Malumunuz, son yıllarda dizi piyasası öyle bir coştu ki; artık insanlar sinema filmlerini değil, dizilerin gelecek sezonlarını daha büyük bir merakla bekliyor. Elbette, piyasa böyle olunca, biz alt kültür sevenlere hitap edecek bir çok dizi çıktı piyasaya. Fakat 2003 yılında gösterime giren “Carnivale”  gerek konusu, gerek kullanılan mekanları, gerekse senaryosunun orijinalliğiyle günümüzdeki pek çok yapımı solda sıfır bırakacak türden bir diziydi. Peki neden şu anda bir Game of Thrones olamadı?

Bana göre; dizinin günümüzden 12 yıl önce çekildiğin için şu anda pek az kişi duymuştur. Lakin, IMDB’de 8.6 puan demek azımsanacak bir rakam değil.

Karnaval Var Tamam Ama?

Karnavalda kimler var? Dizinin yapımcısı Daniel Knauf, kendisi aynı zamanda Spartacus: Blood & Sand’in yapımcısı. Laf arasında belirteyim, Spartacus’ün meşhur Batiatus’u John Hannah’ın da ufak bir rolü var. Kadroda güzel isimler mevcut. Flash’tan Clancy Brown, Michael J. Anderson, Faculty, Operation: Argo, son olarak Better Call Saul’da ufak bir rolü olan Clea DuVall, Toby Huss gibi isimler var. Başrolde esas oğlanı canlandıran Nick Stahl’ı da Sincity’den Roarke Jr olarak tanıyoruz. Bunun gibi bir çok isim mevcut tabi.

HBO’da gösterime giren dizi, ülkemizde 14 Eylül 2005’te, ne yazık ki kapanan CNBC-e kanalında gösterime girdi. Üzülerek söylemeliyim ki, dizi yalnızca iki sezon sürdü. Kanalın hiç reklam yayınlamaması ve diziyi tanıtmaması nedeniyle, her bölüm başına ortalama 4.5 milyon dolarlık bütçe ayarlamak zor olduğu için, dizinin sonu geldi. Her ne kadar, hayranları dizinin oyuncuları ile bir araya gelerek, diziyi tekrar devam ettirmek adına bir savaş verseler de, başarılı bir sonuç alamadılar. Ve muhteşem bir yapım, tarihe gömüldü. Yine de, izleyeceğiniz iki sezonun sizi fazlasıyla memnun edeceğine adım kadar eminim. Kim bilir belki bir gün, dizi tekrar devam eder.

Sirkte İlahiyat Derken?

“Trinity’de atılan ilk atom bombasının ardından insanlık, mucize ve büyüyü mantık uğruna takas etti.”

İşte bu sözlerle başlar Carnivale. Hali hazırda, etkileyici bir jeneriği olsa da, hemen ardından karnavalın sorumlusu Samson’ın (Michael J. Anderson) etkileyici konuşmasının ardından, dizi insanı avuçlarının içine almaya başlıyor. Hikaye 1934 yılında, Büyük Buhran ve Kuraklık dönemi Amerikasında, ülkeyi boydan boya gezip, kasabalarda halkı eğlendirerek para kazanan bir karnavalı ve California, Mintern’de rahiplik yapan bir adamın hikayesini iki farklı koldan ele alıyor. İlk sezonda birbirleri ile hiç etkileşime girmeseler de, eninde sonunda buluşacaklarını bildiğimiz bu iki tarafın bağlayıcı noktasını dizi bize çok geç veriyor. Hali hazırda yeterince heyecan yaratacak olay varken, bir de üstüne bu bilinmezlik diziyi oldukça enteresan kılıyor diyebilirim.

Karnaval dedim ama bunun alelade bir karnaval olmadığı gerçeğini dile getirsem, spoiler vermiş sayılmam. Zira daha ilk bölümden, bu karnavalın sakinlerinin belirli güçleri olduğunu görüyorsunuz. Fakat bu fantazi öğeleri gerçek olayların içerisine öyle güzel yedirilmiş ki, yavaş yavaş ortaya çıktıkça dizi daha keyifli bir hal alıyor. Bu arada, kanun kaçağı Ben ve Rahip’in sahip olduğu güçler, madalyonun iki farklı yüzü misali. Birbirine bağlı ortak bir yazgı, Samson’ın dizinin girişinde anlattığı iyilik ve kötülük arasında yaşanan ve yaşanacak olan büyük savaşın bir başlangıcı. Bütün bu olayların kahramanları ise, basit bir karnavalın dışlanmış insanları.

Sonuç?

Sonuç üzücü. Zira, Carnivale ortalığı kasıp kavuracak, sezonlar boyunca devam edebilecek güzellikte bir diziyken, yanlış kararlar sonucu karanlığa gömüldü. Lakin, kendi karanlık ve dramatik temasına uygun olacak şekilde gerçekleşti desek yanlış olmaz. Her ne kadar dizi, “Drama”, “Fantazi” ve “Gizem” başlıkları altında incelense de, ne yalan söyleyeyim bazı bölümlerde iç gıcıklayıcı, hatta korkutucu haller aldı diyebilirim. Bu tarz doğaüstü olayların insan hayatında yer aldığına fakat dikkatli bakmadığımız için göremediğimizi düşünüyorsanız, Carnivale sizi de biraz ürkütebilir. Yine de ne olursa olsun, Carnivale’ı kesinlikle izlemelisiniz.