Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden Game of Thrones: Sezon 1 Bölüm 8-10

Dizinin ve kitabın başından beri protagonist olarak gördüğümüz, “Yürü be koçum! Aslansın, kaplasın! (yahut kurtsun?)” dediğimiz  Eddard ‘Ned’ Stark ölüyor. Kitapta bu sahnenin olduğu kısım, Arya’nın gözünden anlatılıyor, hatta Arya’nın kitaptaki son bölümü. Bu sahnenin kitaptakinden en büyük farkı, Ned’in Arya’yı Baelor’un heykelinde görüp; Yoren’e söylemesi. Bu sahne kitapta yok, ama George R. R. Martin’e göre diziye yapılan en güzel ekleme buymuş, Ned’in en son anlarında bile kızına yardım etmeye çalışması bize onun nasıl biri olduğunu, son bir defa yeni baştan gösteriyor.

Yoren’in burada bulunmasındaki sebep; Varys’in ona Ned’in Duvar’a gönderileceğini söylemesi ama Joffrey’nin kendi kafasına göre iş yapması, Yoren’in yanına farklı bir Stark almasına sebep oluyor. Arya babasına yardım etmek için, insanların arasına dalıyor ve Yoren tarafından yakalanıyor. Son olarak, kılıcın havada süzülme sesini duyuyor. Yoren onu kalabalıktan uzaklaştırıp, saçını çekmeye başlıyor, bir şeyler söylüyor ve sahne orda bitiyor. Arya iyi mi, öldü mü, kaldı mı bilmiyoruz (Onuncu bölümdeki Arya sahneleri aslında ikinci kitaptan). Dokuzuncu bölüm de bu şekilde sonuçlanıyor.

aryarya

Az önce “birazdan bahsedeceğim” dediğim savaşlara gelirsek…

Bu savaşlar dizide yok, zira bunun için yapımcıların yeterli bütçeleri yok. Adamlara kızamıyoruz, sonuçta isteyerek kesmemişler (röportajlarında Weiss’de Benioff’da defalarca o savaşları yapmak istediklerinden bahsediyor). Tyrion’un gözünden gördüğümüz ilk muharebe, aslında ilk beş saniye içerisinde Tyrion’un kafasına çekiç yiyerek bayılmasıyla bitmiyor, uzun ve detaylı bir savaş sahnesi görüyoruz – sonunda da Tywin’in ne kadar başarılı bir stratejist olduğunu da (planında oğlunun ‘yanlışlıkla’ katledilmesine yol açma potansiyeli olsa da).

Fakat Robb’un tüm birlikleri, aslında Tywin’e saldırmıyor, hayır. Riverrun’u Jaime’den geri almaya gidiyorlar. Jaime, Riverrun’u aldığından beri sıkılıyor ve ne zaman bir olay olsa bizzat ilgileniyor, Robb da bunu kendi avantajına kullanıyor. Küçük bir baskıncı birliği süsü vererek, Jaime’yi Riverrun’dan dışarı çıkartıyor, sonra da tüm birlikleriyle onu kuşatıp yakalıyor.

Onuncu bölüm ile Ned’in ölümü kesinleşiyor. D. B. Weiss kitabı okurken Ned’in öldüğüne inanmamış, bir şekilde kurtulacağını düşünmüş, okumaya devam ettikçe ve gerçekle yüzleşince “Nasıl ya? Nasıl? N’oluyoruz?” durumuna düşmüş. Bunu da diziye güzel yansıtmışlar, kılıcın Ned’in kafasını boynundan ayırdığı andan çok kısa bir süre sonra sahne bitiyor ve çoğumuz ilk izlediğimizde gördüğümüze inanamayıp, bir şekilde kurtulduğunu düşünmüştük. Eh, Game of Thrones’a hoş geldiniz çocuklar, bu noktadan itibaren hiç bir karaktere fazla bağlanmayın.

