Doctor Who’nun Gerçek Kötüleri
Ağlayan melekler kanatlı melek formunda taş heykellere benzerler, ellerini yüzlerinden çekmedikçe gerçek ifadelerini bilmediğiniz için bu ifadelerinin oldukça hüzünlü olduğunu bile düşünebilirsiniz. Ancak ellerini çektiklerinde ki bunun için size dokunma mesafesine gelmiş olmaları gerekir, yüzlerindeki gerçek ifadeyi görebilirsiniz.
Aç kalan ağlayan meleklerin taştan giysileri diyebileceğimiz dış kabukları zamanla düşer ve eskimiş bir görünüme sahip olur, hatta bu açlık daha da uzun sürerse bir noktadan sonra kanatları da düşebilir. Eski formlarına kavuşmaları ise başka bir yaşam formunun potansiyel hayat enerjisini almalarına bağlı ki, bu da çok çok bir saati alan bir işlemdir.
Karakteristik Özellikleri
Erişkin ağlayan melekler değişik sesler çıkartmak haricinde bir iletişim metodu geliştirmedikleri için karakterleri hakkında Doctor’un söylediklerinden başka verebileceğimiz bir bilgi de yok diyebiliriz. Doctor kendilerini tanımlarken kurbanlarını tamamen öldürmeyip geçmişte yaşamalarına izin verdikleri için ağlayan melekleri en merhametli ölümcül düşmanlardan biri olarak tanımlamıştır. Buna ek olarak yaşam enerjisini alacakları varlıklar haricinde kimseye dokunamamaları nedeniyle oldukça da yalnız varlıklardır. Tabi bu yalnızlıklarını sizinle dindirmelerini isteyecek kadar yüce gönüllü olmanıza gerek yok.
Kendilerinin nihai hedeflerini ve yaşamlarını devam ettirme döngülerini de Doctor’dan dinlediğimiz için, ağlayan melekleri yaşam enerjinizi sömürmek isteyen heykel benzeri varlıklar olarak tanımlayabiliriz.
Bu Listeye Neden Girdiler?
Benim için bu listeye girmelerindeki tek neden “Angels in Manhattan” bölümüdür. Yani şahsıma göre en harika çiftlerden biri olan Amy ve Rory’i Doctor’dan ayıran bu varlıkları istedikleri kadar yalnız olsunlar, hiç acımadan gerçek kötülerin içine koyarım. Oldukça içgüdüsel bir davranış olan göz kıprmayı kullanarak kurbanlarına yaklaşmaları ise gerçekten çok acımasızca. Karşıdaki kişiye olayın ne olduğunu anlama fırsatı bile vermeden direk saldırmalarıyla da ayrı bir eksi puan alıyorlar. Nihayetinde “Kötüsünüz!”.
“Ve Sessizlik Çökecek…”
Gördüğünüzde asla unutamayacağınız korkunçlukta bir yaratık düşünün… Şimdi de onu bir anda asla hatırlamamak üzere unuttuğunuzu düşünün. Hatta yeniden gördüğünüzde “Ben bunu nasıl unuturum!” dediğiniz halde yine unuttuğunuzu düşünün. Evet sıradaki kötümüz, Sessizlik Kilisesi’nin sapmış üyelerinden yani Sessizlerden (Silent) bahsedeceğim.
Dış görünüş
Sürekli takım elbiseyle dolaşan Sessizlerin boyu bir insandan daha uzun olmakla beraber, onların asıl dikkat çekici olan özellikleri normal bir insan kafasından daha büyük olan kafalarıdır. Yalnız tek sıkıntı büyüklük de değildir. Sessizlerin balon benzeri kafalarında normalde görülen bir ağız yoktur, göz çukurları ise oldukça derinde yer alır. Bu derin çukurlarda yer alan küçük gözlerinin ise akları yoktur.
Evet yüzlerinde bir ağız görünmediğini söyledik fakat bu bir ağızları olmadığı anlamına gelmiyor. Havadaki elektriği abzorbe edip ellerindeki dört geniş parmak aracılığıyla ortaya aktarabilen Sessizler, bu abzorbe işlemi sırasında ağızlarını ortaya çıkarırlar. İsimlerinden anlayabileceğimiz üzere konuşmayan Sessizler, bazen hareket ederlerken cızırtı benzeri sesler çıkarırlar bunun haricinde de konuşmazlar. Tabi burada dış görünüşlerinden bahsetsek de rastlamanız durumunda unutacağınız için bir genel kültür olmuş oldu.