Firefly: Kovaladıkça Kaçan Ateş Böceğim misin?
Anlatılan hayatları ve öyküleri çekici kılan da insan doğasındaki bu çıkmazlar; ünlü bilimkurgu yazarı H.G. Wells’in de dediği gibi “Bilimkurgu hikayelerinin tümünde, ilgiyi canlı tutan şey yapılan buluşun kendisi değil, fantastik olmayan öğelerdir.” Joss Whedon, bu ilkeyi benimsemiş sayılı senaristten biri. Firefly’ın bu denli başarılı olmasındaki diğer nedenleri ise başarılı karakterizasyon, karakterler arası dinamikler ve tabi şüphesiz Joss Whedon mizahı olarak sıralayabiliriz. “Mizah bizi canlı tutar.” diyen Whedon “The Avengers” da dahil olmak üzere tüm işlerinde mizahın gücünü etkili bir şekilde kullanmaktadır.
Kısacası “Firefly”, herkesin izlemesi gereken bir baş yapıt. Peki, bu kadar güzel bir dizi nasıl oldu da ilk sezondan sonra iptal edildi?
Firefly henüz başlamadan, Joss Whedon ve Fox yöneticileri arasındaki fikir ayrılıkları kendini göstermeye başlamış. Örneğin dizide, geminin ikinci kaptanı Zoe’nin, pilot Wash ile evli olmasını bir türlü kabullenemeyen Fox yöneticileri, Zoe ile Kaptan Malcolm Reynolds arasında romantizmin olmaması nedeniyle diziyi baştan iptal etmeye çalışmışlar ancak Joss Whedon’ın geri adım atmaması sonucu diziyi pembe diziye çevirme hayallerini bir kenara bırakmak zorunda kalmışlar.
Aynı şekilde dizinin pazarlamasını da bir fiyaskoydu. Kolaylıkla “space western” ya da “bilimkurgu” olarak tanıtılabilecek dizi “kaçık bir komedi” olarak lanse edildi. Tanıtım videolarında Uçuk Pilot (Wash), Uzay Kovboyu (Mal), Kozmik Fahişe (Inara), Kutudaki Kız (River) gibi saçma ve dizinin kalitesine yakışmayacak tanımlar yer aldı. Dizinin yapımcılarından Chris Buchanan, Fox’un kendilerine gönderdiği tanıtım videolarını gördüğünde yaşadıklarını “Ağzım açık kaldı. Pazarlamacı adam beni arayıp tanıtımın nasıl olduğunu sorunca ‘Güzel ama bu bizim dizimiz değil’ dedim” sözleriyle anlatıyor. Bu ve bunun gibi yaşanan pek çok anlaşmazlık düşünüldüğünde Fox’un “Firefly” ile ilgili önyargılarını ve hoşnutsuzluklarını anlamak daha da kolaylaşıyor.
Firefly’ı en başından beri riskli bir yapım olarak gören Fox, 14 bölümü çekilen dizinin yalnızca 11 bölümünü, onu da bölüm sıralarını sanki kuradan çekilmişçesine, rastgele bir şekilde yayınlayarak, diziyi televizyon mezarlığı olan cuma gününe koyarak, reklam desteklerini kısıtlayarak ve sonunda da düşük reytingleri bahane ederek Firefly’ı iptal eder. Dizinin hayranlarını öfkelendiren bu iptal kararı, Fox’un yıllar boyunca yürüttüğü başarısız yayın politikalarının tipik ve hazin bir örneğidir. Kanal, yıllar boyunca başta “Futurama”, “Arrested Development”, “Terminator: Sarah Connor Chronicles” gibi pek çok başarılı yapımı vaktinden önce kaldırarak ya izleyici sabrını ölçmek için toplumsal bir deney yaptığını, ya da hatalarından hiç ders almadıkları için alzheimer hastası yöneticilere sahip olduğunu düşündürüyor bize.
Firefly’ın iptali, şüphesiz en çok Joss Whedon’ı etkiledi. Whedon iptal sonrası bir röportajında, Fox’un Firefly’ı öldürüdüğünde, televizyon fikirlerini de öldürdüğünü söyleyerek, bu haksızlığı halen kariyerinin en büyük acısı olarak kabul ettiğini itiraf etti. Ancak hayranları Firefly’a desteğini hiç kesmedi. Dizi iptal edilince “Firefly Acil Yardım Kampanyası” başlatan hayranlar, dizinin devam etmesi için Fox’a sayısız kartpostallar attılar. Bu işe yaramayınca dizinin haklarını satın alarak ikinci sezonu çekmesi için UPN gibi diğer kanallara seslendiler, ancak ne yazık ki bu girişimden de sonuç alamadılar. Bu çabalar çok da boşuna değildi. Hatırı sayılır DVD satışları, Universal Pictures’ın dikkatini çekerek, bu yapım şirketiyle film anlaşmasına oturan Joss Whedon’ın elini güçlendirdi.