Yedi Ölümcül Günah – Günah Kahramanlıktır!

Manga Yedi Ölümcül Günah

Suzuki… Bir an için şaka olarak adlandırabileceğim bir soy isim ama gerçek. Bahsettiğim kişi “Yedi Ölümcül Günah” ın yazarı ve çizeri olan sanatçı; Nakaba Suzuki.

1977 doğumlu sanatçı, 1998 yılı itibariyle kendi eserlerini ortaya koymuş; Yedi Ölümcül Günah’la adeta zirve yapmıştır. 2012 yılında okurla tanışan ve hızla en çok satanlar listesindeki yerini alan “Yedi Ölümcül Günah” da kısaca diziyle aynı adı taşıyan bir kahramanlar grubunun, Britanya’da Kutsal Şövalyeler ve halkı ezen kralla olan mücadeleleri ele alınmıştır. Ancak ilk ciltten anlaşıldığı kadarıyla, kahramanlar grubu zamanında iktidara bağlıyken isyan etmiş ve bunun sonuncunda kanunsuz olarak ilan edilmişlerdir. Bir de öğrendiğimiz kadarıyla, bu yedi kahraman kayıptır, hiç kimse de onları tanımıyor, nerede olduklarını bilmiyordur.

seven

Hikayenin girişinde genç ve tüysüz bir delikanlının işlettiği “Domuz Şapkası” adlı hanı görürüz. Sonra oraya dalan iri bir zırhlının “Yedi Ölümcül Günah” ı aradığını beyan etmesi üzerine olaya el atan askerleri, zırhın içinden çıkan güzel prensesi, kızı her bahaneyle mıncıklayan delikanlıyı ve ona ha bire ahlak dersi veren domuzun söylemlerini. Devamındaysa son derece sürükleyici bir maceraya ve hızla değişen çizimlerle heyecanı arttıran tekniklere ve an be an ortaya çıkan sürprizlere tanık oluyoruz. Bir de iki “Yedi Ölümcül Günah” şövalyesinin ortaya çıkışına tanık oluyoruz ki; bu noktada birkaç şaşırmaya hazır olunmasını öneririm.

Ancak belki de asıl hazır olmanız gereken sürpriz çevirisi. Hani tamam, Gerekli Şeyler yayıncı sorumluluğunu sonuna kadar zorlayarak her çeviri metnini defalarca elden geçiriyor, hemen her efekti türkçeleştirmeye gayret ediyor ve grafik olarak da ciddi emek sarf ediyor. Bu tamam ama akıcı dil ve mizahın etkili çevirisi noktasında neresinden bakarsanız bakın, her zaman sorun yaşanmıştır ki; bunun üstesinden gelmek öyle çok da kolay olmamaktadır. Bunu bir de, üstüne üstlük Halit Kıvanç tadındaki bir yerelleştirmeye dalmadan başarmak, ayrıca madalyalık bir olaydır diye düşünüyorum. Ki; Sibel Sökel bu madalyayı hak etmiş görünüyor.

seven3

Sibel Sökel ismini ilk kez bu yayınla duydum. Daha öncesinde manga çeviri deneyimi varsa beni affetsin hakkında bir şey bilmiyorum. Bilmiyordum… Şimdi biliyorum! Yahu bu kadar mı eğlenceli ve zorlamadan uzak bir çeviri dili olur insanın? Güldüm. İlk cildi okurken her adımda güldüm. Her doğru sözcük seçiminde ve her doğru çeviri kararında güldüm. Hatta iş bir ara öyle şaştı ki şirazesinden; “Yedi Ölümcül Günah” ı okurken metnin kendini unutup, dili takip etmeye başladım ve eserin asıl sanatçısının değil, çevirmenin beni eğlendirmesini beklemeye başladım.

Böylesi bir beklenti oluşturmak belki de eseri takip edeceklerde hayal kırıklığı yaşatacaktır… Biliyorum… Bana da, herkese de oluyor bu. Bir şey övülerek göklere çıkarılıyor ve övgüleri okuyanın hayal ettiğiyle, övgü birbirini karşılamayıveriyor. Riske giriyor ve arttırıyorum: “Yedi Ölümcül Günah”ı okumazsanız çok şey kaçırırsınız!

Başka…

Başka… Yok, bir şey… Yani var da yazamıyorum. Geniş ve sürprizleri bozmadan başka bir şey yazmak zor da ondan… Bunu hemen her yazdığım yazıda yaşamam ayrı bir dert. “Spoilersiz yazı”

Velhasılıkelam dizinin ikinci cildi çıkmış. Alıp tez zamanda okumam gerek. Siz de alın. Siz de okuyun.

Bu yazı, "Gerekli Şeyler Manga Koleksiyonu" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar