Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden Game of Thrones: Sezon 5 – Davos & Melisandre
Davos’un kitaplardaki yeri burda sona eriyor, ve bir sonraki kitapta çok keyifli yerlere gidecekmiş gibi de gözüküyor. Tabii dizide Stannis’in ölümüyle (kitapta hala hayatta) ve bu senaryoları komple atlamaları sebebiyle görecek miyiz bilmiyorum. Keşke görseydik.
Başka Kuzey Lord’larından bahsetmek gerekirse, Stannis’e Mormont ve Glover Hanedanları da katılıyor. Bu da Kuzey’deki Demirdoğumluları temizledikleri için oluyor. Umberlardan da Mors Umber ve adamları ona katılıyorlar. Onların dışında Karstarklarla bir ittifaka giriliyor fakat Karstarkların niyeti ihanet, bunu Jon’u anlatırken daha fazla detaylandıracağım. Jon bu ihaneti az biraz Melisandre’nin yardımıyla keşfediyor.
Melisandre demişken biraz da ondan bahsedelim, değil mi? Melisandre Jon’la çok haşır-neşir oluyor bu kitap/sezon; ama Jon’un yazısını Sam ile paylaştıracağımdan yeterince kalabalık olacak. Zaten anlatacak pek bir şey yok, kendisi ilk defa beşinci kitapta POV karakteri oluyor ve sadece bir bölümü var.
Duvar’daki savaştan sonra Melisandre kral kanı için Mance’in oğlunu yakmak niyetinde (evet, dizide bahsedilmemiş bir oğlu bir de karısı var), fakat Jon buna engel oluyor (yine, Jon’dan bahsederken detaylandıracağım). Stannis, Boltonlarla savaşmaya gittiğinde Duvar’da kalıyor zira orada çok daha güçlü olduğunu hissediyor. Değişik görüler görüp duruyor, bunlardan bir tanesinde Duvar’a gelen at sırtında bir kız görüyor – bunun Boltonlardan kaçmış Arya olduğunu düşünüp Jon’a söylüyor. Kız aslında Arya değil, Alys Karstark; Lord Rickard Karstark’ın kızı. (Bu çok önemli bir nokta çünkü Melisandre’nin görülerinde yanılabildiğini görüyoruz. Bu da Stannis’in Azor Ahai olmama ihtimalini güçlendiriyor.) Bir başka görüsünde de Jon’un etrafının bıçaklarla sarılı olduğunu görüyor ve bu konuda onu uyarıyor (ah, ah!) ama Jon onu pek dinlemiyor.
Melisandre’nin bir de Lord of Bones’la bir anlaşması olduğu ortaya çıkıyor, çünkü o aslında Lord of Bones değil – onun büyüsüyle yüzü değiştirilmiş Mance. Stannis’in yaktığı adam aslında gerçek Lord of Bones. Bu gerçeği Jon’a da sunuyor ve Mance’in Arya’yı kurtarmaya yardım edeceğini söylüyor. Theon & Sansa yazısında Abel diye bir ozan’dan bahsetmiştim ya? İşte o aslında Mance. Dizide Mance kitapta olduğundan çok daha heybetli lanse edilmiş, zira kitaplarda şarkı söylemeyi seven ve fiziksel olarak çok da tehditkar olmayan bir adam.
Arya’yı kurtarma çabalarının yanında ölecek olan üç korucuyu önceden tahmin ettiğinden Jon, Melisandre’ye biraz daha güvenmeye başlıyor. Melisandre’nin aslında çok da kötü birisi olmadığını bu bölümde biz de anlıyoruz, zira Davos’un oğullarından biri Stannis’in yaveri olduğundan savaşa gidecek – fakat Melisandre, Davos daha fazla oğul kaybetmesin diye onu Duvar’da kendisini koruması için tutuyor. Melisandre’nin büyü yapmasının aslında çok zor olduğunu da öğreniyoruz, hatta çoğu büyüsünü araya sihirbazlık misali patlayan tozlarla daha gösterişli yaptığını da. İnsanların büyünün onun için ne kadar kolay olduğunu düşünmesinin ondan korkmalarını sağlayacağını düşünüyor.
Yani gördüğünüz gibi Melisandre ne Stannis’le birlikte yola çıkıyor, ne de ona kimseyi yakmasını söylemiyor. Stannis gene bir kaç suçlu yaktırtıyor karda kışta kalınca ama kızını yakmak gibi bir durum henüz kitaplarda yok. (Evet ‘henüz’, çünkü George R. R. Martin bu olayın kitaplarda olacağını itiraf etmiş.) Davos’ta onunla birlikte değil – yani bu kitaplarda Stannis’in neler yaptığını pek göremiyoruz. Görebildiğimiz yerler de aslında Asha (dizide Yara)’nın gözünden – ama ne yazık ki ona değinmeyeceğim çünkü yapılan açıklamalara göre 6. Sezon beş ve dördüncü kitaplardaki Demirdoğumluların hikayesine değinecekmiş ve bahsetmek spoiler vermek olur. (Tabii Theon & Sansa yazımda bunu bilmediğimden biraz spoiler vermiş olabilirim, ama çok da takılmayın o noktaya, fazla önemli bir gelişme değil.)
O halde yazımızı birlikte dua ederek bitirelim; “The night is dark and full of terrors…but the fire burns them all away.“