80’lerde çocuk olduğunuzu düşünün. Arkadaşlarınızla atıldığınız en büyük macera ne olurdu? Kapı ziline basıp kaçmak? Komşunun bahçesinden meyve çalmak? Ya da yeni dökülmüş betona ayak izi bırakmak? Bu haylazlıkların düşüncesi bile damarlarınızı adrenalinle doldurabiliyorken, bir de en yakın arkadaşınızı kurtarmak için alternatif evrenden gelen bir canavarın peşine düştüğünüzü hayal edin.

Duffer Kardeşler’in “Stranger Things” ile size sunduğu dünyada çocuk olmak böyle bir şey işte. “House of Cards”, “Daredevil”, “Jessica Jones” gibi yapımlarla kime destek vereceğini iyi bildiğini defalarca kanıtlayan Netflix’in, son gözdesi “Stranger Things” zamanınıza değecek bir yapım. Winona Ryder, David Harbour ve Matthew Modine’in başrolünde yer aldığı “Stranger Things”, iddiasız ve sıradan karakterleri, sade oyunculukları ve gerçekçi atmosferiyle size nostaljik ve heyecan verici bir bilim kurgu deneyimi vadediyor.

Hikaye, 1983 yılında Hawkins, Indiana’da yer alan ABD Enerji Bakanlığı’na ait bir laboratuvarda başlıyor. Korku içinde kaçışan bir bilim adamının ‘kıkırdayan’ bir canavar tarafından kapıldığını görüyoruz. Bu gerilimi yüksek, ancak aşina olduğumuz felaket sahnesinden sonra, tüm suç ve gizem dizilerinde olduğu gibi suçu araştıracak ekibi gördüğümüz sahneye geçiyoruz. Tek fark bu ekip, eğitimli, tecrübeli ve en önemlisi yetişken dedektif ya da bilim adamlarından değil, 12 yaşındaki şimdilerde “geek” ancak o dönemde “tuhaf” ya da “ucube” şeklinde kabul edilen çocuklardan oluşuyor. Mike, Will, Dustin ve Lucas adlarındaki bu dört yakın arkadaşın, Mike’ın evinin bodrumundaki 10 saatlik Dungeons & Dragons (Zindanlar ve Ejderhalar) macerasının son dakikalarına tanık oluyoruz.

Oyunda Demogorgon tarafından haklanan Will, Dustin ve Lucas ile birlikte evine gitmek üzere yola çıkıyor ancak daha sonra o da tıpkı tesisteki bilim adamı gibi ortadan kayboluyor. Will’in annesi Joyce ve abisi Jonathan başta olmak üzere Şerif Hopper ve tüm kasaba halkı Will’i aramaya koyulurken Will’in en yakın arkadaşları Mike, Dustin ve Lucas ise kendi araştırmalarını başlatıyor. Will’in esrarengiz bir şekilde kaybolmasının ertesinde ortaya çıkan, saçları kazınmış ve katatonik haldeki bir kız çocuğuyla ile yolları kesişen ekip, yetişkinlerin radarından uzakta Will’e ulaşmanın yollarını arayacaktır. Zihinleri fantastik ve bilim kurgu öğeleriyle dolu olan bu çocukların, içinde görünenden çok daha fazlasını barındıran bu gizemli kızın özel olduğunu çözmeleri uzun sürmeyecektir.

Referanslar

1983 yılında geçen “Stranger Things” o atmosferi yaratmak ve izleyenlere 80’lerin havasını solutmak için insanüstü bir çaba gösterdi. Karakterlerin kıyafetleri, saçları, walkie talkie’ler, hatta Mike’ın kolundaki hesap makineli dijital saat… Her şey dizinin o yıllarda çekildiği hissini vermek üzere nakış gibi işlendi hafızalarımıza. 70’ler ve 80’lere yapılan ve ancak dizinin etkisinden çıktıktan sonra kavranabilecek göndermelere bir göz atalım:

– “E.T. the Extra-Terrestrial” – Arka bahçesinde uzaylı bulan küçük bir çocuğun hikayesini anlatan Steven Spielberg imzalı “E.T. the Extra-Terrestrial” filmi, “Stranger Things”in en çok ilham aldığı yapım olmuş. Dizi de tıpkı filmdeki gibi Dungeons & Dragons oynayan çocuklarla başlıyor. Ekibin lideri olan Mike Wheeler, filmdeki Elliott’ın yansıması. Mike da tıpkı Elliott gibi, uzaylı gibi davranan tuhaf bir kız buluyor ve onu evine götürüp saklamaya karar veriyor. Mike ve arkadaşları bu kıza normal kıyafetler giydirerek sarı bir peruk bile takar. Bunun dışında çocuklar tüm gece tıpkı “E.T.”de olduğu gibi bisikletleriyle ortalıkta gezinir. Filme yapılan göndermeler öyle açıktır ki “E.T.” filminde gösterilen Coca Cola reklamının aynısı “Stranger Things”te de görülür.

– Jaws – Kasaba polisinin üniformaları “Jaws”taki üniformalarla birebir aynı olacak şekilde tasarlanmış. Tıpkı “Jaws”taki Brody gibi Şerif Hopper da taşrada görev alan bir büyük şehir polisi. Ayrıca “Jaws” filminde Brody’nin kayıp kişi raporu yazdığı sahne de “Stranger Things”te aynen çekilmiş.

– “The Goonies” – Ailelerinin rızası olmadan maceraya atılan küçük çocukların hikayesi “The Goonies” filminden alınmış (Tabi “Stand By Me” filmini de unutmamak gerek). Bunun yanı sıra okuldaki kabadayıların Dustin’den omuz çıkarma numarasını yapmasını isterken “O şeyi yap” demeleri “The Goonies”teki Truffle Shuffle’a yapılan açık bir göndermedir.