Alt Kültürde Savaş Sanatı – Nunçaku
Birdenbire ortaya çıkan siyah ninjalar kahramanımızı çepeçevre kuşatmışlardır. Eyvah! Şimdi neler olacak? Bir anda havada ıslık çalarak, gözün algılayabileceğinden çok daha hızlı hareket eden bir silah, herkesi yere serer! Kötü adamlar doğal olarak yemişlerdir kafalarına mımçıkayı! Yoğun istek üzerine, işte karşınızda kung fu filmlerinin değişmez silahı: Nunçaku !
Temel Bilgiler
Anavatanı Japonya olarak bilinen nunçaku, gürz ailesinin çok ama çok garip bir üyesidir. Bu silahın isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir. Çince’de çift sopa anlamına gelen karakterlerden türediği düşünülmektedir. Bunun bir sebebi de aslında nunçakunun menşeinin de tam olarak bilinememesidir.
Ülkemizde “mımçıka” olarak bilinen nunçaku yaklaşık 30 cm. uzunluğundaki iki ahşap çubuğun 15 cm civarında ince bir zincirle birleştirilmesinden oluşur. Zincir genelde çelikten, çubuklar ise meşe ve benzeri sert ağaçlardan yapılır. Yaygın inanışın aksine, gerçek bir nunçakuda ahşap parçalardan bir tanesi diğerinden daha ağır olur. Hafif parça kabza, ağır parça ise namlu olarak kullanılır. Kabzanın ve namlunun kesiti yuvarlak olabilirken, kavrayışı kolaylaştırmak ve hedef yüzeye uygulanan gücü arttırmak için altıgen formu da tercih edilir. Yine yaygın inanışın aksine namlu veya kabza verniklenmez. Vernik, ahşap yüzeyi koruma etkisine karşın yüzeyi kayganlaştırma özelliğinden dolayı zaten kullanılması son derece zor olan bu silahı daha da kullanılmaz hale getirir.
Çin İşi Japon İşi Bunu Yapan Hangisi?
Bildiğimiz anlamda nunçakuya 17. Yüzyıl civarlarından Okinava’da rastlıyoruz. Ancak ismi Çince’den gelmesi muhtemel olan bu silahın Japonya’ya gelişi tartışmalı bir konu. Miyagi’ye göre MS. 920 senesinde kurulan Song hanedanından İmparator Zao Kuangyin, nunçakunun bir nevi mucidi oluyor. Anlatılanlara göre imparator olmadan önce ünlü bir general ve başarılı bir savaşçı olan Zao Kuangyin, tahta çıktıktan sonra dahi emrindeki generalleri ile dövüş turnuvaları düzenlermiş. Bu turnuvalarda imparator, hep en sevdiği mızrağını kullanırmış. İşte böyle bir turnuvada imparator, generallerinden biri tarafından çok zor duruma düşürülür. Yetenekli general, isabetli darbeleri ile Zao Kuangyin’in mızrağını üç parçaya böler. Dövüşe ara verilir. Zanaatkarlığı ile de tanınan Zao Kuangyin, mızrağının parçalarını kısa zincirlerle birbirine tutturarak dövüşe devam eder ve turnuvayı kazanır.
Rivayete göre bu olaydan sonra Zao Kuangyin’in askerleri imparatorlarının icat ettiği silahı kullanmaya başlar. Çin’de Sancigun olarak olarak bilinen bu silahın 14. Yüzyılda Sansetsukon adı ile Okinava’ya geldiğini görüyoruz. Birbirinden farklı uzunlukta üç parçadan oluşan Sansetsukon’un zamanla daha küçük iki parçadan oluşan Nunçaku’ya dönüşmesi bu tuhaf Okinava silahının kökeni ile ilgili makul bir teori olacaktır.
Bağırmasını Bilmeyenlerle Karate Oynamam
Okinava yöresinden çıkma pek çok silah gibi nunçakunun tasarımı da oldukça tuhaftır. Tasarımcının amacı çok açık değildir. Nunçaku, kategorisindeki sair silahlara göre, oldukça etkisizdir. Kısa ve şekilsiz namlusu, yüksek momentumlu vuruşlar için müsait değildir. Delici özelliği yok denecek kadar azdır. Vuruş kuvvetinin en yüksek seviyesine çıkması için namlunun hedefe diklemesine isabet etmesi gerekir ki bunu yapmak oldukça zordur. Namlu kütlesinin düşüklüğü, silahın neredeyse her vuruşta hedeften sekmesine ve önceden kestirilemez yerlere fırlamasına sebep olur. Böyle bir durumda da silah hakimiyetini korumak oldukça zor olacaktır.
Uzun lafın kısası nunçaku, verimli kullanması büyük ustalık isteyen ancak en verimli kullanıldığında dahi pek de fazla etkili olmayıp, pek işe yaramayan, tasarımı oldukça kötü bir silahtır. İlk yazımızda silahları tarihsel bağlamında değerlendirmemiz gerektiğini söylemiştik. Bir silah kullanıldıysa mutlaka bir sebebi vardır. Peki nunçaku, söylediğim kadar dandik bir silahsa o zaman neden bu kadar ünlü? Niye üretildi? Niye kullanıldı?