The Punisher MAX: Barracuda – Bir Barracudadan Daha Tehlikeli Şey Nedir?
Favori çizgi serim olan Punisher MAX’ın altıncı cilti Marmara Çizgi sayesinde Türkçe olarak raflarda. Eh bize de okumak, incelemek düşer. Bu cilti incelemeye başlamadan önce şunu belirteyim: 1980’ler ve 90’larda çok popüler olan, ama uzun süre sessizliğe gömülen Frank Castle’ın MAX ile canlanmasını gerçekten çok sevdim. Çok daha sert, çok daha haşin çizimler, tasvirler var eskilere göre. Dahası, her hikayede yenilik katabiliyor bu yeni tarz. “Gerekli gördüğünü” öldüren Punisher, MAX ile birlikte yine bunu yapıyor ancak her serüvende bir farklılık, yenilik görüyoruz anlatımlarda. Peki bu ciltte ne mi var? Buyurun bakalım:
New York Dışında Punisher Adaleti
Yeni ciltin ismi Barracuda. Malumunuz Frank lokal çalışmayı tercih eder. MAX ile New York dışına çıktığı da oldu (bkz. Rusya Ana ). Bu yeni macerada da New York dışına, Miami’ye yolculuk etmek zorunda kalıyor. Kalıyor diyorum çünkü hikayenin başında gerçekten böyle bir niyeti yoktu. Mahallesindeki güçlenen bir kokain trafiğini yok etmek üzere bir eve baskın yapan, evi temizleyen Frank, evde tutsak tutulan bir garibanı da tesadüfen kurtarmış olur. Herşey bu noktaya kadar klasik bir Punisher vukuatı olarak gelişse de, kurtardığı kişinin daha büyük bir organizasyonda kilit bir kişi olduğunu, onu polislere bıraktıktan sonra öğrenir. Yüzbinlerce masumu etkileyecek olan büyük bir komployu durdurmak için bu kişiye ihtiyaç duyar. Ancak kişi polis karakolundadır.
Frank karakola gidip bu kişi ile konuşacak mı? Büyük komplo ne ve Miami ile bağlantısı ne? Uyuşturucu çeteleri ile savaşan Punisher’ın dev enerji yatırımları ile ne gibi derdi olabilir? Okuyun ve öğrenin… Kesinlikle okuyun!
Barracuda
Frank’in bu sayıda çok azılı bir rakibi var. Punisher’ı bu kadar hırpalanmış hiç görmemişsinizdir herhalde (Frankenstein olduğu dönemi saymıyorum, hatta hafızamdan siliyorum). Barracuda adıyla nam salmış azılı bir paralı asker olan bu kişi, hem fiziksel olarak bayağı iri, hem de akli denge olarak Frank’den daha sıkıntılı. Ayrıca koca bir silah deposu var kendisinin. “E tüm bunlar Punsiher’da da var” dediğinizi duyar gibiyim. İşte her serüvende yenilik sunan MAX, tam bu anlamda bize hiç alışık olmadığımız şeyler sunuyor. Frank, hedef belirlemesine rağmen plan yapmıyor. Hiç alışık olmadığımız bu durum cilt boyunca başını oldukça belaya sokuyor. Plansızlığın yanında “geride bırakmaması” gereken bir kişiyi unutuyor. Frank Castle’ı bu kadar baştan savma, savruk görmek beni hem şaşırttı hem de heyecanlandırdı. Spontan neler yapabileceğini görmek de ayrıca keyiflendirdi.
Bununla birlikte Punisher ile Barracuda’nın kavga ettiği sahneler zihninizde kalacak diye tahmin ediyorum. Bire bir kavga çok gerçekçi ve tam altı sayfa sürüyor. Bu kısımdan çok keyif aldım.
Farklı olarak sayılabilecek bir diğer unsur da Punisher beyaz yakaya karşı bir mücadele veriyor bu serüvende ki bu da çok gördüğümüz bir şey değil.
Garth Ennis İyidir
İlk bölümü ile oldukça sevilecek gibi görünen Preacher dizisinin senaristi ve 1995-2000 yılları arasında yayınlanan aynı isimli çizgi romanın yazarı olan Ennis, bu Punisher serüveninde de çok başarılı bir iş çıkarmış. Çizimleri de oldukça beğendim. Göz yormayan, kavga detayları iyi verilmiş, renklendirmelerin yeterli olduğu, kutulamaların sorunsuz basımı ile görselliği güçlenen bir çizim karakteri var.
MAX serisi oldukça vahşi olmasıyla biliniyor. Bir önceki cilte göre Barracuda nispeten daha yumuşak şiddet konusunda ama “kirli konuşma” konusunda çıtayı yükseltiyor. Çevirmen Egemen Görçek de MAX’ın doğasından uzaklaşmamak adına haklı olarak çeviri konusunda çekinmeden rahat olmuş. Yerinde sansürlerle, sert ifadeleri bozmadan bize Türkçe olarak aktarmış tüm diyalogları. Bu durum çizgi romanın anlatımı açısından yerinde bir karar olmuş ama serüveni de 16+ yapmış benim gözümde. O yüzden dikkat diyorum.
Punisher altıncı cilti ile beni kendine bağladı. Özetlemem gerekirse gece geç saatte eve giderken otobüste okuyup biteremediğim, eve girdiğimde gece saat bir civarı olmasına rağmen bitirmeden uyuyamadığım bir serüvendi. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Kötü insanlar kötü sonlara layıktır.