Marvel Cinematic Universe: Çizgi Roman Uyarlamalarının Şafağı
Marvel Comics, 2005 yılında Marvel Entertainment adı altında kendi filmlerini yaratma ve servis etme fikriyle yola çıkıyor. Bu fikri hayata geçirebilmek adına Paramount Pictures ile anlaşmaya giden Marvel Entertainment içinde alınan bu karar çok büyük bir fenomenin doğuşuna, çizgi roman uyarlamalarının yeniden A kaliteye ulaşmasına; hatta çizgi romanların bir kez daha popülerleşmesine gidecek bir girişimin ilk adımı olmuş oluyor.
Bu fikrin doğuşuna sebep olan şeyin, çizgi romanları seven ve onların ikinci sınıf film uyarlamalarına katlanamayan bir adamın, Avi Arad’ın geçmişte dağıtılan film haklarından şikayet etmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu filmlerin lisans haklarından hatrı sayılır karlar elde eden Marvel’ın, hem niteliği, hem niceliği arttırmaya yönelik girişimi, Hollywood’un Dreamworks’ten bu yana kurduğu en büyük bağımsız film yapım şirketi olan Marvel’ın doğuşu ile sonuçlanıyor.
İlk bakışta riskli bir girişim olarak görülse de, Avi Arad’ın kurduğu bu şirket, en az kendisi gibi azılı bir çizgi roman fanı olan Kevin Feige’in de parlak fikirleriyle kendi ayakları üzerinde durmayı başardı. Kevin Feige, X-Men ve Spider-man’in diğer stüdyolarda olmasının önemsiz olduğunu, Stan Lee ve Jack Kirby’nin yarattığı Avengers’ın kendilerinde olduğunu söyleyerek Avi’nin karşısına çıkıyor. Ancak Avi Arad şirketin daha olgunlaşması gerektiği ve kendilerini bu filmleri finanse edecek yeterlilikte görmemesi sebebi ile bir sene sonra kendi eliyle yarattığı stüdyodan çekiliyor ve bütün iş o parlak fikirli adamın omuzlarına yükleniyor: Kevin Feige!
Bu isim bugün MCU için çok şey ifade ediyor. Çizgi roman camiası için Stan Lee neyse, Kevin Feige’in MCU için o olduğunu söylemek yanlış olmaz. İyi bir girişimci olmasının yanı sıra, sıkı bir de geek olan Feige, Marvel filmlerinin yönetilmesi için güçlü bir komite oluşturuyor. Komitede; Marvel Stüdyolarının eş başkanı Louis D’esposito – ki kendisi Marvel işlerinin bazılarında yönetmenlikte yapacak – Marvel Comics’in yayın kurulu başkanı Dan Buckley, Marvel’ın kreatif şefi Joe Queseda, yazar Brian Michael Bendis (Bu adam için 2000’ler sonrası Marvel’ın Stan Lee’si denilebilir) ve Marvel Entertainment’ın başkanı Alan Fine görev alıyorlar. Kevin Feige, filmlerin hikaye akışının devamlılığından sorumlu olup, bu evrenin “Marvel Cinematic Universe” adı altında sunulmasına ve Marvel’daki Multiverse mantığına göre bu evrenin Earth-199999 olarak anılmasına karar veriyor. Bu şekilde MCU’ün adı konulmuş, yeri belirlenmiş ve sadece ateşlenmeyi beklediği bir aşamaya geçilmiş oluyor.
Feige, “her sene bir film – bir karakter sunumu” mantığı ile hareket etmek istiyor. Buna göre, 2007’de vizyona girecek Iron Man’i, 2008’de Incredible Hulk’ın takip etmesi planlanıyor. Bütün projeleri bir seneye sıkıştırmayı veya DC-WB ortaklığının tercih ettiği, önce üç-dört kahramanı bir filme sıkıştırıp tümdengelim yapalım mantığını reddediyor. Tamamen tümevarıma oynayan bu stil ile çizgi romanların havasını yakalayacaklarına inanıyor. Bu filmlerde konuk kahramanların da yer alabileceğini, daha sonra bunlara crossover’lar ve büyük birleşmeler çekilebileceğini ta o zamanlarda ima ediyor. Elbette ilk başta Iron Man’in çekilmesi, aynı zamanda Avengers’ın tutup tutmayacağına yönelik bir denemeydi, ama özellikle ilk Avengers filminin tutması ile bu film serisinin kendi evrenini genişletme ve adeta yaşayan bir alternatif gerçeklik haline getirme serüvenine evrildiğini söylemek mümkün.
Her ne kadar bağımsız bir stüdyo olsa da, Marvel filmlerini dağıtırken başka bir stüdyo ile anlaşmak zorundaydı. Ülkemizin çok uzak olduğu, ama Amerikalıların ta 1950’lerde temelini attığı bir yasa aracılığı ile filmlerin yapım süreci büyük stüdyoların tekelinden kurtarılmıştı. Eski Hollywood Sisteminde, Metro Goldwin Mayer çıkıp kendi filmini üretip, dağıtıp, üstüne kendi salonlarında vizyona sokabiliyor ve bütün karı kendi cebine indirebiliyordu. Tekelleşmeye doğru giden bu yolun önüne set koyan Amerikan yasaları, ekonomik gidişatı daha adil bir noktaya çekebilmek adına, bundan sonra yapılan filmlerin Production (Üretim), Distribution (Dağıtım) ve Exhibition (Vizyona Sokma) haklarının ayrı firmalara dağıtılmasına karar veriyordu. O yüzden Marvel bugün çıkıp kendi filmini üretip sadece kendi nemalanamıyor ve bazı dağıtım şirketleri ile anlaşma yapmak zorunda kalıyor. Hulk filmleri için önceden Universel ile anlaşan Marvel, diğer filmlerinin dağıtımı için Paramount Pictures ile anlaşmıştı. Özellikle Iron Man filminin gişe başarısı sonucu Paramount, altın yumurtlayan tavukla yeni bir sözleşme yapıp The Avengers’a doğru giden yolda bütün filmlerin dağıtımını üstlenerek, piyasanın yeni yıldızının Marvel Stüdyoları olduğunu da vurgulamış oluyordu.
2009’a gelindiğinde, bir canavar gibi yaratıcı stüdyoları yutan Disney’in yeni hedefi Marvel oluyor. Yaklaşık 4 Milyar dolara Marvel Entertainment’ı satın alan Disney, bu hamlesi ile büyük sükse yapıyor. 2010’a gelindiğindeyse Paramount’tan bütün dağıtım haklarını satın alan Disney, The Avengers ile başlayarak artık sinemada Marvel’ın gösterilen yüzü oluyor. Yani bugün geek muhabbetlerinde sıkça karşılaşılan, “Marvel’ı Disney yönetiyor, Marvel çocuklara film çekiyor, DC daha güzel” sözleri bu şekilde yaygınlaşmaya başlıyor.