Süper Güçlere Sahip Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı: Omega’nın Başkaldırısı

“Gücün bir bedeli vardır, daima.”

Ve biz Kahramangiller bunu zaten biliyoruz, öyle değil mi?

Süper güçlere sahip olmak, sonradan kazanılmışsa bunların farkına varmak, güçlerle yaşamayı, toplumun bir bireyi olabilmeyi öğrenmek ve tüm bunların getirdiği zorluklar. Neredeyse tüm kahramanların başlarından geçenlerin özeti sanırım budur. Ancak gücün bir de yıkıma götüren bir tarafı vardır çoğunlukla. Bu, bir bedel olarak çıkar kahramanın karşısına. Sevdiklerinden, ailesinden, sıradan yaşamından vazgeçmesini, hatta bazen onları feda etmesini gerektirir. Kahraman bu yolda ya birinden akıl almalı, biri tarafından eğitilmeli ya da kontrol edemediği gücüyle yaşamayı seçmelidir. Ve elbette kontrolsüz gücün yarardan ziyade zarar vereceği de öngörülebilir.

Peter Stanchek, sahip olduğu güçlerin ister istemez farkına varmış genç bir psiondur (psionik güçlere, yani telepatiden pirokineziye kadar uzanan geniş bir skaladaki birçok güce sahip olan kişi). Peter’ın mental güçleri arasında telepati, telekinezi ve zihin kontrolü gibi özellikler yer almaktadır. Büyülü Çizgi Roman’ın bizlerle buluşturduğu Harbinger serisi, ilk kitap Omega’nın Başkaldırısı (Omega Rising) için tasarlanan kapakta bizleri, psionik güçlere sahip bir gencin yaşayabileceği belki de en asgari ıstırapla karşı karşıya getiriyor. Yanından geçtiğiniz, etrafınızda bulunan herkesin zihninden geçen en anlamsız şeyleri bile kafanızın içinde duyabildiğinizi, dahası bunları kendi kafanızın içindeki seslerle karıştırdığınızı, kısaca hayatınızın zindana çevrildiğini düşünün. Ve bu henüz deneyimleyeceklerinizin en basiti.

harbinger-1

Dünya üzerindeki en güçlü psionik olan Toyo Harada, insanlığın gezegeni eninde sonunda yok edeceğinden korktuğu için “Harbinger Vakfı” adında bir şirket kurar ve kendisi gibi özel güçlere sahip olan gençleri toplayıp yanına alarak eğitir. En az kendisi kadar güçlü bir psionik olan genç Peter Stanchek’i keşfettiğinde, güçlerinin çok tehlikeli olduğuna ilişkin uyarıları dikkate almaksızın onu da yanına almak ister. Ancak güçlerinin ağırlığı ve vicdan azabıyla zor bir çocukluk geçirmiş olan Peter, toplumdan uzak yaşamaktadır, hayatının belirli bir dönemini bir merkeze kapatılmış halde geçirmiştir ve hayattaki tek dostu Joe adında şizofreni hastası bir gençtir. Peter merkeze kabul edildiğinde, sahip olduğu olağanüstü gücün ve bu gücü eğitmenin onun için nelere mal olacağını bilmemektedir. Bunu keşfettiğindeyse öfkeden deliye döner ve Harada’ya başkaldırır.

Harbinger’ın ilk sayısı 1992 senesinde yayımlanmıştır. İlk hikâyede yazar olarak, Valiant’ın kurucularından olan eski Marvel genel yayın yönetmeni Jim Shooter yer almıştır. Ancak daha sonra, 2012 senesinde, başarılı yazar Joshua Dysart tarafından yepyeni bir hikâye kaleme alınmış ve çizerler Khari Evans ve Lewis Larosa da olağanüstü işler ortaya çıkarmıştır.

harbinger-2

Maceranın ilk beş sayısı akıcı bir çeviri ve etkileyici bir kapakla bizlere sunulmuş. Eğer siz de kitabı elinize aldığınızda, geçici görüş kaybıyla karşılaşma riskine karşın ilk önce kapaktaki düşünce balonlarının her birini okuyacak kadar takıntılıysanız işiniz biraz zor. Ama ben gerçekten ilk kitabı çok beğendim, olay örgüsünü ve anlatımı çok başarılı buldum. Özellikle herkesin herkesin kafasının içine girip çıktığı, düşüncelerin konuşmaların yerini aldığı ve karakterler arasında zihinsel mücadelelerin yaşandığı bir anlatımda hiçbir şey birbirine karışmamış. Ben maceranın geri kalanını şimdiden sabırsızlıkla beklediğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Herkese keyifli okumalar dilerim.

Yorumlar