80’ler Çocuklarına Adanmış Kurgu Şaheseri: Stranger Things
Casting konusunda takdir ettiğim bir diğer husus da dibe vurmuş bir oyuncunun içinde bulunduğu durumdan bir enerji yaratması ve bunu pozitif şekilde oyuncuya yansıtması oldu. Iron Man öncesinde Robert Downey Jr’ın ve Wrestler öncesinde Mickey Rourke’un durumu buna örneklenebilir. 2001 yılında, yeni yeni 20. yüzyılın en önemli popüler kültür ikonlarından birisi olarak seçilmişken ve ismi Hollywood bulvarında yerini henüz almışken yaptığı bir hırsızlıktan ötürü tutuklanmasının yarattığı skandal ile kariyeri hızla düşüşe geçen Winona Ryder’ın elini ilk kez, medya üzerinden gerçekleşen algı yönetimi üzerine bir kara komedi olan S1m0ne’yi yöneten Andrew Niccol ve gerçeklik karmaşası ile toplumun uyuşturucu bağımlılarına karşı tutumu üzerine sarsıcı bir uyarlama olan A Scanner Darkly’i yöneten Darren Aronofsky’nin tuttuğunu görmüştük. Bu yapım da Ryder’ın bir zamanlar içinde bulunduğu depresyon ve çöküntüyü kurgusal bir karakterin üzerine yükleyerek adeta gerçek bir kompozisyon yaratılmasına aracılık etmiş. Demem o ki, oyunculuklar ve kurgu gerçekten çok iyi ve yönetmen/senarist Duffer Kardeşler ile yapımcı/yardımcı yönetmen Shawn Levy mükemmel iş çıkartmışlar.
Duffer Kardeşler yapımı öncelikle tek bir film olarak kurgulamayı düşünmüşler. Fakat daha sonra, karakter kadrosunu nispeten kısa bir zamana çok katmanlı olarak yaymanın ve bunu geçişlerle izleyiciye aktarmanın daha isabetli olacağını fark etmişler. Bu yüzden dizi bittiğindetadı damağınızda kalıyor ve bütçe ya da atmosferin tümüyle yetişkinlere yönelik bir iş olmamasından kaynaklı herhangi bir tatminsizlik hissetmiyorsunuz. Öte yandan dizinin önünü tamamen kesmemek amacıyla bırakılmış 1-2 küçük açık kapı da var, yine de bu bir cliffhanger final hissiyatı yaratmadığı için izleyiciyi üzmüyor, aksine serinin geleceği için izleyiciye bir umut kırıntısı aşılıyor.
Serinin geleceği demişken, şu ana dek yayınlanan en hızlı 2. sezon onaylarından birini aldığını da söylemeliyim. 15 Temmuz 2016’da yayınlanan dizi, Rotten Tomatoes’da %95 gibi ezici bir nota sahip oldu ve IMDB’de 9.3 gibi akıl alması güç bir skora ulaştı (şu anki skoru 9.0 çizgisinde seyretmekte), haliyle 31 Ağustos 2016’da 2017 sezonu için 9 bölümlük 2. sezon onayının alındığının duyurulması hem dizinin hayranlarını çok sevindirdi, hem de bizi şimdiden heyecanlandırmaya yetti.
Duffer Kardeşler seriyi en baştan sezonlar halinde yazmadıklarını, ama James Cameron’ın çektiği ve orijinal filmin çok ötesine geçebilmiş olan yenilikçi devam filmlerini (Terminator 2 ve Aliens) örnek aldıklarını, 2. sezonu sadece mevcut hikayeyi daha fazla derinleştirip ona farklı bakış açıları katmakta kullanacaklarını söylüyorlar. Tüm önemli karakterlerin yerini koruyacak olmalarının yanı sıra, en az 4 yeni önemli karakterin de ekibe katılacağı söyleniyor, ki bu bile 4 çocuğun dizide yarattığı sinerji göz önüne alınırsa büyük ölçüde heyecan verici.
Seriye dair son bahsetmek istediğim şey kuşkusuz müzikleri. Jean Michael Jarre ve Vangelis gibi isimlerin 80’lerdeki synthesizer ağırlıklı işlerinden feyz alan ve tıpkı Guardians of the Galaxy örneğinde olduğu gibi, çocukluğunuzda radyoda haftada bir yayınlanan bir programdan kaydedilmiş toplama kaset izlenimi bırakacak kadar samimi ve hoş şarkılara sahip bir derleme olan sountrack’ini hemen şimdi dinlemeli, ve hatta sahip olmalısınız. İnanın abartmıyorum!
Duffer Kardeşler’in Stranger Things’i kuşkusuz sadece bu yıl değil, ilerideki onlarca yıl boyunca TV tarihinin en iyi işlerinden biri olarak nitelendirilebilecek denli iyi. 8 bölüm boyunca size bilinmez karşısında duyulan korkuyu, dostluktan doğan cesaret ile çarpıştırarak sunan yapım yaşınız ne olursa olsun çocukça bir beğeni ve tatmin duygusu hissettiriyor, öyle ki derinlemesine yermek yada eleştirmeyi düşünmek bile bu zihinsel tatmine bir hakaret gibi geliyor. Serinin kurgu başarısının yükselttiği çıtanın kuşkusuz gerilim, dram ve bilimkurgu örneklerinde olduğu gibi dönem dizilerinde de kaliteyi oldukça arttıracağından, ve Stranger Things sonrasında dizi piyasasında artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağından adım gibi eminim.