Haydi kabul edelim; boğazımıza kadar süper kahraman, zombi ya da robot kovboy dizilerine batmış durumdayız. Günümüzde farklı bir dizi keşfedebilmek çok zor, zira önümüze konu hakkında tarafsız bilgi gelmiyor. Ekim ayında sessiz sedasız yayına giren Travelers adlı Kanada yapımı dizi de keşfedilmesi zor bir yapım. Hiç reklamı yapılmamış olması bir yana, altıncı bölümü yayınlandığı şu günlerde internette hakkında birkaç cümleden gayrı bilgi bulmanız da çok güç. Bunun sebeplerini yazımın sonunda açıklayacağım. Hal böyle olunca, dizi hakkında bir tanıtım yazısı kaleme almanın faydalı olacağını düşündüm.

2016’nın Zaman Yolculuğu Dizileri

Travelers, 2016’da yayın hayatına başlayan Legends of Tomorrow, Timeless ve Frequency ile birlikte dördüncü zaman yolculuğu temalı dizi. Ancak akranlarına nazaran oldukça dezavantajlı. Legends of Tomorrow, zaten DC Comics kökenli bir süper kahraman dizisi olduğundan büyük avantaja sahip. Timeless, hikayedeki zaman yolcularının tarihsel olaylara tanıklık etmesini görkemli şekilde ekrana getirebilecek kadar bütçeye sahip. Genel konusu tekdüze de olsa, izlemesi gayet keyifli yani. Frequency ise 2000 yapımı aynı adlı sinema filminin kendini ispatlamış konusunu aynen işlediği için başarısı kolayca öngörülebilecek bir yapım.

2016’nın zaman yolculuğu temalı dizileri

Travelers, son derece düşük bütçeyle çekilen, içinde heyecanlı aksiyon ya da görsel efekt sahneleri barındırmayan, bir yapım. Hikayesi öyle pek ahım şahım da değil. Gelecekten bir felaketi önlemek için gelen zaman yolcularının maceraları. Ancak konuyu işlerken gerçekten güzel olduğunu düşündüğüm fikirler kullanımış ki, bence diziyi izlenebilir kılan da bunlar.

Yolculuk Fiziksel Değil!

Kahramanlarımız, gelecekten felaketi önlemek için gönderilen 5 kişilik bir ekip. Öyle çok özel de değiller, zira dünyanın birçok yerine gelecekten gönderilen yüzlerce gezgin (traveler) ekip var. Her ekip, birbirinden bağımsız olarak kendilerine atanan görevleri hücre evi mantığıyla gerçekleştiriyor.

Şimdi de işin en ilginç tarafını anlatayım: Zaman yolculuğu öyle düşündüğünüz gibi fiziksel değil. Gezginler, zihin transferi yoluyla günümüz tarihinde yaşayan insanların vücutlarına (konak) naklediliyor. Tabi bu işlemin bazı teknik limitleri var: İşlem konak için ölümcül, zira bilinç işi bitip konağı terk ettiğinde geride kalıcı beyin hasarı bırakıyor. Diğer yandan gezginlerimiz protokol gereği görevleri harici hiçbir olaya müdahale etmemekle yükümlü. Buna çözüm olarak da kaza, zehirlenme ya da travma gibi doğal yollarla ölmeyen insanların vücutlarını konak olarak kullanma yoluna gidilmiş. Konağın kesin olarak hangi tarihte ve saatte öleceği kayıtlarda bulunduğu için, transfer kendisini öldürecek olay gerçekleşmeden hemen önce yapılıyor. Kendi haline bırakılsa zaten ölecekleri için işlem sonrası ahlaki bir sorun da söz konusu olmuyor böylece.

MacLaren, Carly, Philip, Trevor ve Marcy

Travelers (Gezginler)

Gezgin ekibimiz daha önce de yazdığım gibi 5 kişiden oluşuyor: Ekip lideri, asansör boşluğuna düşüp ölmesi gereken FBI ajanı Grant MacLaren. Ekibin taktik sorumlusu, istismarcı kocasından yediği dayak sonrası ölmesi gereken bir anne olan Carly. Ekibin doktoru, bir çete saldırısı sonucu ölmüş olması gereken zihinsel engelli Marcy. Ekibin teknisyeni, kick boks müsabakasında ölmüş olması gereken ergen yaştaki Trevor. Son olarak da elbette böylesi bir ekipte kesinlikle olması gereken tarihçi ise altın vuruşla ölmüş olması gereken bir uyuşturucu bağımlısı Philip. Ne dersiniz? Yeterince ilginçler mi?

Hikaye Akışı

Ben bu yazıyı kaleme aldığımda, ilk sezonu 12 bölüm olması planlanmış serinin henüz 6 bölümü gösterime girmişti. Şu ana kadar gezginlerin felaketi önlemek için kendilerine atanan görevleri tamamlamaya çalışmaları ve bu süreçte bazı durumlarda ellerini kollarını bağlayan protokoller, hikayenin aşağı yukarı yüzde 60’lık bölümünü kaplıyor. Hikayenin kalanında ise MacLaren’in evli olması ama geldikleri zamanda Carly ile bir ilişkileri olması, Carly’nin aynı zamanda polis memuru olan istismarcı kocası, Trevor’ın bir ergen olduğu için ailesiyle yaşadığı sorunlar, Philip’in konağının uyuşturucu bağımlısı olması ve zihinsel engelliyken bir günde mucizevi şekilde zeki bir bireye dönüşen Marcy’nin dikkat çekmesi gibi konular kaplıyor.

Daha önce de dediğim gibi; seri oldukça düşük bütçeli olduğundan, aksiyon sahneleri ve görsel efektler oldukça sınırlı. Ancak açıkçası hikaye akışı zaten aksiyon üstüne kurulu olmadığı bu beni hiç rahatsız etmedi. Bilimkurguyu bilimkurgu yapan en önemli faktörlerden birinin görsel efektler olduğu tezini kökten çürüten yapıla karşı karşıyayız. Her ne kadar konuları bambaşka da olsa, The Man From Earth ve Coherence gibi filmler de bu anlayışla yapılmış harika örneklerdir.

Toparlamak Gerekirse

Yazının başında da belirttiğim gibi, Travelers hakkında bir şeyler bulmak şu anda gerçekten çok zor. Ne Wikipedia, ne de IMDB sayfasında doğru düzgün konu özeti bile yok. Bunun sebeplerinden biri, serinin şimdilik Showcase üstünden sadece Kanada’da gösterime girmiş olması. Serinin dünya çapında Netflix’te gösterime girmesi için Netflix’in yayın politikası gereği sezonun tamamlanmış olması gerekiyor. Bu da Aralık sonuna denk geliyor. Belki Travelers, Netflix sonrasında kendine has bir izleyici kitlesine kavuşur diye umuyorum. En az birkaç bölüm şans tanıyın.