Ölüm Bu Oyunda Sadece Bir Formalite: Battle Royale
Battle Royale, Japon yazar Koushun Takami’nin aslen 1996’da yazılan fakat yayıncılarca reddedildiğinden 1999’a dek basılamayan, çıkışı ile birlikteyse çok satarlar listesine girip ardından Manga’sı ve filmiyle birlikte uluslararası bir fenomen haline gelen bir yapıttır. Bir distopya olan Battle Royale’in hikayesi bir diktatörlük haline gelen Japonya’nın iktidarın sorgulanmasını engellemek ve halkı sindirerek onları rejimin gönüllü bir piyonu haline getirmeyi amaçlayan bir psikolojik yeniden eğitim programı niteliğinde bir “dövüş simülasyonu” ve buna dahil olmak zorunda kalan bir sınıfın 3 gün boyunca yaşadıklarını konu almaktadır.
Roman ve romanın adaptasyonu olarak üretilen Manga ile film birbirinden ince farklarla ayrılmaktadır. Örneğin roman II. Dünya Savaşı’nın bildiğimiz şekilde sonuçlanmadığı bir alternatif evrende yaşanıldığından hareketle Güney Asya ülkelerinin birleşerek Nasyonal Sosyalist bir birlik olan Büyük Asya Cumhuriyeti haline gelişini, bu birliğin merkezi olan Japonya’da yılda 20 sınıfın program için seçildiğini anlatmaktayken film 90’lı yılların başında Japon ekonomisinin uğradığı büyük düşüşten hareketle işsizlik ve enfelasyonun yükselmesiyle birlikte hükümete yönelik anarşi ve kaos hareketlerinin yükselmesine cevap olarak programın bir ıslah programı olarak yürürlüğe konduğunu yansıtır.
Roman, Manga ve filmin ana kurgusu ise büyük ölçüde örtüşmektedir. Programın yeni denekleri olarak seçilen bir lise sınıfı öğrencileri bir otobüs yolculuğu sırasında bayıltılır ve gözlerini bir sınıfı andıran bir odada açarlar. Boyunlarında ise çıkartamadıkları bir tasma vardır. Odaya bir grup komando eşliğinde gelen öğretmen onlara kısa bir oryastasyon konuşması yapar ve “bugünkü derste birbirlerini öldürmek zorunda olduklarını” deklare eder ve çıkan arbedede iki öğrenci sırf durumun ciddiyetini kanıtlamak için öldürülür. Öğrenciler ne ile karşı karşıya kaldıklarını anladıktan hemen sonra her bir öğrenci için birer çanta getirilir. Her çantada su, biraz yiyecek, el feneri, adanın haritası ve öğrencilerin birbirlerine olan güç ve beceri farklarını eşitlemek için rastgele konulan bir “gereç” bulunmaktadır)
Oyundaki ilk “yasak bölge” okuldur, okulu derhal terk etmedikleri sürece vurulacaklardır ve her gün ada haritasındaki her bir alan “yasak bölge” ilan edilecektir. Baz istasyonlarının çalışmadığı adadan dışarı iletişim kurmaları imkansız gözükmektedir. Boyunlarındaki tasma kurallara uyulmadığında, yasak bölgelere girildiğinde ve çıkartılmaya çalışıldığında patlamaya programlandığı gibi aynı zamanda dinleme cihazı görevi de görerek bir kaçış planı fikrine karşı da önlem olarak kullanılmaktadır. Dahası adanın dışındaki bir savaş gemisi velev ki kaçmaya çalışan olursa öldürmek için hazır beklemektedir. Ardından sınıfın kapılarının açılmasıyla tam bir kör dövüşü şeklinde geçen ilk gecenin ardından geçici ittifaklar, ihanetler ve hain tuzaklarla gırla geçen kaotik bir geri sayım süreci başlar.
Film 10. yıl dönümünde 3D olarak restore edilerek yeniden gösterime de girmişti.
Manga versiyonu romanın “uzatılmış” ve bir “film kurgusuna” yaklaştırılmış, şiddet tasvirleri yoğunlaştırılmış ve flashback sahnelerine daha da odaklanmış bir versiyonu olarak nitelendirilebilir. Manga’nın aynı evreninde geçen ve yazarın yarattığı alt metne dayandırılan iki tane daha Manga da hazırlanmıştır. Bunlardan Blitz Royale çocuk Manga’sı çizimleriyle hazırlanmış bir deneme iken yakın tarihli Angel’s Border Shinji ve Chisato karakterlerine odaklı bir Manga’dır ve neredeyse tamamen flashback’lerden oluşarak ana metindeki anlatımı derinleştirmektedir.
Gerek kitap, gerekse film olarak büyük başarı kazanan son dönem çalışmalardan Hunger Games, bu filme gerçekten çok ciddi paralelikler içermektedir. (Öte yandan Stephen King’in kitabından uyarlanan Running Man yada Albert Pyun’un Mean Guns gibi, eserin kitap olarak çıkışından önce çevrilmiş çeşitli filmlere benzerlikleri olduğu da bilinmektedir)
“Madem kararlısın, gel öyleyse! Her bir zerrem sana direnecek!” Chiaki Kuriyama, bazen ciddi ciddi ‘Türk kızı’ olduğunu düşündüğüm Takako Chigusa olarak filmi adeta sürüklüyor!
Kitabın 10. yılına özel İngilizce baskısında Stephen King’in sunumuyla okuyucuya sunulan Battle Royale’in Kenji Fukusaku tarafından yönetilen 2000 tarihli filmi yönetmen Queentin Tarantino tarafından izlediği en iyi 20 filmden biri olarak gösterilmektedir. (Tarantino’nun yönettiği Kill Bill Volume I’deki balyozlu dövüş sahnesi yönetmenin bir başka Japon altkültür örneği Sukeban Deka ile birlikte bu yapıma bir saygı duruşu yapmasını yansıtmaktadır ve Go Go Yubari’yi canlandıran Chiaki Kuriyama orijinal Battle Royale’in en öne çıkan bayan oyuncularından birisidir) Battle Royale’in başarısı aynı zamanda benzer konulardaki Hunger Games, Condemned, Tournament gibi Hollywood filmlerine de gişe yolunu açmıştır. Battle Royale romanı ayrıca geçen aylarda Pegasus Yayınları’nca dilimize kazandırılmıştır.
Battle Royale hedef kitlesini iki bölen en kışkırtıcı yapımlar arasında başta sayılmaktadır. Ayrıca 2004’de yaşanan bir dizi okul cinayetinde katillerin Battle Royale hayranı oldukları iddia edilmiş ve kimilerince yasaklanması istenmiştir.
Dünyada en son olarak (tam olarak belirtmek gerekirse 2003 sonlarında) ülkemizde vizyona giren filmin Director’s Cut kurgusu 121 dakika uzunluğundadır. Filmin bu kurgusu çoğunlukla -her ne kadar romandaki kadar olmasa da- flashback ağırlıklı sahnelerden oluşmakta, öte yandan bu sahneler hikayenin akışını destekleyerek etkisini arttırmaktadır.