Superman Unchained: All-Star Bir Çizgi Roman
Scott Synder, Jim Lee ve Superman. Her biri kendi takımlarında birer yıldız olan bu isimler, Superman Unchained projesi için bir araya geliyorlar.
Bir çizgi roman okuyucusu için bu kadronun yarattığı bir eseri okumak gerçek anlamda paha biçilemez. Benim için ise yeri çok ayrı bu çizgi romanın. Çünkü kendi maaşımla ilk aldığım çizgi roman olmaktadır kendileri. Okumak için bayağı bekledim (Aldığımda aylardan Ağustos, yıllardan 2015’ti). Niye beklediğimi, nasıl beklediğimi sorarsanız, inanın çok zor oldu ama 2016’da vizyona gireceğini bildiğim “Batman v Superman: Dawn of Justice” filmi öncesi okumanın ve Superman’in ne demek olduğunu Scott gibi usta bir yazarın dilinden öğrenmenin doğru olacağını düşündüm. Şimdi yüksek müsaadenizle bu naçizane eseri size biraz tanıtmak istiyorum.
İlk önce all-star kadroyu tanıtarak başlayayım: İlk olarak bu grubun solisti konumundaki Scott Snyder’dan bahsetmek istiyorum. Kendisinin çizgi roman yazma işleriyle haşır neşir olması 2009 yılına denk geliyor. DC Comics’le özdeşleşmiş bir isim olsa da kariyerine Marvel’da başlıyor ve ilk olarak 70’inci yılı için Human Torch hikayesi yazıyor. Ardından “Iron Man: Noir” isimli hikayeyi ortaya çıkarıyor. DC’nin adeta altyapısı konumundaki Vertigo’nun American Vampire serisi için yazarlık teklifi alan Snyder, hikayenin yaratıcısı ve yürütücüsü olarak Stephen King’i gördüğü an teklifi kabul ediyor. Böylece bu ikilinin aralarında paslaşarak yazdıkları bu seri Mart 2010’da yayınlanarak Vertigo’nun paha biçilemez işlerinden biri oluyor. Serinin ilk cildi Türkçeye JBC Yayıncılık tarafından çevrildi, bayinizden istemeyi unutmayınız.
Scott’ın, bir ödüllü çizgi roman yazarı olarak, DC Comics tarafından üst lige çıkartılması gecikmiyor ve Batman’in maceralarını konu alan Detective Comics çizgi serisinin yazarlığını yapıyor. Ekim 2011’deyse DC bu parlak yazarına, The New52 etiketi altında yarattığı iki büyük serisini emanet ediyor. İlki DC’nin ağır toplarının yazarlığını yaptığı Swamp Thing serisi ve ikincisiyse çoğunluğun aşina olduğu New52 Batman serisi.
Özellikle Batman için yazdığı The Court of the Owls (Baykuşlar Divanı) ve The City of Owls (Baykuşlar Şehri) ile ne kadar güçlü bir yazar olduğunı kanıtlayan Snyder, “End-game” hikayesi ile Batman’in enfes macerasını New 52 için sonlandırmıştı. İç sesleri kullanışı, başarılı karakter yaratımı ve karakterlere getirdiği edebi yorumlarla farkını konuşturan bu yazar, bir anda A sınıfı çizgi roman yazarları arasında anılmaya başlanmıştı.
Scott’ın şairane tasvirlerini resmedecek kişi olarak Jim Lee’nin seçilmesi ise tesadüf değildi. DC ileri gelenleri, Scott’ı bu serinin yazarı yaparak bir rüya takım kurma peşindeydi. Sıradaki büyük isim Jim Lee’ydi. Kore asıllı bir Amerikan olan bu ağabeyimiz, 80’lerin sonlarında Scott gibi Marvel’da kariyerine başladı (Marvel’ın elinden kaçırdığı en iyi on artist diye bir liste şart). Özellikle Uncanny X-Men dönemi çizgileri ile dikkat çekti ve 1991 senesine gelindiğinde X-Men Volume 2 ismi ile anılan seride suç ortağı inker Scott Williams ile harikalar yarattı (Superman Unchained’de yine beraber çalışacaklar). Çizdiği sayısız karakterin yanı sıra; Gambit’in yaratıcılarından biri olarak anılmaktadır.
İlerleyen zamanda Image Comics’te çizmek için Marvel’ı terk eden Lee ve arkadaşları “Wildstorm” adı altında kendi yayın gruplarını kurdular. Lee, Wildcats isminde seriyi hem yazdı hem de çizdi. Valiant-Image ortaklığında da birleşik evren işleri üzerinde yine yazar ve çizer olarak çalıştı. Ama gelin görün ki; yine kürkçü dükkanına dönmek zorunda kaldı. Birçok Marvel işi için çizerlik yaptıktan sonra, yayıncı kimliğini bir kenara bırakıp, çizmeye odaklanmaya karar verdi. Image Comics’ten tamamen ayrıldı ve Wildstorm’u yeni adresi olan DC Comics’e sattı (DC’nin bir kara delik gibi bütün küçük yayıncıları yuttuğu şaşalı dönemler).
Batman: Hush, Superman: For Tomorrow, All Star Batman & Robin gibi işlerde çizerlik yapan Jim Lee’yi bugün bir çok DC işinde görmeniz mümkün. Üç Wizard Fan Award, birer de Inkpot ve Harvey Award’u olan Jim Lee, çağımızın en önemli çizerlerinden birisi. Özellikle kara kalem çalışmaları ile harikalar yaratan bu adamın kendi has tarzına kısa sürede aşina olmanız mümkün.