Alkarısı Nasıl Cin Oldu?

“Albastı”, “Alvasti”, “Olbostı”

Doğumdan sonra kadınların yedi gün yalnız bırakılmaması, lohusanın sürekli bir refakatçiyle bulunması, kırmızı renkli giysiler giymesi yahut kırmızı kurdele taşıması, çeşitli nazarlıklar takması ve tütsü yakılması şeklindeki inanışlar doğuran kadınları öldüren bu varlığa karşı bir tedbirdir. Çünkü alkarısının lohusayı kimi zaman boğduğu, ciğerle beslendiğinden çoğu yerde lohusanın ciğerini sökerek öldürdüğüne inanılır. Kan içme motifi de bazı alkarısı memoratlarında yani anlatılarda görülmektedir. Kendisini kovmak için silah atarak ve tencere kapaklarını çarparak gürültü yaparlar, zira gürültü çıkaran ve meşalelerle dolaşan insanlardan, bilhassa erkeklerden korktuğu kabul edilir.

Çoğunlukla “şeytani bir varlık” olarak anlatılsa da nadiren bazı bölgelerde tam tersine koruyucu bir varlık olduğuna inanılması söz konusudur. Mesela Azerbaycan’da doğumun, bereketin ve çocukların koruyucusu olarak tasvir edilir. Ancak genelde ölüm ve kötülükle bağdaştırılır.

Anadolu’da da, Azerbaycan’da da “alkarısının” genellikle suda, nehir kaynaklarında yaşadığına inanılır. Gece kabuslarının ve karabasanlarının kaynağı kabul edilir. Kesin bir görünüşü yoktur. Dizlerine dek inen iri göğüslerini omuzlarına atarak dolaşan çirkin bir kadın olarak tasvir eden anlatılar da vardır, göreni etkileyecek denli güzel kadın şeklinde görüldüğünden bahseden söylenceler de.

Mesela Kazaklar arasında hem “küpe giren kadın”, “cadı kadın” şeklinde anlatılan kadın Albastılar vardır, hem de çanak misali kocaman gözleri ve tepeden tırnağa demirden giyinişiyle erkek Albastılar yani Baş Albastılar vardır. İsmi genel olarak “al” ile ilişkilendirilir bu varlığın. Türkmenler “albastı”, Karakalpaklar, Nogaylar ve Kumuklar “albaslı”, Tuvalar “albıs”, Karaçaylar, Balkarlar, Kazaklar “albastı”, Uygurlar “alvasti”, Özbekler “olbostı”, Kırgızlar “albarstı”, Yakutlar “abaahı” adını verirler, bu nedenle “al” hususu dikkat çekicidir. Farklı kültürlere de sirayet etmiştir mesela Moğollarda “Almas”, “Almas-Emegen” adıyla zikredilir.

“Al” denilen ruh yerine göre koruyucudur, yerine göre hastalık kaynağıdır. Bozkıra uzandıkça “korkulduğu için saygı duyulan”dır, sonradan kötülükle bağdaştırılan olmuş ve en son kırsal kültürün kayboluşuna binaen cinlerden, perilerden bir varlık sayılmıştır.

Mesela Teleutlarda korkulan ruhlardan birinin adı “Alay”dır, burada yurt koruyucudur. Altay ve Yenisey kam inançlarında “al” ruhu ateşle de bağdaştırılır ve “alazlama” adı verilen bir törende ardıç yahut uğurlu sayılan başka bir ağacın parçasını ateşe atarak “alaz” diyerek bağırırlar. Başkurtlarda ve Oğuzlarda kırmızı bir bez parçası hastanın başında yakılarak hastanın etrafında “Alaz! Alaz!” denilerek dolaştırılır. Anadolu’da alazlama, kızgın demirle dağlama anlamına gelmektedir. Akşam karanlığında yanan ilk ışığa bakılarak yapılır.

Anadolu’ya yaklaştıkça “al” ruhunun karanlığı ve kan dökücülüğü de artar…

Anadolu’da daha çok “Alkarısı” adıyla zikredilir. Kayalık dağlarda, dere kenarlarında, ıssız yerlerde ve ahırlarda yaşadığına inanılır. Değişken tabiatlı olup söylenen her şeyin tersini yapar, tıpkı cinler gibi “ayakları terstir”. Cadı misali tasvir edilir, saçları dağınık ve yapışıktır, çirkindir, kimi anlatılarda deve misali uzun boyludur. Kırmızı yahut siyah renkte uzun elbise giyer.

Ahırlara girip atların yelelerini ve kuyruklarını ördüğüne, bu esnada atın sırtına çam sakızı vb. sürülmüşse bir yere kaçamayacağına, yakasına iğne saplanması halinde iğne çıkarılana dek o kişiye hizmet edeceğine inanılır. Bu motif günümüzde derlenen albastı memoratlarında da görülebilir. Buna göre kandırdığı bir çocuğa iğneyi çıkartarak ya gözden kaybolur ya evin kuyusuna atlayarak yahut akarsuya giderek kaybolur, çünkü kendisi gibi olanların yaşadığı yer suyun olduğu yerdir. Ancak yine motif gereği insanlar arasında yaşadığı ve üstüne insan kokusu sindiği için mensubu olduğu diğer alkızlarınca kabul edilmeyerek öldürülür. Su kenarlarında ve kaynağın yakınlarında böyle durumlarda kan izleri görülür.

Genelde cinlere atfedilen “ters ayaklı” olma motifine alkarısı inanışında da rastlanması dikkat çekicidir. Peki bu motif nereden kaynaklanmaktadır?

Yorumlar