Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden Game of Thrones: Sezon 3 Bölüm 8-10

Evet arkadaşlar, geldik o malum bölümün bulunduğu yazıya. Daha fazla bir şey demeden uyarılarımı yapayım, bu bölümde üçüncü sezonun sekisizinci, dokuzuncu ve onuncu bölümlerini kitaplarla kıyaslayacağım. Eğer spoiler almak istemiyorsanız, bu noktadan itibaren okumayın.

Hâlâ bizimle olanlara yavaştan başlayalım. Öncelikle sekizinci bölümün adından yola çıkmak istedim, Second Sons. Dizide Daario Naharis’i Second Sons’ın bir üyesi olarak göstermişler, aslında kendisi Stormcrows isminde ikinci bir paralı asker örgütünün kaptanı. Daenerys, Second Sons’a yüklü bir miktar içki hediye ediyor, sonra da hepsi sarhoşken onlara saldırıp, yeniyor. Stormcrows dizide belirtildiği gibi Daario’nun kaptanları öldürmesi üzerine Dany’e katılıyor. Bu olayların sonucunda Yunkai düşüyor.

Gendry’nin sahneleri daha önceki bölümde bahsettiğim gibi asla olmuyor, zira kitapta Robert’ın başka bir piçi Edric Storm, bu sırada Melisandre’nin elinde (üstelik daha çocuk, sevişme durumu falan da yok yani). Melisandre aslında Edric’i R’hollor (the Lord of Light)’a kurban edip, ‘taş ejderi uyandırmak’ istiyor. Taş ejderin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz, fakat Dragonstone’un kendisini bir ejdere çevirmekle alakalı olduğu düşünülüyor. Melisandre’nin bu planının sonucunu bir önceki bölümde açıkladım.

sandre1

Sansa’ya gelelim, dizide gösterildiği gibi evliliğe alışması için uzun bir süreç verilmiyor – hayır, daha Wilas’la evleneceğini düşünürken onu alıp apar topar düğüne götürüyorlar ve Tyrion ile evlendiriyorlar. Bu durum Shae’nin umrunda bile değil, zira kitaplarda Tyrion ile arasında duygusal bir bağ yok – Tyrion bazen öyle düşünse de. Düğün sırasında Sansa çocuksu bir inattan dolayı Tyrion’un boyuna eğilmeyi reddediyor, iç sesinden ne kadar utanç içinde olduğunu ve Lannisterlardan ne kadar nefret ettiği için yapmadığını anlıyoruz. Bu durumdan dolayı Tyrion, ‘Ser’ Dontos’un sırtına çıkıp pelerini giydirmek durumunda kalıyor.

Sam’in öldürdüğü White Walker’a gelirsek, daha önce de bahsettiğim gibi bu sahne aslında çok daha önce, Craster’ın yanına dönmeden oluyor. Sam’in Gilly ile beraber karşılaştığı yaratık sadece bir Wight (yürüyen ölülerden), ve onu standart ateş ile öldürüyor. Hatta Wight’ı öldürmek için de obsidyan bıçağı kullanmaya çalışıyor, ama işe yaramıyor çünkü o sadece White Walker’lara işliyor. Bu sahnede aslında birden fazla Wight var, ama Sam ve Gilly ortamdan kaçmayı başarıyorlar. Nasıl mı? Onları kovalayan kuzgunları hatırladınız mı? İşte o kuzgunlar aslında o yürüyen ölülerin etraflarını sarıyorlar, öyle. ‘O kuzgunlar ne iş peki?’ diyorsanız, işte o kuzgunlar devasa bir geyiğin sırtında gelen pelerinli, yüzü gizli bir adam tarafından getiriliyor. Bu adam Sam ve Gilly’i duvara kadar götürüyor. Buz gibi elleri olduğundan dolayı ona Coldhands adını veriyorlar.

Coldhands dizide henüz hiç yer almadı, ve muhtemelen almayacak. “Kimdir, nedir?” diye merak ediyorsanız şimdi biraz bahsedeyim, etmiyorsanız bir sonraki paragrafa geçin. Coldhands aslında beşinci kitapta öğrendiğimiz üzere yürüyen bir ölü, ama görünüşe göre White Walker’ların kontrolünde değil. Kuzeye geçtikten sonra Bran’a da yardım ediyor, hatta Night’s Watch’a ihanet edip, Craster’s Keep’te kalan izcilerin bazılarını da öldürüyor. Diziye konmaması beni bayağı üzmüştü, zira çok ilginç bir karakter ve henüz tamamını bile bilmiyoruz.

tumbl

İkizler’e gitmeden önce Robb, kuzey lordlarıyla buluşup bir kararname imzalıyor; Bran ve Rickon’un ölü olduğunu kabul etmiş durumda olduklarından, son Stark’ın kendisi olduğunu biliyor, bu yüzden eğer kendisi de ölürse, kardeşi Jon Snow’un Stark adını alıp Kuzey’in Kralı olmasını istediğini söylüyor. Catelyn tabii ki de buna karşı çıkıyor, ama Robb ona mantıklı bir sebep sunmasını söylediği zaman bir şey diyemiyor.

Bu yazı, "Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden Game of Thrones" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar