Halt and Catch Fire ile İsyana Dahil Olun

Halt and Catch Fire, önyargıyla yaklaştığım zaman sıradan bir ofis dizisi olarak göründü gözüme. Sonra biraz araştırma yaptım kendime göre. Lee Pace’i (Joe MacMillan) başrolde gördüğümde merak sardı bir anda. Çünkü diğer oyuncuların hiçbirini tanımıyordum. Sonra izlemeye başladım ve 2 sezonun tamamı bitene kadar başından kalkamadım. Yapımcıları Christopher Cantwell ve Christopher C. Rogers’ın başarısından mı bahsetsem, yoksa yönetmenlerin her bölüm isimlerinden bahsettirecekleri derecede iyi iş çıkardıklarından mı bilemiyorum. İlk kez bir yapımda gördüğüm Scoot McNairy (Gordon Clark), Mackenzie Davis (Cameron Cowe) ve Kerry Bishé (Donna Clark)’nin oyunculukları bir Lee Pace kadar olmasa da beni diziye daha fazla çekti.

Gordon, Cameron ve Joe

Gordon, Cameron ve Joe

AMC’de yayınlanan, 1980’li yıllarda geçen ve henüz 2. sezonunun finalini yapan mini dizi diyebileceğimiz Halt and Catch Fire geekleri, nerdleri, sinema severleri, 80’lerin müziklerini sevenleri, bilgisayarla en ufak bir ilgisi olan kim varsa hatta bilgisayarla ilgisi olmayanları da kendine çekmekte fazlasıyla başarılı. Konusuna geldiğimiz zaman, her şey egoist Joe MacMillan’ın Cardiff Electrics’te işe girmesi ile başlar. Ardından ofiste kendi halinde çalışan, kimsenin ondaki potansiyeli farketmediği Gordon Clark ile tanışırlar ve tabii ki de hırs delisi Joe, Gordon ile garajda yeni bir bilgisayar tasarımı işine girişir. Tabii Joe daha yeni tanıştığı kız arkadaşı asi ve dahi Cameron’ı da kendi tarzında BIOS kodu yazması için bu işe bulaştırır. Bir sezon boyunca yaşamadıkları kriz, atraksiyon, aksiyon -aklınıza daha ne gelirse- kalmaz. Giant’ı piyasaya sürene kadar hapse mi girmediler, fikirleri defalarca çalınmadı mı, FBI’la mı uğraşmadılar. Hiçbir şey Joe’nun hırsını etkileyemedi. Ama bu normal bir hırs değildi hiçbir zaman. Çocukluğunda yaşadıklarından gelen travmaların etkisiyle işinde buz gibi, vicdansız, acımasız Joe’nun ilk karakteri olan sosyopat-psikopat tipleme, bu sezon boyunca işlevini korudu. Ama ilk sezon bitince yeni bir sayfa açıldı. Bütün karakterler adım adım işlendi ve dizi 2. sezona geçince kendini yeniledi. Donna artık zeki, evine sadık iş kadını rolünü bir kenara bıraktı ve kendini Cameron ile birlikte yönetmeye başladıkları Mutiny (İsyan) isimli yeni şirkete adadı. Gordon, kırdığı paraları da alıp zamanını garajında bilgisayar yapımına ve çocuklarına adadı. Joe’nun ikinci kişiliği olan sevgiye muhtaç masum insan, yeni eşi Sara ile birlikte ortaya çıktı. Cameron karakteri ise tamamen olgunlaştı ve Mutiny’yi bir kreş yönetircesine yönetmeye başladı.

Mutiny üyeleri

Mutiny üyeleri

Peki bu Mutiny nedir? Gerçekten bir “İsyan”dır. Tamamen dahi inek öğrencilerin çalıştığı bir oyun şirketidir. Artık ofis yok, takım elbise yok, emir veren kimse yok. Değişmeyen tek şey, Cardiff Electrics’te olduğu gibi Mutiny’de de durmadan krizler yaşanır. Kaç kez Donna’nın Mutiny’yi kurtardığını ve onlara annelik yaptığını sayamadım bile. Ama o ofis ortamından kurtulma diziye tamamen farklı bir kişilik kazandırır. Gençlik, odak noktası olur. Gerçekten de “Gelecek Cameron”dır. O bizim çocukken severek oynadığımız tank oyunlarını görerek nostalji yaşarız. Super Mario’nun müziğini duyunca heyecanlanırız. Nintendo ve Atari’nin adını bile duymak yeterli zaten heyecan yapmak için. Ayrıca Mutiny rol yapma oyunlarını icat etmeye başlar, böylece kullanıcıların gerçek hayatta olamadığı kişilere oyunlar sayesinde bürünebildiklerini keşfederler.

Yorumlar