They’re Not Like Us: Başka Çizgi Romanlara Benzemez

Loog: Teknolojik cihazlarla “teknopati” dediği bir yöntemle iletişim kurabiliyor.
Fagen: Pyrokinetik. Zihin gücü ile ateşi kontrol edebiliyor.
Wire: Ölümsüzlük konusu henüz tam detaylandırılmamış olsa da, kendisine zarar verilemediğini ve bir kedi misali birden fazla canı olduğunu biliyoruz.
Runt: Olağanüstü bir güce ve dayanıklılığa sahip.
Blurgirl: Adından da anlaşılabileceği üzere çok hızlı hareket ediyor.
Moon: İnsanların gördüklerini kontrol edebiliyor. Oldukça gerçekçi illüzyonlarla çevresindekileri aldatabiliyor.
Misery Kid: Bir empat ve bu gücü iyiye kullanmaya pek niyetli değil.
Maisie: Geleceği görebiliyor.
Gruff: Konuşamıyor, ancak telepati yoluyla istediği herkesle iletişim kurabiliyor.
Syd: Ana karakterimiz. Syd henüz gücünün tamamını kullanamıyor ama bu haliyle bile grubun geri kalan telepatlarından çok daha güçlü olduğunu biliyoruz.
The Voice: Bir başka telepat. Aynı zamanda oldukça gelişmiş, manipülatif bir yanı var. İnsanların zihinlerini boşaltabiliyor (Tekrar ekleyecek olursam Syd’in Voice’dan bile güçlü olduğu söyleniyor).

SS 2015-10-05 at 17.06.52

Bu garip isimlerin karakterlerin kendi isimleri olmadığını söyleyerek içinizi rahatlatayım. Hepsi, doğarken verilmiş normal isimlere de sahip, ancak bu isimler The Voice tarafından zihinlerinden silinmiş. The Voice, ekibin başkanı ve onları bir araya toplayan kişi. Birlikte özel güçlerini kullanarak istedikleri her şeyi (ç)almış ve kendilerine oldukça lüks bir malikane yapmışlar. Kulağa harika gelse de, bu evde yaşamanın gereklerini yerine getirmek hiç kolay değil. Gizlilik en önemli kural ve bu gizliliği sağlamanın bedeli çok ağır: the Voice, evde yaşayan herkesten kendi ailelerini öldürmelerini istiyor. Bu tatsız görevin ardından zihinlerinden gerçek isimleri siliniyor ve the Voice’un uygun gördüğü bir isimle yeniden doğuyorlar. Böylece, istemeden bile olsa geçmişleriyle bağlantı kurma riskleri ortadan kalkıyor. Dışarı çıkma konusunda konulmuş katı kurallar ve eve normal insanları getirme yasağı nedeniyle de bu güvenlik perçinleniyor.

Grubun eve nasıl uyum sağladığını (ya da sağlayamadığını), güçlerini ne yönde kullandıklarını öğrendikçe, her karakteri ayrı ayrı tanımaya başlayınca işler daha da ilginç hale geliyor. Hikaye çok dengeli bir şekilde tırmanarak ilerliyor ve her sayıda kendine biraz daha bağlıyor, bu yüzden çok fazla ayrıntı verip okuyacaklar için mahvetmek istemiyorum. Image Comics’ten ilk kez bir şey okuyacaklara da, bu seriyi duymuş olup okuma konusunda tereddüte düşenlere de şiddetle tavsiye ediyorum. Bir anda 8 sayıyı birden okuyacaklara kıskançlığım büyük!

Bu arada, internet ortamından okumak istemeyenler Arkabahçe Çizgi Roman’ın Beşiktaş’taki dükkanında ilk 6 sayıyı barındıran cildin orijinal dilde baskısını bulabilirler.

SS 2015-10-05 at 16.46.34

Keyifli okumalar! Çizgi roman bekleyişleriniz yukarıdaki gibi zahmetsiz geçsin.

Yorumlar

Yorumlar kapatılmış.