Teker teker Stark’ların Ned’in ölümüyle yüzleşmelerini görüyoruz. Artık üçüncü defa Duvar’dan ayrılma isteğiyle karşılaşan Jon, dayanamayıp yola çıkıyor fakat ‘kardeşleri’ tarafından durduruluyor. Catelyn ve Robb intikam yemini ediyor. Bran’ın (ve Rickon’un) kahin-vari güçleri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Sansa zaten Joffrey’i öldürmeyi bile düşündüğünü gösteriyor. Arya da neye urğadığını şaşırmış durumda.

kinginthenorth

Ned’in ölümü, kuzeyden gelen birlikleri de sarsıyor tabii. Amaçları lordlarını ve Riverrun’u kurtarmaktı, fakat bunlardan sadece bir tanesini başardılar. Bu sahne kitapta Riverrun’da (Dizide Riverrun da geçmediğine dair bir şey yok ama geçtiğine dair de pek bir şey yok) geçiyor (Edmure da mevcut mesela), Cat ölüm döşeğindeki babasını ziyaret ediyor falan.

Tabii “Ne yapsak ne etsek, Stannis’e mi katılsak, Renly’e mi? Joffrey’i öldürüp Tommen’e mi diz çökeceğiz ne yapacağız?” gibi tartışmalar dönüyor. Walder Frey’in oğlu “Bir şey yapmayalım bekleyelim, kazanana katılır ya da karşımıza alırız” gibi laflar ediyor, Catelyn daha fazla savaşmayalım diyor. Sonra da Greatjon Umber kalkıp, Robb Stark’ı Kuzey’in Kralı ilan ediyor. İkinci kitaptan entegre edilmiş sahnelerden biri de, Catelyn’in Jaime ile olan konuşması. Bu konuşma normalde çok daha uzun, neyse ki devamını ikinci sezonda görüyoruz.

Varys ve Littlefinger arasında geçen “Ben seni biliyorum da neyse” tadındaki muhabbet kitaplarda yok. Bu ve dizi boyunca gördüğümüz bir çok sahne (örneğin Renly ve Loras arasındaki sahneler, ikisinin sevgili olduğu kitaplarda hiç açıklanmıyor ve okuyucular arasında bir teori olarak vardı sadece) (ya da yine bu bölümde gördüğümüz Cersei ve Lancel arasındaki sahne, zira ilişkileri ikinci kitapta Tyrion tarafından keşfedilene kadar bizim haberimiz yok) gerek George R. R. Martin’e sorularak, gerek yazarların kendi yorumlarıyla katılmış bulunuyor.

Daenerys_and_dragon

Bölümün en sonunda tabii Drogon (Siyah-kırmızı olan), Viserion (krem ve altın rengi olan) ve Rhaegal (yeşil-bronz olan)’in yumurtadan yeni çıkmış hallerini görüyoruz. Dizide isimleri pek geçmiyor (doğru hatırlıyorsam Drogon dışında). O yüzden nedir bu isimler merak ediyor olabilirsiniz.

Drogon adını Khal Drogo’dan alıyor, buna şaşırmamak lazım. Viserion da kafasına altın dökülerek öldürülen Viserys’den adını alıyor (Dany ağabeyinin gençliğindeki sevecen ve iyi yürekli zamanlarını anımsayarak bu ismi veriyor). Rhaegal ise adını Rhaegar Targaryen’den alıyor – Robert Baratheon’un yenip öldürdüğü, Deli Kral Aerys’in oğlu, Lyanna Stark’ı kaçıran prens Rhaegar (yani Viserys ve Dany’nin ağabeyi).  Dany onu hiç tanımıyor ama Viserys’ten ve başkalarından (mesela Jorah) duyduklarına dayanarak ejderine onun ismini veriyor.

Evet, birinci sezonu beraber incelemiş ve kitapla karşılaştırmış bulunuyoruz. İkinci sezondan itibaren, artık dizi ve kitap daha da çatallanmaya başlıyorlar. O yüzden takipte kalın, belki kafanızdaki soru işaretlerini azaltırız.

“THE KING IN THE NORTH!”

Bu yazı, "Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden Game of Thrones" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar