90 Jenerasyonunun Bayrak Tuttuğu Dizi: Malcolm in the Middle
Francis’in bir küçüğü olan Reese (Justin Berfield), evin şiddet yanlısı çocuğudur. Şu Amerikan liselerinde geçen filmlerde sıkça gördüğümüz herkesi ezip döven bully denilen karakter Reese’in ta kendisidir. Ama Reese bundan çok daha fazlasıdır tabii. Eminim o standart ergenlerden hiçbirinin yemek yarışmasında birinciliği yoktur. Kardeşlerin en küçüğü Dewey’i (Erik per Sullivan) anlatamıyorum bile. Bana göre dizideki en ilginç karakter Dewey’dir çünkü. 5-6 yaşlarında olan Dewey çoğu zaman abilerinin zalimlikleriyle uğraşmak zorunda kalan ama hep onları koruyup kollayan minik kardeştir. Bir bölümde Dewey’in gözünden çevreyi görürüz, ki bu bölüm tam anlamıyla unutulmazdır benim için. Hafiften şizofren olan Dewey’i izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız bence.
Ana karakterlerin yanı sıra yan karakterler de çok eğlenceli tiplerdir. Malcolm’ın en yakın arkadaşı olan Stevie’yi (Craig Lamar Traylor) dizinin ilk bölümünden itibaren seveceğinize eminim. Stevie, tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren, astım hastası olduğu için bir cümlesi yarım saat süren bir çocuktur. Ailesinin de sürekli onu koruyup kollamaya çalışmasından kaynaklı olarak Stevie’nin üzerinde kurdukları baskı ve düzenle, Stevie’nin içindeki maceraperest çocuk bir tek Malcolm ve Malcolm’un ailesinin yanındayken ortaya çıkar. Evden kaçıp panayıra gidip sirkteki ucubelerle dost olmadıkları mı kalır, hırsızları kovalamadıkları mı kalır, aklınıza gelebilecek her şeyi yaparlar.
Bir de Malcolm ve Stevie’nin sınıf arkadaşları olan Krelboyne familyası vardır. Okulun genel olarak şişko çocuklarından gördükleri muamele onları “Bizi ezenler büyüyünce temizlikçilik yaparken biz villalarımızda model eşlerimizle içkimizi yudumluyor olacağız.” düşüncesine doğru itmiştir. Bu çocukların o şişkolara yapacağı kötülük bile kötülük kıvamında olmuyor fazla ineklikten. Fazla zeka da iyi olmuyor tabii. İlk başta bu takıma bayağı bir gıcık kapacak olsanız da ilerleyen zamanlarda Malcolm’un gerçek dostlarının onlar olduğunu anlayınca biraz da olsa sempati duyacaksınız. Çoğu da zaten Stevie’de olduğu gibi onların üzerine titreyen kontrol manyağı ailelerden çıkma çocuklar olduğu için empati kurmakta da gecikmeyeceksiniz (Tabii siz de bir bully değilseniz).
Francis’in arkadaşları da yine aynı şekilde Malcolm’unkiler gibi çılgınlar. Ama hiçbirisi Francis’in eline su dökemez. Bir tek ona eşdeğer olarak görebileceğimiz Kumandan Edwin Spangler ve Francis’in çalıştığı lokantanın sahibi, kadın olduğundan şüphe duyduğumuz diktatör Lavernia (Brenda Wehle) bulunmakta. Kumandan’ın da dediği üzere Francis, o okulu çekilir kılan ve Kumandan’ı zinde tutan tek insan. Bunun için ödüllendiriliyor bile hatta Francis. Başına gelmeyen kalmayan Francis, ailesinden çok uzakta olmasına rağmen gittiği her yere annesi ile olan anılarını ve korkularını da götürmektedir. Bu durum çevresindeki herkesi çılgına çevirir tabii. Lois’in “What’s wrooong with yoouuu?” sözü kulaklarımda çınlıyor benim bile. O derecededir ki, akademide herkese işkence yapmaktan zevk alan öğrenciler işkencelerinde Lois’i örnek almaya başlıyorlar bir süre sonra zaten.
Diğer harika ötesi yan karakterleri de söylemem gerekirse; Lois’in iş arkadaşı ve Lois’e platonik bir şekilde aşık olan Craig, görüp görebileceğiniz en gıcık karakterdir. Yine Lois’in anne-babası, dünyanın en korkunç insanlarıdır (Hayatımda torunlarına, damadına, kızına böyle davranan insanlar görmedim). Stevie’nin ailesi olan Kenarban ailesi, ki ben bu kadar sistemli bir aile görmedim. Malcolm, Stevie’lerde kaldığında sohbet etmeleri için onlara 5 dakika bile süre tanımamışlardı. Üstüne bir de yere ayağını bile değmesin diye alarm sistemi kurmuşlardı. Hayır, tuvaletleri gelse ne yapmaları gerekiyor acaba. Stevie’nin annesi zaten dışarıda tanıştığı hiçbir insana hayır diyemeyen birisidir. Restoranda garson siparişini yanlış getiriyor, ama yine de Kitty teşekkür ediyor. Yani kısaca nerede acayip insan var, Malcolm In The Middle’a toplanmış ve sizi çığrından çıkarmak için hazırda bekliyorlar.