Avrupa’nın Ünlü Hayaletleri: Gri Leydi

“Dahası da mı var?” demeyin, var yani. 1865’te, bir işçi tesadüfen gizli odaya açılan tüneli keşfetmiş. Tünelin ucundan “canavarı” görmüş. İnsanlara bu canavarın insanımsı büyük bir kara kaplumbağasına benzediğini anlatmış. Dük, ona yüklü miktarda para vererek Avustralya’ya göç etmesini sağlamış. Bütün bunların üzerine, kalenin çok yakınlarındaki bir köyde, Eassie Taşı adı verilen, üzerinde canavarların resmedildiği eski Pikt Taşları’ndan biri bulunmuş. Aynı şekilde, şatoya yakın olan Calder Gölü’nde de bir yaratığın yaşadığına inanılıyormuş.

Artık gelelim Janet Douglas’ın hikayesine, pastanın üzerindeki şekerleme derken abartmamışım, değil mi? Şimdi, bu hanımefendi bir aristokrat olup, 6. Glamis Dükü John Lyon’la evliymiş. Ancak, İskoçya Kralı 5. James ondan da, ailesinden de nefret ediyormuş. Bunda zavallı kadıncağızın hiçbir suçu yokmuş aslında; mesele Janet’ın ağabeyi olan Archibald Douglas’ın, Kral 5. James’in üvey babası olması ve gençliğinde onu hapsetmesiymiş.

"Deforme" varisin bir tasviri; vücudun anormalliğini zırhın yapışmasından anlıyoruz. Daha iyi bir çözünürlüğü maalesef bulamadım.

“Deforme” varisin bir tasviri; vücudun anormalliğini zırhın yapışmasından anlıyoruz. Daha iyi bir çözünürlüğü maalesef bulamadım.

James’in süregelen kininden ortalama bir Şemsi İnkaya performansı gösterdiğini anladığımız Archibald, kızkardeşi Janet’a pek düşkünmüş. James de genç kadını kocası John Lyon’u zehirlemekle suçlamış, ama adamın yaşlılıktan öldüğü barizmiş, dolayısıyla Janet beraat etmiş. Ama James rahat durmayarak, bu kez Janet’ın kendisini zehirlemeye kalkıştığını söylemiş ve cadılıkla itham etmiş, Douglas ailesinin diğer fertlerine “kanıt” sağlamaları için işkence yapmış. O çağlarda cadı denince akan sular durduğu için, kadını kazığa bağlayarak, oğlunun gözleri önünde yakmışlar. Başka bir rivayete göre de, yine hayaleti bol bir yapı olan Edinburgh Şatosu’nun zindanlarında öldürülmüş.

O gün bugündür, Janet, Kral James’in kendine ait ilan ettiği Glamis Şatosu’nun koridorlarında gezinirmiş. Neyse ki James, Janet’ın tek oğlu John’un başını vurduramadan ölmüş, Glamis Şatosu aileye iade edilmiş, John da 7. Glamis Lordu olmuş. Şimdi buna ne kadar mutlu son denebilir, bilemiyorum tabii. Glamis Şatosu’nun, Bank of Scotland tarafından basılan 10 poundların arkasına konduğunu da ekleyelim.

Altı Kadın Eskiten Kral

Eh, bunun kim olduğunu hepiniz biliyorsunuz çünkü Jonathan Rhys Myers oynadı, tabii ki uçkur derdine koca ülkenin dinini değiştiren Henry’den söz ediyorum. Aslında haksızlık etmeyeyim, Vatikan’ın zorbalığı da hiç az sayılmaz, ama artık çocuk doğuramayacağı anlaşılan Kraliçe Aragonlu Catherine’den boşanmasıyla sonuçlanacak talihsiz bir olaylar silsilesi sonucunda kendisini böyle anıyoruz. Şimdi, Henry altı kraliçeye sahip olup, bunlardan ikisinin boynunu vurdurtmuş bir adam. Üstelik, bu kraliçelerin vefatında din kaynaklı entrikalar da çok yoğun olduğu ve fazlasıyla acı çekerek öldükleri için, hayaletlerinin görülmesinde şaşırtıcı bir yan yok. Hayalet ve tacize uğrayan kadın teorimi şu yazımda anlatmıştım:

