They’re Not Like Us: Başka Çizgi Romanlara Benzemez
Düzenli olarak çizgi roman takip eden okurların hemfikir olacağı bir şey varsa, o da bu hobinin oldukça sabır gerektirdiğidir. Hikayeler en heyecanlı yerinde kesilir, bir sonraki sayıya kadar merak dolu bir bekleyiş başlar. Bu alışıldık bekleyişten biraz daha kötü olan bir şey daha var ki, o da düzenli olarak verilen aralar. Her çizgi romanın kendine göre bir dinamiği olsa da genelde Image Comics yazarları her 5 sayıda bir ekipleri ile birlikte kendilerine bir tatil verir, dinlenir ve diğer projelerine odaklanırlar. Hala acı ve heyecanla beklediğim bir sürü seri kalmış olsa da, They’re Not Like Us, Ağustos ayında bu işkenceye son vererek yeni döneme merhaba dedi.
Image Comics hayranları yayınevi politikasına yabancı olmayacaktır, ancak merak eden veya başlamayı düşünen okurlar için bir kısa özet geçecek olursam, “alışılmışın dışında” diyerek başlamak isterim. Orijinal hikayeleri, tek boyutlu olmayan sağlam kadın karakterleri, ırk ve cinsel yönelim konularında açık görüşlü olmaları ile oldukça modern bir duruşa sahipler. Çizimler ve renklendirmede de son derece başarılı isimlerle çalışıp sanatsal zenginliği elden bırakmıyorlar.
Çalıştıkları güçlü isimlerden bir tanesi, bu yazının da konusu olan They’re Not Like Us’ın Eisner ödüllü renklendiricisi; Jordie Bellaire. Serinin kendine özgü bir renk paleti var. Sıcak renkler ve soğuk renkler çok dengeli kullanılmış, melankoliden dinamiğe keskin geçişlerle sürekli bir hareket mevcut. Simon Gane ise detaylı ve karakteristik illüstrasyonlarıyla Jordie Bellaire’e muhteşem bir zemin hazırlıyor. Hikayede 11 ana karakter var ve Gane başarıyla bu karakterleri birbirinden ayırmış, okurken başlarda isim konusunda karışıklıklar yaşasanız bile karakterleri her zaman tanıyabiliyorsunuz. Bunun dışında, design ve kaligrafi Fonografiks’e ait. Her sayıda seçtikleri bir ya da iki alıntıyı kendilerine özgü bir tipografiyle tam sayfa basarak seriye bambaşka bir kişilik kazandırmışlar.
Yazarımız Eric Stephenson ise ekipteki en önemli kişi, yani bu seriyi “bir başka süper kahraman serisi” yapacak, veya bundan kurtaracak olan adam. Çizgi roman dünyasının vazgeçilmez öğesi olan doğa üstü güçler, karakterlerimizin hepsinde mevcut ve 11 süper kahramanlı bir seriyi yönetmek hiç kolay bir iş olmasa gerek. Klişelerde boğulup güzel olabilecek bu hikayeye yazık etmek işten bile değil.
They’re Not Like Us, özel güçlerini toplumun yararına değil, kendi keyiflerine göre kullanmak isteyenlerin hikayesi.
Bu tema da pek tabii kendini halka adayan süper kahraman teması gibi kolaylıkla basitleşebilir, ancak şimdiye kadar 8 sayısı çıkmış olan seri gayet güzel bir şekilde idare ediyor gibi görünüyor.
Hikayede daha detaya girmeden önce, karakterlerden ve özel güçlerinden bahsedelim.