenden, fark ederek tekrar başa aldım. Dikkatli bakmadığınız takdirde, etraf başta sıradan gibi görünse de, ayrıntıların içerisinde yer alan çeşitli fantastik öğeler, kitabın içerisine onları bulmanızı beklercesine başarı ile yerleştirilmiş. Bu yüzden, okurken çizimlerdeki ayrıntıları aman ha atlamayın.

Uzun lafın kısası, tıpkı Blacksad’te olduğu gibi, kalın karton kapağı, kuşe kağıdı ile evladiyelik olabilecek düzeyde iyi. E tabii ki, fiyat performans açısından hayli hayli başarılı malzeme kullanımı mevcut. Çizimler çok şahane diyemem, özellikle ana karakterimizin kutu çenesi pek karizmatik durmasa da, renklendirmeler sayesinde okuyucuyu büyülediği aşikar. Bunun yanısıra, söz konusu hikaye olunca HUB çok iyi bir iş çıkarmış. Eğer, sizler de benim gibi klasik “süper kahraman” çizgi romanlarından sıkıldıysanız, Okko’yu mutlaka değerlendirin.