Daredevil: Adalet Kördür, Ama Sizi Duyabilir
Son Analiz
Marvel Sinematik Evreni, Avengers’ın o dillere destan edilen filminden sonra genişlemesini dizilerle de devam ettireceği duyurulduğundan beri, biz çizgi roman okuyucuları yakın takipteyiz. Dürüst olmak gerekirse ben bu dizilerin olsa olsa yıllık periyodlarla yayınlanacak sinema filmlerini beklerken araya çeşni olarak kullanılacağını düşünmüştüm. Keza Agents of SHIELD’ı izlediğimde bu teorim onaylanmış da oldu. Sinema filmlerinin yemek yediği masada kalan kırıntılarla beslenen bir garip serçe olmaktan öteye gidemeyen dizi, cesur olmaktan uzak, zorlama senaryosuyla benden hiç bir zaman geçer not alamadı (Hala neden takip ediyorum bilmiyorum). Bu noktada, DC comics’in aldığı ve Arrow’un yıldızı Stephen Amell’in olaya pek hakim olmadan isyan ettiği kararın, yani sinema ve dizi evrenlerinin birbirinden bağımsız olmasının ne kadar isabetli olduğunu kabullenmemek elde değildi.
Ancak Marvel’in bir önceki bombası Agent Carter’ı izleyince yukarıda saydığım olumsuz fikirlerimin büyük bölümünden sıyrılmış oldum. Noir tarzı yaklaşımı ve Marvel’in boşluklar içeren bir döneminde geçiyor olmasının getirdiği avantajları iyi değerlendiren dizi, Marvel dizilerine karşı beklentilerimi tekrar yükseltmemi sağladı. Agent Carter hakkındaki düşüncelerimi merak edeler şuradan okuyabilir:
Marvel’in Agent Carter’la Femme Fatale AçılımıAgent Carter’dan sonra sırasıyla Netflix’ten yayınlanacağı söylenen diziler de yükselen beklentilerimi iyice tavana çekmişti. Daredevil, Jessica Jones, Luke Cage ve Iron Fist. Şöyle bir baktığımda her birinin sokak seviyesine yakın, süper güçlerinden ziyade kişilikleriyle öne çıkan karakterler olduğunu gördüm. Dolayısıyla dizi formatında harika iş çıkaracaklarını öngörmek pek de zor olmadı. Bu serilerin ilk ayağı olan Daredevil, haklı olduğumun bir örneği.
Şimdiye kadar çizgi romanlar konusunda pek bilgisi olmayan insanlara bir dizi önerecek olduğumda cümlelerimin ortasında hep bir “ama” olurdu. “Flash çok güzel, ama biraz kendini tekrar ediyor.”, “Arrow çok güzel, ama kadın karakterler 15 yaşında gibi davranıyor.” , “Agents of SHIELD, Marvel evreninde geçiyor, ama filmlerden arta kalan çer çöp konu ve karakterleri kullanıyor.”, “Constantine’in ilk bölümleri çok kötü, ama ilerledikçe açılıyor” vesaire…
Daredevil bize gösterdi ki; mantık hatalarına boğulmuş hikayeler, dişe dokunur motivasyonları olmayan düşmanlar, düşük kaliteli görsel efektler ve histerik ilişki anlayışlarıyla kendilerinden tiksindirmeyen karakterler olmadan da iyi süper kahraman dizisi çekilebiliyormuş. Daredevil’in “ama” sı yok efendiler, sadece izlemenizi tavsiye ediyorum.
Ek Bölüm:
Bu gibi konuları detaylıca kaleme alacağım kapsamlı bir çizgi roman tarihi yazı dizisine başlıyorum, ancak Daredevil yayına girdikten sonra ortalıkta Daredevil’in Batman’den kopya olması ya da dizinin DC hikaye tarzına yakın olması gibi çizgi roman tarihinde yeri olmayan beyanatlar çıktı.
Kopya meselesi komik olduğu için değinmeyeceğim, ancak grim & gritty hikayeler ve puslu atmosferler DC’nin tarzı falan değildir. Nolan filmleriyle koca şirketlerin tarihçesini karıştırmamak gerekir. Vaktiyle Comics Code adı verilen sansürü delen de, gerçek anlamda karanlık karakter denemelerine başlayan da DC’değil, Marvel’dir.