The Strain – Vampir Mitine Farklı bir Bakış Getiren Dizi

Bu noktadan sonra, hayatta kalan birkaç hasta ve sonradan ayaklanan cesetler yardımı ile şehre yavaş ancak net bir biçimde salgın yayılmaya başlıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu bir vampirizm salgını ve taşıyıcılar kurbanlarına salyalarındaki minik kurtçuklar aracılığı ile hastalığı bulaştırıyorlar.  Ve salgın yavaş yavaş büyürken, işin ne boyutta olduğunu bilen bir avuç insan şans eseri bir araya geliyor.

"Burada sanatçı, santçının toplum içindeki yanlızlığını konu almış."

“Burada sanatçı, bireyin toplum içindeki yalnızlığını konu almış.”

Daha fazla spoiler vermeden anlatmak kolay değil o yüzden hikayeyi burada kesiyoruz. Bölümler ilerledikçe salgının şehirdeki yayılma hızı gittikçe artıyor. Arka planda dönen hikayeleri ve güçleri de öğrenmeye başlıyoruz. Ayrıca Polonyalı vampir avcısı Sethrakian’ın, nazi döneminde SS subayı olan vampir Thomas Eichorst ile olan enteresan geçmişlerini de öğreniyoruz. Bir toplama kampının nasıl olur da daha korkunç bir yere dönüşebileceğini Sethrakian’ın anılarından görebiliyoruz.

Serinin türü drama, horror, thriller olarak geçiyor. Bana kalırsa baş rollerdeki CDC doktorlarının müdahaleleri ve vampirizme tıbbi çözümler üretme çabaları nedeniyle sci-fi teması da eklenebilirdi. Böylelikle the Strain, vampir mitine ilgi çekici bir güncel yorum katarak benzerlerinden ayrılıyor.

Bu hafta onuncu bölümü yayınlanan serinin bana göre en büyük eksisi, ilk bölümler uzun ve doyurucu zaman dilimlerini kapsarken, dizinin süresi değişmemesine rağmen son bölümlerin çok dar kapsamlı ancak yoğun aksiyon içeren bölümler olarak karşımıza çıkması oldu. Yani bir bölüm tamamen tek bir mekanda ve yaklaşık 1 saat süren bir zaman diliminde geçti.

"Çocukluğundan beri her bulduğunu ağzına atma huyundan vaz geçemedin Niyazi!"

“Çocukluğundan beri her bulduğunu ağzına atma huyundan vaz geçemedin Niyazi!”

Buna rağmen hikayenin içinde henüz çözülmeyen pek çok bulmaca olduğu, bize sunacağı çok şey olduğunu bir şekilde belli ettiriyor. Görüntüleri ve çekim kalitesi ise dizi standardının oldukça üzerinde. Zaten Del Toro`dan daha azı da beklenemezdi.

The Strain, son dönemde sayıları çok artan diğer fantastik ya da bilim kurgu dizilerin aksine çok fazla gürültü kopararak piyasaya çıkmadı ancak oldukça sağlam bir şekilde ilerliyor. Imdb notu an itibarı ile 8.1 ancak bu türü sevenler olarak bir kaç tık yukarıdan kabul edeceğimiz düşünülürse, Penny Dreadful ile birlikte şu an için piyasadaki en iyi “fantastik” dizilerden biri olarak ön plana çıkıyor. Türün meraklılarına şiddetle öneriyorum.

Dip Not : Özellikle 7. bölümün sonunda öyle bir an var ki, bütün diziden beklentilerinizi çok ciddi bir şekilde yükseltebilir.

Yorumlar