Rol Yapma Oyunlarında Korku Öğesi – Bölüm 8: Hayaletler

Bu kez, İngiltere’nin en gözde saraylarından Hampton Court‘tayız. Hayaletimiz ise, Kral Henry’nin 5. eşi genç Catherine Howard. Catherine Howard, henüz ergenliğinin ortalarında sarayda bir nedime olarak Kral Henry’nin dikkatini çekmiş. Dikkatinizi çekerim, adam o sırada din meselesi yüzünden hem Vatikan’la, hem İspanya’yla hem de Fransa’yla yani tüm Katolik camiasıyla kavgalı, bu yüzden çareyi reformcu Almanlarla müttefik olmakta aramış. Ona bir oğul veren 3. Kraliçe Jane Seymour, doğumdan sonra toparlanamayıp hakkın rahmetine kavuşunca, danışmanları Henry’e Clevesli Anne ile evlenmesini salık vermişler. Bu noktada tam bir Rönesans dönemi Photoshop fenomeni yaşanmış: Henry,  talebi üzerine portresini yaptırarak gönderen Anne’i tuval üzerinde beğenmiş, ama gerçeğini görünce evliliği iptal etmeye kalkışmış. Danışmanları da, “Aman Ekselans dört koldan sarılıyız,” deyince evlilik gerçekleşmiş.

Ama Henry’nin gözü, söylediğim gibi Anne’nin genç nedimesi Catherine’deymiş. Fransızlarla yeniden yakınlaşma başlayınca, Anne’i başından atıp Catherine ile evlenmiş. O sırada yine sarayda bulunan genç kuzeni Thomas Culpepper’a aşık olan Catherine’nin tabii ki fikri alınmamış. İki sevgili buluşmaya devam etmişler, kraliçenin en ufak yanlışını dahi gözleyen casuslardan biri de bunu ortaya çıkarınca da kelle gitmiş. Acı olan kısım, soruşturma sırasında Catherine’nin pek çok sevgilisinin ortaya çıkması ve kızın, yaşı kendinden çok daha büyük bu adamlar için “Sevgilim değillerdi, tecavüze uğradım,” demiş olması (Ben ona inanıyorum). Bu adamların da Catherine ile birlikte idam edilmiş olması belki bir teselli ama, kurunun yanında yaşın yandığı gerçeğini değiştirmiyor. Tüm hayatı sarayda oturarak geçmiş 15 yaşındaki bir kız ne kadar bilinçli olabilir ki?

İşte zavallı Catherine Howard’ın hayaleti, şimdi hayatının en mutlu günlerini yaşadığı Hampton Court’ta dolaşıyor, Kral’dan merhamet diliyormuş. Hayalet, ilk kez 1821’de görülmüş, yani Catherine Howard’ın naaşı buraya taşındıktan sonra. Ayrıca, saraydaki bir duvardan sürekli çıkrık sesi geliyormuş, araştırılınca içinde gerçekten çıkrık olan eski bir oda bulunmuş.

Burada Hampton Court’ta çekildiği söylenen ve zamanında epey tantana yaratmış fotoğrafın haberi var.

Not düşeyim; 8. Henry’nin ikinci eşi olan Anne Boleyn de Gri Leydilerden biri olarak anılıyor. Ancak onu gördüklerini iddia edenler tek bir şatoyla sınırlı kalmıyorlar; çocukluğunun geçtiği Hever Şatosu’ndan tutun Hampton Court’ta, hatta Windsor’da bile göründüğüne dair bol bol söylenti var.

Bu yazı, "Ünlü Hayaletler" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar