13 Reasons Why: Sıradaki Kaset Senin Olabilir!
Jay Asher’ın aynı adlı kitabından uyarlanan 13 Reasons Why? Lise çağındaki bir gencin, bir gün okuldan eve döndüğünde odasında bulduğu gizemli bir kutudan çıkan kaseti dinlemesi üzerine yaşananları anlatıyor. Clay, kasette iki hafta önce intihar eden hoşlandığı kızın sesini duyunca, şok olur. Hannah ise kayıtta, hayatına son verme kararını almasının 13 sebebini anlatıyordur.
Evet son haftalarda ortalığı kasıp kavuran, herkesin dilinde olan 13 Reason Why dizisine biraz yakından bakalım. Dizi hakkında yazım biraz tanıtım yazısı şeklinde olacak çünkü dizi hakkında çok fazla spoiler vermeden incelemek mümkün değil ve tabi ki tadı da kaçsın istemiyorum. Bu diziye neden başlamalıyım, nasıl bu kadar popüler oldu, diğer gençlik dizilerinden ne farkı var ki vb. sorularınıza biraz ışık tutup dizide sizi kendinize çekecek noktalara değineceğim.
Öncelikle dizimiz son yıllarda artık neredeyse popüler kültür haline gelmiş bir kitap uyarlaması. Jay Asher’ın çok satan kitabından uyarlanan dizimizin televizyon dünyasına uyarlanmasının altında ilginç bir taraf yatıyor aslında. ABD’li şarkıcı Selena Gomez kitabı okuyup çok beğendikten sonra diziye uyarlanması için çaba verir, hatta baş rolde kendisi oynayacakken son anda vazgeçilir ama yinede projenin içinde olamak ister. Dizinin yapım yönetmeni olarak projeye destek verir. Zaten dizinin müziklerinde çoğu yerde kendi şarkıları geçiyor.
Dizi başta görünüm olarak çok klişe gibi görünebilir ama izledikçe ne kadar kaliteli, sürükleyici kendini izlettiren bir yapım olduğu hemen anlaşılıyor. Diğer gençlik dizilerden en önemli farkları ise; gerçekçilik ve dram yönünün ağır bastığı ve bu hissiyatın çok iyi verildiği. Hannah (Katherine Langford) yeni geldiği lisesinde son derece zorluklar yaşar, ona yardımcı olmaya çalışan her insanın daha doğrusu arkadaşlarının neredeyse tümünün dost kazığıyla karşılaşır.
Onu belkide tek yargılamayan ama hoşlandığı halde hislerini belli edemeyen Clay (Dylan Minnette)’dir. Yaşadığı üst üste yıkımlarla Hannah intihar eder ve intihar etmesinin ardından 13 kaset bırakmış ve bu kasetleri ölümüne sebep olan 13 kişiye vermiştir. Herkes kendi kasetinin ardından sıradaki kişiye kaseti aktarmaktadır. İlk bölümde başrolümüz Clay’e kasetler ulaştığında ve kasetlerdeki sesin hoşlandığı ama bir türlü açılamadığı intihar eden Hannah’ın sesi olduğunu duyunca şok geçirir ve olaylar gerçekleşir.
Dizinin 13 bölümden oluşması da tabi ki tesadüf değil, her kasetin hikayesi dizimizdeki bir karakteri anlatır. Hannah’nın nasıl ölümüne sebep olduklarının hikayesini dinleriz. Dizide son derece hayata pozitif bakan, eğlenceli Hannah’nın nasıl oldu da bu hale geldiğine şahit oluruz. Bir diğer baş rolümüz Clay ise masum, sessiz, asosyal bir karakter. En çok da Clay’in karakteristik özelliklerinin evrilmesine şahit oluyoruz. Onun dizi ilerledikçe Hannah’a yapılanları kasette dinledikçe ve kendisinin bunların hiçbirini fark etmemiş olması, Hannah’ı intihardan belkide vazgeçirebilecek tek geçirecek insan olmasına rağmen elinden bir şey gelmediğini görünce kendini suçlar.
O pasif, silik kişiliği artık yarı intikam yarı kendini suçlamayla birlikte herkese karşı artık ön yargılı olur. Kasetlerde kendisine ait olduğu bölüme kadar neden o kasetlerde kendisinin adı geçtiğini anlam veremez. Çünkü ona göre Hannah’a hiçbir kötülük yapmamıştır, hep iyi, nazik olmuştur. Gerçekten de bölümleri izledikçe 13 kişi arasında tek temiz kalmayı başaran kişidir. Ama neden kasetlerde Hannah’ın intihar etmesinin nedeni olarak o listededir? Burası izleyecekler için sürpriz olsun.
