Rüyalar, Ejderhalar ve Gizemli Diyarlar: Bone Efsanesi

Yüzüklerin Efendisi kadar kapsamlı ama çok daha komik…

Time dergisi tarafından gelmiş geçmiş en iyi çizgi romanlar arasında gösterilen bol ödüllü Bone serisi, yine Time dergisi tarafından bu cümleyle tanımlanmış. Bone’la çok geç tanışan biri olarak ben de, bundan daha yerinde bir tanımlama olamazdı diyebilirim ancak.

bone1

Jeff Smith

Ünlü karikatürist Jeff Smith’in, ilk Bone yaratığını henüz beş yaşındayken çizdiği ve 1991 senesinde, üniversiteden mezun olduğu yıllarda bu seriyi basmak üzere kurduğu Cartoon Books vasıtasıyla kişisel olarak yayımladığı Bone, zaman içinde büyük bir başarı öyküsüne dönüştü. Çünkü Türk kafasının pek alışkın olmadığı bir azim ve kararlılıkla yürütülen “kimse basmazsa ben kendim basarım hacı” girişiminin sonucunda Bone serisi zaman içinde tam on tane Eisner Ödülü, on bir tane de Harvey Ödülü ile taçlandırıldı ve daha sonra Image Comics tarafından yayımlanmaya devam edilerek büyük bir kitleye ulaştı. Öyle ki, zaman içinde Harper Collins gibi büyük bir yayınevi serinin renkli versiyonlarını bastı, film hakları için Nickelodeon ve Warner Bros gibi büyük firmalarla görüşüldü.

bone-2

Bone serisini insanlara bu denli sevdiren şey, kendimden de yola çıkarak düşündüğümde, basit çizgiler ve bir o kadar basit ama zekâ dolu bir mizahla kaleme alınan diyaloglar, ana olay örgüsünü sürekli besleyen yan olaylar ve bunların mükemmel bir şekilde, sürekli olarak merak ve heyecan duygusunu canlı tutarak ilerleyişi olabilir diye düşünüyorum. Neticede okur ilk etapta, ana kahramanları kel kafalı, renksiz ve çıplak üç küçük bücür olan bir maceradan fazla bir şey beklemeyebilir ama ilerleyen bölümlerde nasıl fantastik güzellemelerle dolu bir olaylar örgüsüyle karşılaşacağı düşünüldüğünde, önyargının insana ettiklerini hiçbir musibetin edemeyeceğini bir kez daha anlaşılabilir.

bone-3

Macera, üç Bone kuzenin başlarına gelen olayları merkez alıyor ve paragöz kuzen Phoncible P. “Phoney” Bone’un sahtekârlıkla yürüttüğü belediye başkanlığı seçim kampanyasının ardından kasabadan kovulmalarıyla başlıyor. Ağzından purosu eksik olmayan, saf ama son derece sadık kuzen Smiley Bone ve herkes tarafından sevilen akıllı, duygusal, Moby Dick hayranı (öyle ki, neredeyse kendi boyundaki kalın bir Moby Dick cildini sırt çantasından asla ayırmıyor ve sıkıldıkça defalarca çıkarıp okuyor; kendisi ciddi anlamda bir Moby Dick geek’i yani) kuzen Fone Bone da Phoney Bone’la birlikte kasabadan kaçmak zorunda kalırlar ve kasabalarının dışında, hiç bilmedikleri diyarlarda koca bir çölü geçtikten sonra bir çekirgeler sürüsünün içine düşüverirler. Bu muazzam çekirgeler denizi onların birbirlerini kaybetmelerine neden olur. Kayboldukları diyarlar, çoktan yok olduklarına inanılan ejderhaların efsanelerinin hâlâ yaşadığı ve fare yaratıklarla doğaüstü güçlerin kol gezdiği, oldukça tehlikeli yerlerdir. Kuzenler çok geçmeden birbirlerini bulurlar ve vardıkları kasabada Thorn adında bir genç kızla (Fone Bone’un Thorn’a abayı yakması benim hiç de hoşlanmadığım bir durum, bunu söylemem gerek) ve gizemli bir karakter olan büyükannesiyle tanışırlar. Ancak insanların yaşadıkları vadi üzerinde hüküm süren karanlık bir güç vardır ve tekrar evlerine dönmeye çalışan Bone kuzenler de farkında olmadan kendilerini kasabalılarla birlikte, birbirinden gizemli olaylar içinde buluverirler.

bone-4Bone serisinin ilk beş cildi ülkemizde, muazzam çevirileriyle Marmara Çizgi etiketiyle yayımlandı. Hâlâ okumamış olanlara, yayımlanmış olan ciltleri kana kana okumalarını, yeni cildi bekleyenlere ise sadece birazcık daha sabırlı olmalarını tavsiye ediyorum. Zira Bone kuzenleri, birbirinden gizemli yepyeni maceralarla sevenlerinin karşısına çıkmak üzere!

Şimdiden keyifli okumalar dilerim.

Yorumlar