Superman-American Alien- Kal-El’in Hikayesi

Superman hikayeleri genelde doğruluk timsali olan, insanlara umudu ve adaleti her daim hatırlatan Superman karakterini veya onun diğer kimliği olan gazeteci Clark Kent kişiliğini işler. Superman’in tanrısal duruşu tarih boyunca insanlığın hayatının bir parçası haline getirdiği, dinler ve tanrılar üzerinden hep eksikliğini giderdiği kendinden üstün canlı ve onun uzattığı yardım elini hatırlatmıştır bana.

Clark Kent ise Superman kimliğini örtbas etmek için kullanılan, yer yer Superman’in işini kolaylaştıran, Superman’in tanrısallığından uzak olan biz insanlığı gözler önüne seren bir karakterdir. Aynı bedende buluşan bu iki kişilik o kadar ön planda oldu ki, insanlar Kal-El’i unutur oldu. Milyarlarca insanın arasında yaşayan bir uzaylı. Bizim gibi gözüken ama bizden birisi olmayan ve hiç bir zamanda olamayacak olan birisiydi Kal-El.

Not: En baştan belirteyim yazı çizgi romanı okumayanlar için SPOILER barındırıyor. Ona göre hazırlıklı olun.

gallerycomics_1920x1080_20151111_sm_amalien_1_56215152ca16f6-11165523

Chronicle gibi süper güç temasının nasıl gerçekçi bir alt yapıyla sunulabileceğini bizlere gösteren Max Landis’in yazdığı Superman-American Alien, dünyaya düştüğü günden Superman oluşuna kadar geçen süreçte Kal-El’in yaşam hikayesini anlatıyor. Daha önce yazılıp çizilen onlarca  hikayenin aksine hem onun çocukluğunu, ergenliğini, kimlik bunalımını, ötekileştirildiği anları, benimsendiği anları incelikle işliyor. Ek olarak Clark’ın ailesi ve arkadaşları ile etkileşimini de okuyucuya yansıtıyor. Her sayısında Superman’in hayatının ayrı bir dönemini anlatan bu 7 sayılık mini çizgi roman serisi şu ana kadar okuduğum kuşkusuz en eğlenceli ve karakteri en iyi anlayan Superman hikayelerinden bir tanesiydi. Seri Max Landis tarafından yazılsa da her sayısı farklı bir çizer tarafından çizilmiş. Bu bir yandan çeşitliliği arttırırken bir yandan da her sayıda büyüyen, değişen ve gelişen Clark Kent’in bu değişimini sadece olaylara verdiği tepkilerde ve fikirlerinde değil sürekli değişen çizimlerde de görebiliyoruz. İlk sayıda son derece alışık olunan belirgin çizim tarzı kullanılırken serinin ortalarında hatlarının silikleştiği daha kaotik çizimlerle karşılaşıyoruz. Ve Clark’ın adım adım Superman’e  dönüştüğü son sayılarda ise çizimler eskisi kadar berrak olmasa da daha net bir hal alıyor. Çizgi romanda hoşuma giden detaylardan bir tanesi de olmuştu bu.

Kimlik bunalımına düşen, kendi içinde kendisini sürekli ötekileştiren Kal-El’in sayfalar ilerledikçe önce alışık olduğumuz Clark Kent kişiliğine sonra ise adım adım Superman’e dönüşmesini görmek oldukça güzeldi. Seri sadece Clark Kent odaklı değil aslında, Kent ailesinin ve Clark’ın arkadaşlarının da içinde bulunduğu durumu arka planda gayet güzel işliyor. Her ne kadar onlarca süper gücü olsa da gün aşırı annesinin Clark’ı arayıp nasıl olduğunu sorup, sürekli onun için endişe etmesi veya Clark’ın çocuksu ve neşeli tavırlara sahip olması, partilerde eğlenip gökdelen tepelerinde yemek yemesi gibi detaylar hem karakteri mümkün olduğunca gerçekçi bir düzleme oturtuyor hem de ortaya okuması son derece zevkli bir çizgi roman çıkartıyor.

supermanchopsticks01-1024x898

Düşünsenize Superman’siniz ve anneniz arayıp “Terli terli su içme bak hasta olursun!” minvalinde öğütler veriyor veya bir yangını söndürüp insanları kurtardıktan sonra en yakın gökdelenin tepesinde hamburger yiyorsun. Ya da uçabildiğini keşfettiğinde aklına gelen ilk şey artık bedava seyahat edebilecek olman oluyor.  Bu tarz, hikayeye hem eğlence hem de gerçeklik kazandıran detaylar sayesinde Superman-American Alien benim gözümde  karakteri tanımak isteyenler için mutlaka okunması gereken bir hikaye.

Seride DC evreninin diğer karakterlerini de görüyoruz kısa kısa. Mesela Clark’a süper kahraman olma fikrini aşılayan kişi Batman oluyor. Veya ona umudu temsil etme fikrini veren ise henüz küçük bir çocuk olan Dick Grayson oluyor. Clark’ı bazen Oliver Queen ile bir yat gezisinde, bazen ise Lobo ile Metropolis semalarında kavga ederken görüyoruz. Ras’al Ghul’u Bruce’u eğitirken, Lex Luthor ile Clark’la röportaj esnasında tanışırken görüyoruz ve aralarında geçen diyalog Lex Luthor karakterini o kadar iyi gözler önüne seriyor ki Max Landis’i tebrik etmekten kendini alıkoyamıyor insan. Yani Superman-American Alien sadece Clark Kent’i ve çevresindekileri değil aynı zamanda diğer DC karakterlerini de son derece iyi bir şekilde ele alıp, onların felsefelerini ve kişiliklerini modernize edip hikayeye ustaca yediriyor.

Özetle hem eğlenceli hem alt metni güçlü olan, hem de karakterleri en iyi şekilde yansıtan bu mini seriyi okumanızı tavsiye ederim. DC’den bu tarz güzel alternatif evren hikayelerinden daha çok üretmesini temenni edip yazımı burada noktalıyorum.

Yorumlar