Dizimiz o kadar akıcı ve dram yüklü ki; Hannah’ın başına gelenlere bir saatten sonra “pes artık” diyorsunuz. Dizide herkes mi şüpheli olur be arkadaş demeden kendinizi alamıyorsunuz. Neredeyse her tanıtılan karakter kasette bir şekilde kendine yer bulmuş. Diziyi izledikçe insan paranoya olmuyor değil, acaba benimde kasetim var mı ki demeden edemiyoruz.
Özellikle dizimizdeki baş rollerimiz Clay (Dylan Minette) ve Hannah (Katherine Langford) oyunculukları göze çarpıyor. Aralarındaki uyumu seyirciye çok iyi yansıtmışlar. Gelecekte kendilerinden çok bahsettirecekleri kesin. Diğer oyuncular da oldukça başarılı, özellikle Hannah’ın annesi rolündeki Kate Walsh perfonmansıyla üst sınıf bir oyunculuk çizerek adeta oyunculuk dersi veriyor. Dizi ilerledikçe yükselen bir tempoya sahip ve bu seyirciyi sıkmıyor hatta biran önce diğer bölümü izleme isteği oluşturuyor.
Dizimiz ayrıca flashback sahneleriyle ön plana çıkıyor. Flashback sahneleri dizide şimdiki zamanla kasetteki anlatımlara göre ekrana gelen flashbackler arasındaki geçişler çok iyi ve etkili çekilmiş. Kasetleri dinleyen Clay’in geçmişle bugün arasında gidiş gelişleri sırasındaki flashbackler çok içe içe geçmiş. Bazen şimdiki zamanda mıyız yoksa izlediğimiz flashback görüntüsü mü diye birkaç saniye afallıyoruz.
Hem arkadaşlık kavramını, hem ebeveynlik kavramlarını hem de eğitim sistemini sorgulatan bir dizi. Buram buram suçluluk, ağır psikolojik mücadele ve sinirleri alt üst eden bir dram öyküsü barındırıyor. Yalnız izledikçe şunu öğreniyoruz; kasette adı geçenler her ne kadar Hannah’ın ölümüne neden olan şeyler yapsalar da aslında her biri kendi içinde bir varoluş, kurtuluş, farklı sorunları olan insanlar. Başta yaptıklarıyla yüzleşmeselerde izledikçe her biri adeta evriliyor. İlk bölümlerde nefret ettiğiniz karakterlerin hikayelerini öğrendiğimizde yer yer içimiz burkuluyor.
Seyircinin izlerken çok rahatsız olacağı sahnelerde mevcut. Zaten dizimiz son bölümlere doğru giderek ”sert bir dil” kazanıyor. Hatta son birkaç bölümde yaşı küçük olan seyirci, bu sert sahnelere karşı uyarılıyor. Şunu da belirtelim ki bu dizi televizyon eleştirmenleri çevresinde “insanları intihara mı yönlendiriyor” tartışmasıda yaratmış. Özellikle intihara meyilli insanlar için sakıncalı tarafları oldukça fazla. Bunda ise melankolik havayı başaralı bir şekilde hissettirmesinin payı büyük.
Dizinin eleştirdiğim tarafları da yok değil. En büyük eleştirim ise final beklediğim gibi tam vurucu bitmiyor. Sanki bir şeyler eksik ve askıda kalır gibi. Psikolog tavırlar yer yer sıkarken, diyaloglar kimi kısımlarda klişeye uğrayabiliyor. Birde Clay’ın eline bütün kasetler geçtiği halde yavaş yavaş dinlemesiyle bizleri kanser ettiği bir gerçek var. Tabi ki dizideki 13 kasetin 13 bölüme yayılması için bu gerekli ona diyecek bir şey yok ama yinede izlerken sinir bozucu olabiliyor. (Örneğin; Bizim elimize kasetler geçse sabahlar bir gecede hepsini dinleriz, ona eminim)
13 Reasons Why mini dizi şeklinde 13 bölümden oluşuyor ama o kadar ilgi gördü ki Netflix kanalından şimdiden 2. sezon onayını aldı. Dizinin bu kadar tutması ve yüksek puan almasına şaşmamalı çünkü neredeyse hiçbir bölümü sıkıcı değil ve sürekli merak ettiriyor. Acaba diğer kasette kim var ve Hannah’a neler yaptı gibi sorulardan aklınızı alamıyorsunuz. Sosyal mesajlarını seyirciye direk, acımadan apaçık veren bir iş olmuş. Hala izlemediyseniz kesinlikle Hannah Baker’ın ölmeden önce doldurmuş olduğu bu kasetleri bir de siz dinleyin ve izleyin derim ama depresif bir moddaysanız tekrar düşünün derim!