Şişko, Dul ve Komik: Louie…
Louis Szekely’i tanıyanlar, daha başlığın yarısında kimden bahsettiğimi anlamıştır. Bilinen sahne adıyla Louis CK, yirmili yaşlarından beri yaptığı komedyenlikte nispeten başarısız sayılabilecek Meksikalı bir “New Yorker”. Amerikan komedyenlik dünyasına özel ilgisi olmayanların dikkatini çekecek bir yapımı olmadığı kesin. Hatta 2007 yazında Louie’nin çok benzeri Lucky Louie adında HBO kanalında yayınlanan bir dizi denemesi olmuş. O zamanlar şişko dul ve kel olmamasından dolayı sanırım tutmamış bu dizi. Bir süre yapımlara ara verir. Bu sırada karısı ile boşanıp, iki küçük kızı ile New York’ta hayatına devam eden Louis, iki yıl sonra Louie adıyla kurgu ve gerçek hayatının iç içe olduğu bir dizi ile hikayesini anlatmaya en baştan başlar.
Hemen Hemen ‘Brother Louie’
FX kanalında yayınlanan dizide, sahne aldığı Comedy Cellar’dan, lisede yediği haltlardan, asansörde kurtardığı yaşlı kadından, hayatın olur olmaz her yerinden hikayeler anlatmaya başlar. Bunları anlatırlen hiçbir şeyi eleştirmekten çekinmez. Çok sevdiği New York’tan nefret ettiği kiliseye kadar her şeye ettiği ağza alınmaz küfürleri, kaldığı zor durumlar ve yaptığı yanlışları, aptallıkları ve bazen kıllıkları ile komikliğin her türlüsünü yapıyor. Düşündükleri ve yaptıkları ile hiçbir yapmacıklığı olmayan, hikayelerini anlatırken çekinmeyen ve bu yüzden de anlattığı hikayeler kendisi olan birisi abimiz Louie.
Ne Anlatıyor Bu Meksikalı ?
Dizi boyunca anlatılanların temelinde cinsellik oldukça fazla. Bu konuyu da hep kendi tarzında anlatıyor. Kırk dört yaşında olmasının ve sürekli terleyen kızaran bir vücuda sahip olmanın sıkıntısını yaşayan Louie, sık sık fantezi kuruyor, kadınlarla konuşmaktan çekinmiyor ama çoğu zaman derdini anlatamıyor veya yanlış anlaşılıyor. Tokat yiyor, kovuluyor, bazen idare ediliyor. Böyle muazzam bir durum komedisi izlerken tüm bölümler boyunca aralıksız güleceğinizi zannetmeyin. Tek bir esprinin yapılmadığı, izleyiciyi ağlamaya götüren bölümleri de var. Ama her bölüm, hayatın mozaiği diyeceğimiz o tuhaf duygudan bir parçayla bitiyor.
Dizide kullanılan müziklere ayrı bir değinmek lazım. Hemen hemen her bölüm başlangıcında çalan introsu 80’lerin Brother Louie’si gibi klasik olacak değerde. Kullanılan diğer parçalarda, diziye özel ve American Horror Story’den sonra en beğendiklerim arasında.
Louie, çok düşük bütçeli bir dizi. Stand-up’ın sahneden alınıp sokağa, hiç bir ekleme ve abartma yapılmadan konmuş hali. Oyuncuların çoğu da diğer komedi ve televizyon dünyasından arkadaşları. İzleyenlerin Californication’dan hatırlayacağı oyuncu ve yapımcı Pamela Adlon, Louie’nin, abisi ile en çok uğraştığı kimseler. Aslında dizi, bir hayatın içinde bulunduğu sıradan bir durum ve zaman zaman cereyan eden ve etkisi kısa süren absürt olaylar bütünü. Daha önce belirttiğim gibi bu hikayelerin asıl önemli noktası samimi olması. Hatta bazı zamanlar gereğinden fazla samimi. Merak etmeyin, anlatılandardan pek fazla tiksinmeyecek fakat bazen Louie’nin yerine utancak, ona sinirlenecek hatta yeri geldiğinde ona acıyacaksınız.
Sonuç Olarak…
Louie’den sonra bilinirliği ve işleri artan CK, 2016 yılında Horace and Pete adlı başrolünde bir bar sahibini oynadığı tek sezonluk diziyi kendi web sitesinden ücretli yayınlamaya başlamış ve söylentilere göre baya bir zarar etmiş. Sundance Film Festivali’ne kabul edilen ilk stand-up olan Hillarouis adlı filmi de daha önce aynı yolla satışa sunmuş ve 3 günde 5 dolardan 110 bin adet gibi bir satış rakamına ulaşmış. Yine Chewed Up gösterisi ile dalında Emmy Adaylığı yükselen bir kariyerin meyveleri. Şimdilerde ise başrolünde Felekten Bir Gece’nin Alan’ı Zach Galifianakis ve çocukluktan özlemle hatırlayacağımız Louie Anderson’ın oynadığı Baskets adlı dizinin yapımcılığını yapıyor. Zeka ve espri kabileyetinin içinde olduğu her yapımı izlemeye ve ısrarla izlettirmeye değer.