QI’ın sunucusu Stephen Fry, gelmiş geçmiş en başarılı İngiliz komedyen ve aktörlerinden. Kendisini Hollywood perdelerinden, Robert Downey Jr.’ın baş rolde oynadığı Sherlock Holmes filmlerinin Mycroft Holmes’u ya da Hobbit filmlerinin, Lake Town’un efendisi olarak tanıyabilirsiniz. Her bölüm yarışmacıların üçü değişirken, bir tanesi hep sabit kalıyor, o da Alan Davies (onu da birazdan anlatacağım dizide göreceksiniz). Bu ikili QI’ın temel üyelerini oluştururken, duyup duymadığınız bir çok komedyeni de misafir ediyorlar.

QI’n formatından biraz bahsetmek gerekirse; A sezonundan başlayarak, her bir sezonu alfabenin bir harfine adayarak, bölüm konusunu o harfle başlayan bir kelime ile belirliyor. İngiliz alfabesinde 26 harf var, yani umarım Stephen Fry 14 yıldan fazla yaşar da QI’ı tamamlarız. İlginç cevap veren kişiler puan alırken, herkesin doğru olduğunu düşündüğü bariz olup, aslında yanlış cevabı veren kişiler ise puan kaybediyor. Bu o kadar oluyor ki, genele puanlama sıfırın altında çıkıyor.

Siz: “Doctor Who mu lan o? Tamam, izliyorum!”

Neden Öneriyorum?

Ben gülmeyi seven birisiyim ve QI’daki doğaçlama gelişen espriler, beni defalarca koltuğumdan düşürüp yerlere yuvarlanmama sebep oldu. Sırf bu da değil, QI’dan öğrendiğim absürt genel kültür de cabası. Özetle QI, kafanızı yormadan, oturup, gülüp, eğlenip bir şeyler öğrenebileceğiniz çok keyifli bir yarışma programı. En az bir kaç bölümünü açıp izleyin, inanın ki bayılacaksınız.

3. Jonathan Creek

• Tür: Gizem, Polisiye
• Dönem: 1997-2014
• Sezonlar: 5
• Bölüm/Sezon: 3-9
• Bölüm Süresi: 50-120 dakika*
• IMDB Puanı: 8.2

*Az bölümlü sezonların bölümleri daha uzun.

Hazır QI’dan bahsederken ve Alan Davies’e değinmişken, çıktığından beri keyifle izlediğim bu diziden bahsetmem gerektiğini hissediyorum. Jonathan Creek’i standart bir polisiye diyip geçmemek gerekiyor, çünkü çıktığı döneme göre çok orijinal bir altyapıya ve konuya sahip. Jonathan Creek (Alan Davies) bir sihirbaz. Hayır, büyücü değil! Sihirbaz.

Kendisi biraz antisosyal olduğu için, gösteri yapmaktansa yarattığı sihirbazlık numaralarını Adam Klaus (Stuart Milligan)’a pazarlıyor ve onun yerine insanlardan uzak olabilmek için, Londra dışında bir değirmende tek başına yaşıyor. Madeline Magellan (Caroline Quentin) ise bir dergi için çalışan araştırmacı bir yazar. Madeline bir cinayetin arkasındaki gerçek suçluyu ararken Jonathan ile tanışıyor.

Dizi bu noktada biraz Sherlock Holmes’u andırıyor, çünkü Jonathan’ın çözdüğü cinayetler doğaüstü yahut imkansız gözüken durumları içeriyor. Her bir bölümde “Kim yaptı?” diye düşünmektense “Nasıl yaptı?” diye düşünmeye başlıyorsunuz. Klasik “Dışardan kitli bir odada ölü bir ceset bulundu!” durumundan tutun, çok daha ilginç cinayetler ve senaryolar ile karşılaşıyoruz. Bir çok yere Jonathan’ı “myth busting” yapmaya zorlayan senaryolar ve yer yer World of Darkness konusu olabilecek cinayetler ile dolu, kafa kurcalayan hoş bir dizi.

“Sherlock Holmes meşguldü de, o yüzden geldik biz.”

Neden Öneriyorum?

Size bu diziyi önerme sebebim oldukça bariz, eğer bu sitede yazı okuyorsanız yüksek olasılıkla bu gibi gizem ve dedektiflik bazlı senaryoları ilgi çekici buluyorsunuzdur. Jonathan Creek; aramızdaki “Doğaüstü diye bir şey yok, hepsinin çok basit açıklamaları var!” diyenleri de gayet güzel tatmin ediyor, “Peki ya olsaydı?” diyenlerimizi de aynı bu soruyu sorarak kendisine bağlıyor. Diziyle ilgili spoiler vermemek için yazısını daha kısa keseceğim, umarım bir-iki bölümünü izletecek kadar ilginizi çekebilmişimdir.

Şimdilik bu kadar. Daha önerebileceğim, muhtemelen izlemediğiniz ama izlemeniz gereken bir çok dizi ve program var ama onlar da önümüzdeki yazılarla gelecek. O vakte kadar iyi seyirler.