Marvel’in Agent Carter’la Femme Fatale Açılımı
Captain America: The First Avenger filminde tanıştığımız Ajan Peggy Carter, kendi serisiyle ekranlarımıza konuk olmaya başladı. Yine Hayley Atwell tarafından canlandırılan Peggy Carter, savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nde devam ettirilen Strategic Scientific Reserve (SSR)’de görev almaya devam etmektedir. Ancak Amerikan toplumunun o dönemlerdeki cinsiyet ayrımcılığı, ofiste basit bir sekreter muamelesi görmesine sebep oluyordu.
Carter bunu sıkıntı ede dursun, yine aynı filmden tanıdığımız Howard Stark’ın da kendi çapında sorunları vardır. Tıpkı onyıllar sonra oğluna da aynısı yapılacağı gibi, Howard’da geliştirdiği teknolojiler yüzünden yoğun baskı altındadır. Zira geliştirdiği bazı teknolojiler yanlış kişilerin eline geçmiştir. İş tutuklanma aşamasına kadar getirildiğinde Stark kayıplara karışır. Kısa bir süre sonra Peggy Carter’la iletişime geçerek kendisine komplo kurulduğunu anlatır ve adını temize çıkartabilmek için yardım ister. Carter’a destek olması için de uşağı Jarvis’i görevlendirir.
Stark’ın yardım talebini geri çevirmeyen Carter, kendini oldukça tehlikeli bir duruma sokacaktır. Zira halihazırda Stark’ı yakalamak için çalışmalar sürdüren SSR’da görevli olması onu çif taraflı ajan konumuna düşürecek, bunun yanısıra Stark’ın teknolojisini ele geçirmeye çalışan karanlık güçlerle burun buruna gelecektir.
Femme Fatale Açılımı
Agent Carter’ın dizi olarak karşımıza gelme sürecinin azıcık de olsa irdelemeye değer olduğunu düşünmekteyim. Şöyle ki; Marvel sinematik evreninde Avengers’ı bir araya getiren SHIELD’ın bir haber alma örgütü olmasıyla başlayan bir süreç, Avengers’ın kurucu üyelerinden biri olan Wasp yerine kadroya kadın kahraman olarak SHIELD ajanı Black Widow’un eklenmesi ve bu karakteri deri kostümüyle Scarlett Johansson’un canlandırmasıyla izleyicinin bu tür karakterlere aşina olmasını sağladı. Filmin ardından çekilen Agents of SHIELD serisindeki Agent May ve Bobbi “Mockingbird” Morse, bu tarifin tuzu biberi oluverdi. Dolayısıyla bir sonraki öne çıkarılacak kadın karakterin de femme fatale olması kaçınılmaz hale geldi.
Filmdeki versiyonu oldukça çetinceviz bir karakter olan Peggy Carter’ın yetenekleri, seride daha da yükseltilmiş. Hatta o kadar yükseltilmiş ki, Black Widow, Agent May ve Mockingbird gibi karakterlerin selefi olabilecek kıvama getirilmiş. Dizi, isimlerini saydığım karakterlerin 40’lı yıllardaki hikayelerini izliyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Elbette burada taşın tam gediğe oturma durumu var: Zira femme fatale karakterlerin asıl popüler olduğu dönemler de tam olarak o tarihlerdi!
40’ların Sonu, 50’leri Başı
Agent Carter, 40’ların sonundan başlayıp 50’lerin ortasına kadar Hollywood yapımı filmlere damgasını vurmuş olan “film noir” tarzından esintiler taşıyor. Noir filmler, savaş sonrası Amerikan toplumunun karamsarlığını yansıtan, karanlık atmosferli ve entrika dolu bir türdür. Kullanılan kamera açıları ve ışıklar dahi bu türün belirleyici özelliklerindendir. Karakterler açısından bakıldığında ise noir bir kurguda, Humprey Bogart gibi bir jön başrol oyuncusunun yanında hikayeyi entrikalarıyla çekip çeviren Rita Hayworth kıvamında bir femme fatale bulunması icab eder.
Agent Carter’da durum bu noktada ayrışmaya başlıyor. Zira hikayenin femme fatale karakteri, başrolü kapmış ve tüm hikaye onun gözünden anlatılıyor.
Peki… Bir film ya da dizi, noir filmlerin yükselişte olduğu dönemleri konu ediyor diye mutlaka noir kategorisinde mi olmalıdır? İşte bu noktada Agent Carter’ın atmosferi oluşturulurken esin alınmış olduğunu düşündüğüm bir başka eserden daha bahsetmek isterim.
Gerek noir tarzındaki filmlerde, gerekse femme fatale karakterlerin boy gösterdiği diğer tarz filmlerde onların özel hayatları pek detaylandırılmaz. Çünkü femme fatale karakterler hiç bir zaman başrolde olmadıkları için filmi etkileyen eylemleri dışında kalan zamanlarını nasıl yaşadıkları konu dışı olarak görülür. Dizinin yazar kadrosu, oluşan bu boşluğu Peggy Carter’ın için klasik bir casus misali çift hayat sürdürmesine karar verip, dış dünyaya gösterdiği, yüzünü başka bir filmden, Mona Lisa Smile’dan esinlenmiş olabilirler.
Benzer Yazılar
